-Fransa'da seçim
-Fransa’da ilk tur 22
Nisan’da
-Cumhurbaşkanlığı
koltuğunda oturan Sarkozy ile
Sosyalist aday Hollande’nin 6 Mayıs’ta yapılacak
ikinci tura kalması neredeyse
kesin
-Şu anda Hollande’nin biraz önde
gittiği yarışın ikinci turunda
aşırı sağ ve sol
seçmenlerin tercihi sonucu belirleyecek
-Sarkoy’nin aşırı sağ
seçmene hoş görünme çabasına
rağmen bu kez ikinci turda
şansı daha az gözüküyor
-Seçimlerde ikinci tura
katılım oranı sonucu etkileyecek
Seçimin ikinci turu ise 6
Mayıs’ta yapılacak. İkinci tura kalması beklenen iki aday var. İktidardaki Halk
Hareketi Birliği’nin adayı ve halen Cumhurbaşkanlığı koltuğundaki Nicolas
Sarkozy ile Sosyalist Parti’nin adayı François Hollande.
İkinci turda sonucu
etkileyecek olan ise aşırı sağ ve soldaki seçmenin tercihi olacak. Bu oyların
hangi adaya gideceğini tahmin etmek zor değil. Ancak, sonuçları etkileyecek
önemli bir etken ise ikinci tura katılım oranı.
Sarkozy, Mayıs 2007’deki
seçimi ikinci turda kazanmıştı. Bu konudaki deneyimi onu aşırı sağdaki seçmene
‘’şirin gözükmeyi’’ kaçınılmaz hale getiriyor. Ortanın sağını temsil eden
Sarkozy belki de bu yüzden çok daha milliyetçi bir dil kullanıyor. Kampanya
sloganı ''Güçlü Fransa’’.
Sasyalist aday François
Hollande'ın şansı biraz daha yüksek gözüküyor. Sosyalist Parti, 2011’in son
günlerinde kabul edilen AB mali anlaşmasını gözden geçirme vaadinde bulunuyor.
Bu konudaki eleştirilerinde AB içindeki Sarkozy-Merkez ittifakına yönelik bir
gönderme ortaya çıkıyor: Merkozy.
Seçimlerdeki diğer
adaylardan biri Sol Cephe'den Jean-Luc Melenchon. Komünistleri ve sendikaları
temsil eden Melenchon’da
Fransa'nın kendine özgü bir konumu olduğu vurgusu ön planda.
Marine Le Pen ise aşırı
sağcı Ulusal Cephe'nin adayı.
-Hatırlatma-
Cumhurbaşkanı seçilmeden
önce İçişleri Bakanlığı yapan Nicolas Sarkozy, göçmenlik konusunda sert politik
tavır almasıyla ünlenmişti.
Türkiye’nin AB üyeliğine
karşı çıkan Sarkozy, bu konuda çok iyi anlaştığı Merkel gibi, tam üyelik yerine
imtiyazlı ortaklıktan yana. Sarkozy’nin görevinin ilk yıllarında ortaya attığı,
Türkiye ve Kuzey Afrika ülkelerini de kapsayan Akdeniz için Birlik senaryosunda umduğunu
bulamadı.
Nicolas Sarkozy, Libya’da
Kaddafi’nin devrilmesine kadar uzanan operasyon sürecinde etkin rol oynamıştı.
Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam, Nisan ayında yaptığı açıklamada,
"Sarkozy’nin seçim kampanyasını biz finanse ettik’’ iddiasında
bulunmuştu.
Sarkozy, cumhurbaşkanlığı
görevi sırasında evlenen ve baba olan Fransız olma gibi
magazinel özelliklere de sahip.
Bu arada, Cumhurbaşkanığı
için aday olması beklenen eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, hakkındaki
taciz iddialarından sonra politik kariyerini bitirmişti.
-BM Güvenlik Konseyi daimi
üyeleri-
Fransa, BM Güvenlik
Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biri.
Konsey üyelerinden Rusya’da
geçen ay yapılan seçimlerde Putin bir dönem aradan sonra yeniden Kremlin’deki
koltuğu devralmıştı.
Diğer daimi üyelerden ABD’de
başkanlık seçimleri Kasım ayında yapılacak. Çin’de ise yıl sonunda yapılacak
komünist parti kongresinde 2013’teki Çin yönetim kadroları şekillenecek.
BM Güvenlik Konseyi daimi
üyelerinden sadece İngiltere’de bu yıl seçim gözükmüyor.
-Fransa’nın konumu-
Klasik sömürgeciliğin
büyük oranda tasfiye olduğu 1960’lara kadar İngiltere’nin ardından ikinci büyük
sömürgeci güç konumunda olan Fransa, konumu, stratejik önemi (hem Atlas
Okyanusu, hem Akdeniz’e sınırı olan, denizaşırı toprakları nedeniyle üç
okyanusta da hakimiyet alanları olan bir ülke), tarihi boyunca kara Avrupası
siyasetindeki belirleyici gücüyle önemli bir ülke.
