20 Nisan 2012

-Fransa'da seçim

         -Fransa’da ilk tur 22 Nisan’da
             -Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Sarkozy ile  
             Sosyalist aday Hollande’nin 6 Mayıs’ta yapılacak
             ikinci tura kalması neredeyse kesin
             -Şu anda Hollande’nin biraz önde gittiği yarışın ikinci turunda
             aşırı sağ ve sol seçmenlerin tercihi sonucu belirleyecek
            -Sarkoy’nin aşırı sağ seçmene hoş görünme çabasına
             rağmen bu kez ikinci turda şansı daha az gözüküyor
            -Seçimlerde ikinci tura katılım oranı sonucu etkileyecek 

            Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu 22 Nisan Pazar günü yapılacak. 
            Seçimin ikinci turu ise 6 Mayıs’ta yapılacak. İkinci tura kalması beklenen iki aday var. İktidardaki Halk Hareketi Birliği’nin adayı ve halen Cumhurbaşkanlığı koltuğundaki Nicolas Sarkozy ile Sosyalist Parti’nin adayı François Hollande.
İkinci turda sonucu etkileyecek olan ise aşırı sağ ve soldaki seçmenin tercihi olacak. Bu oyların hangi adaya gideceğini tahmin etmek zor değil. Ancak, sonuçları etkileyecek önemli bir etken ise ikinci tura katılım oranı.
           Sarkozy, Mayıs 2007’deki seçimi ikinci turda kazanmıştı. Bu konudaki deneyimi onu aşırı sağdaki seçmene ‘’şirin gözükmeyi’’ kaçınılmaz hale getiriyor. Ortanın sağını temsil eden Sarkozy belki de bu yüzden çok daha milliyetçi bir dil kullanıyor. Kampanya sloganı ''Güçlü Fransa’’.
           Sasyalist aday François Hollande'ın şansı biraz daha yüksek gözüküyor. Sosyalist Parti, 2011’in son günlerinde kabul edilen AB mali anlaşmasını gözden geçirme vaadinde bulunuyor. Bu konudaki eleştirilerinde AB içindeki Sarkozy-Merkez ittifakına yönelik bir gönderme ortaya çıkıyor: Merkozy.
           Seçimlerdeki diğer adaylardan biri Sol Cephe'den Jean-Luc Melenchon. Komünistleri ve sendikaları temsil eden Melenchon’da   Fransa'nın kendine özgü bir konumu olduğu vurgusu ön planda.
          Marine Le Pen ise aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin adayı.

          -Hatırlatma-

         Cumhurbaşkanı seçilmeden önce İçişleri Bakanlığı yapan Nicolas Sarkozy, göçmenlik konusunda sert politik tavır almasıyla ünlenmişti.
         Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan Sarkozy, bu konuda çok iyi anlaştığı Merkel gibi, tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklıktan yana. Sarkozy’nin görevinin ilk yıllarında ortaya attığı, Türkiye ve Kuzey Afrika ülkelerini de kapsayan Akdeniz  için Birlik senaryosunda umduğunu bulamadı.
     Nicolas Sarkozy, Libya’da Kaddafi’nin devrilmesine kadar uzanan operasyon sürecinde etkin rol oynamıştı. Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam, Nisan ayında yaptığı açıklamada, "Sarkozy’nin seçim kampanyasını biz finanse ettik’’ iddiasında bulunmuştu. 
     Sarkozy, cumhurbaşkanlığı görevi sırasında evlenen ve baba olan Fransız olma gibi magazinel özelliklere de sahip.
     Bu arada, Cumhurbaşkanığı için aday olması beklenen eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, hakkındaki taciz iddialarından sonra politik kariyerini bitirmişti.

     -BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri-

     Fransa, BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biri.
     Konsey üyelerinden Rusya’da geçen ay yapılan seçimlerde Putin bir dönem aradan sonra yeniden Kremlin’deki koltuğu devralmıştı.
     Diğer daimi üyelerden ABD’de başkanlık seçimleri Kasım ayında yapılacak. Çin’de ise yıl sonunda yapılacak komünist parti kongresinde 2013’teki Çin yönetim kadroları şekillenecek.
     BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden sadece İngiltere’de bu yıl seçim gözükmüyor.