Bununla da bitmiyor, kültür,
moda, sanat dünyasını geçmişte biçimlendirmiş, hala da bu konularda etkili,
ikinci Dünya Savaşı’na kadar Fransızcayı uluslararası temel dil yapmış bir
medeniyet. Aynı zamanda, Avrupa Birliği’nin 6 kurucusundan (diğerleri Almanya,
İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg) ve Almanya ile birlikte iki motor
gücünden biri. Dünyanın da ABD, Çin, Japonya ve Almanya’nın ardından 5. büyük
ekonomisi.
Türkiye’nin
ihracatında 6. sırada, ithalatında ise 7. sırada. Türkiye İstatistik Kurumu’nun
(TÜİK) Kasım 2011 verilerine göre, Ocak-Kasım döneminde Türkiye’nin Fransa’ya
ihracatı 6 milyar 266,6 milyon
dolar, bu ülkeden ithalatı ise 8 milyar 550,6 milyon dolar düzeyinde.
Türkiye'nin Fransa ile ticaretinde 2 milyar 284 milyon dolar açık verdi.
Yalnız, dünya 19. veya 20.
yüzyıl dünyası değil. 19. yüzyılın lider ülkeleri İngiltere ve Fransa, artık
dünyayı istediği gibi yönetemiyorlar veya istedikleri paylaşamıyorlar. ABD,
Çin, Rusya hatta Hindistan, Brezilya gibi kıta devletleri dünya üzerinde çok
daha etkili hale geldiler. Özellikle ABD ve Rusya, askeri alanda, ABD ve Çin
ise ekonomik alanda İngiltere ve Fransa ile karşılaştırılamayacak kadar önemli
bir noktaya ulaştılar.
-Türkiye, Fransa ile
Arasındaki Farkı Hızla Kapatıyor-
Türkiye ise Osmanlı
Devleti gibi Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kafkasya, Balkanlar (Macaristan dahil),
Güney Ukrayna, Güney Rusya (Kırım ve Kuzey Kafkasya) hakim olmuş bir dünya
imparatorluğunun devamı. Her ne kadar tamamen yıkılmış bir imparatorluğu devamı
olsa da Cumhuriyet tarihi boyunca bölgesinin en önemli ülkelerinden birisi
hatta birincisi olmuş bir ülke.
Fransa ve Türkiye
ilişkileri Kanuni Sultan Süleyman’ın bu ülkeye kapitülasyon ayrıcalığını
tanımasından bu yana hep önemli olmuş. Tazminatla beraber Fransız kültürü,
Osmanlıyı derinden etkilemiş. Bu etki, Türk siyasi ve askeri elitini
biçimlendirmiş. İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD’nin dünya hakimiyetini kurması
ve Türkiye, ABD liderliğindeki Batı bloğunda yer almasına hatta yakın zamanlara
kadar da sürmüş.
Bu arada, 1923’ün
yıkıntısından kurulan Türkiye, cumhuriyet tarihi boyunca yıllık ortalama yüzde
5’e yakın bir büyümeyle, aradaki farkı hızla kapatmakta. 1930’da Türkiye 14,5
milyonken, Fransa 38 milyon kadardı. Oysa şimdi Türkiye IMF verilerine göre,
72,2 milyonken, Fransa 63,2 milyon. Hala ekonomik olarak Türkiye, Fransa ile
yarışamasa da 763,1 milyar dolarlık gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH)
büyüklüğüyle 2 trilyon 808,3 milyar dolarlık Fransa GSYH’nın yüzde 27,2’lik
(dörtte birinden fazla), 1 trilyon 54,6 milyar dolarlık satınalma gücü
paritesiyle GSYH’siyle (SGP-GSYH) de 2 milyar 216,8 milyar dolarlık Fransa
SGP-GSYH’nin yüzde 47,6’lık (yarısına yakın) bir ekonomik boyuta ulaşmış
durumda.
Bunun yanı sıra Türkiye,
Fransa’dan çok daha hızlı bir şekilde büyüyor. IMF tahminlerine göre, 2011-2016
döneminde Türkiye GSYH’sini yüzde 48,5, kişi başına milli gelirini yüzde 40,3
artıracak. Buna karşın Fransa, bu dönemde GSYH’sini yüzde 16,4, kişi başına
milli gelirini yüzde 13,7 çoğaltabilecek.
Sonuçta, Türkiye, 2016’da, cari milli
gelirde Fransa’nın üçte birinden, satınalma gücünde ise yarısından daha büyük
bir milli gelire sahip olacak.
-Net Borcu 400,5 Milyar Dolar artacak-
IMF tahminlerine göre,
örneğin Fransa’nın genel kamu net borcunun milli gelire oranı 2011-2016
döneminde yüzde 81’den yüzde 81,9’a çıkarken, Türkiye’ninki yüzde 33,9’dan
yüzde 25,2’ye inecek.
Bu dönemde Türkiye’nin kamu net borcu 26,8 milyar dolar
artışla 258,3 milyar dolardan 285,1 milyar dolara çıkarken, Fransa’nınki 400,5
milyar dolar artacak ve 2 trilyon 274,3 milyar dolardan 2 trilyon 674,8 milyar
dolara yükselecek.
---
Kaynaklar: BBC, Euronews, 551.vekil.com arşivi