      -Fransa’nın konumu-

      Klasik sömürgeciliğin büyük oranda tasfiye olduğu 1960’lara kadar İngiltere’nin ardından ikinci büyük sömürgeci güç konumunda olan Fransa, konumu, stratejik önemi (hem Atlas Okyanusu, hem Akdeniz’e sınırı olan, denizaşırı toprakları nedeniyle üç okyanusta da hakimiyet alanları olan bir ülke), tarihi boyunca kara Avrupası siyasetindeki belirleyici gücüyle önemli bir ülke. 
      Bununla da bitmiyor, kültür, moda, sanat dünyasını geçmişte biçimlendirmiş, hala da bu konularda etkili, ikinci Dünya Savaşı’na kadar Fransızcayı uluslararası temel dil yapmış bir medeniyet. Aynı zamanda, Avrupa Birliği’nin 6 kurucusundan (diğerleri Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg) ve Almanya ile birlikte iki motor gücünden biri. Dünyanın da ABD, Çin, Japonya ve Almanya’nın ardından 5. büyük ekonomisi.
        Türkiye’nin ihracatında 6. sırada, ithalatında ise 7. sırada. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Kasım 2011 verilerine göre, Ocak-Kasım döneminde Türkiye’nin Fransa’ya ihracatı  6 milyar 266,6 milyon dolar, bu ülkeden ithalatı ise 8 milyar 550,6 milyon dolar düzeyinde. Türkiye'nin Fransa ile ticaretinde 2 milyar 284 milyon dolar açık verdi.       
       Yalnız, dünya 19. veya 20. yüzyıl dünyası değil. 19. yüzyılın lider ülkeleri İngiltere ve Fransa, artık dünyayı istediği gibi yönetemiyorlar veya istedikleri paylaşamıyorlar. ABD, Çin, Rusya hatta Hindistan, Brezilya gibi kıta devletleri dünya üzerinde çok daha etkili hale geldiler. Özellikle ABD ve Rusya, askeri alanda, ABD ve Çin ise ekonomik alanda İngiltere ve Fransa ile karşılaştırılamayacak kadar önemli bir noktaya ulaştılar.

         -Türkiye, Fransa ile Arasındaki Farkı Hızla Kapatıyor-

        Türkiye ise Osmanlı Devleti gibi Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kafkasya, Balkanlar (Macaristan dahil), Güney Ukrayna, Güney Rusya (Kırım ve Kuzey Kafkasya) hakim olmuş bir dünya imparatorluğunun devamı. Her ne kadar tamamen yıkılmış bir imparatorluğu devamı olsa da Cumhuriyet tarihi boyunca bölgesinin en önemli ülkelerinden birisi hatta birincisi olmuş bir ülke.
        Fransa ve Türkiye ilişkileri Kanuni Sultan Süleyman’ın bu ülkeye kapitülasyon ayrıcalığını tanımasından bu yana hep önemli olmuş. Tazminatla beraber Fransız kültürü, Osmanlıyı derinden etkilemiş. Bu etki, Türk siyasi ve askeri elitini biçimlendirmiş. İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD’nin dünya hakimiyetini kurması ve Türkiye, ABD liderliğindeki Batı bloğunda yer almasına hatta yakın zamanlara kadar da sürmüş.
        Bu arada, 1923’ün yıkıntısından kurulan Türkiye, cumhuriyet tarihi boyunca yıllık ortalama yüzde 5’e yakın bir büyümeyle, aradaki farkı hızla kapatmakta. 1930’da Türkiye 14,5 milyonken, Fransa 38 milyon kadardı. Oysa şimdi Türkiye IMF verilerine göre, 72,2 milyonken, Fransa 63,2 milyon. Hala ekonomik olarak Türkiye, Fransa ile yarışamasa da 763,1 milyar dolarlık gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) büyüklüğüyle 2 trilyon 808,3 milyar dolarlık Fransa GSYH’nın yüzde 27,2’lik (dörtte birinden fazla), 1 trilyon 54,6 milyar dolarlık satınalma gücü paritesiyle GSYH’siyle (SGP-GSYH) de 2 milyar 216,8 milyar dolarlık Fransa SGP-GSYH’nin yüzde 47,6’lık (yarısına yakın) bir ekonomik boyuta ulaşmış durumda.
         Bunun yanı sıra Türkiye, Fransa’dan çok daha hızlı bir şekilde büyüyor. IMF tahminlerine göre, 2011-2016 döneminde Türkiye GSYH’sini yüzde 48,5, kişi başına milli gelirini yüzde 40,3 artıracak. Buna karşın Fransa, bu dönemde GSYH’sini yüzde 16,4, kişi başına milli gelirini yüzde 13,7 çoğaltabilecek.
         Sonuçta, Türkiye, 2016’da, cari milli gelirde Fransa’nın üçte birinden, satınalma gücünde ise yarısından daha büyük bir milli gelire sahip olacak.

         -Net Borcu 400,5 Milyar Dolar artacak-

         IMF tahminlerine göre, örneğin Fransa’nın genel kamu net borcunun milli gelire oranı 2011-2016 döneminde yüzde 81’den yüzde 81,9’a çıkarken, Türkiye’ninki yüzde 33,9’dan yüzde 25,2’ye inecek. 
        Bu dönemde Türkiye’nin kamu net borcu 26,8 milyar dolar artışla 258,3 milyar dolardan 285,1 milyar dolara çıkarken, Fransa’nınki 400,5 milyar dolar artacak ve 2 trilyon 274,3 milyar dolardan 2 trilyon 674,8 milyar dolara yükselecek.
         ---
             Kaynaklar: BBC, Euronews, 551.vekil.com arşivi
     
Mesaj Gönder
Esc tuşu kapatır
© 2014 551. Vekil Tüm Hakları Saklıdır