-Yeni Borçlar Kanunu
-Borçlar hukukunda yeni dönem
-Günlük hayatın birçok ayrıntısına ilişkin düzenleme getiren
yeni Türk Borçlar Kanunu 1 Temmuz'da yürürlüğe girecek
-Yeni yasaya göre, elektronik imza hukuki sonuç doğuracak
-Kira sözleşmelerinde yeni dönem başlıyor, kira artışı bir
önceki yılın fiyat endeksini (ÜFE) geçemeyecek
-Haksız fiilden doğan zararın tazmininde zamanaşımı süresi uzuyor
-İşverene, çalışanı tacize karşı koruma yükümlülüğü geliyor
-Borçluya gitmeden kefilin yakasına yapışma dönemi bitecek
-Olağanüstü faizlere karşı borçlu korunacak
yeni Türk Borçlar Kanunu 1 Temmuz'da yürürlüğe girecek
-Yeni yasaya göre, elektronik imza hukuki sonuç doğuracak
-Kira sözleşmelerinde yeni dönem başlıyor, kira artışı bir
önceki yılın fiyat endeksini (ÜFE) geçemeyecek
-Haksız fiilden doğan zararın tazmininde zamanaşımı süresi uzuyor
-İşverene, çalışanı tacize karşı koruma yükümlülüğü geliyor
-Borçluya gitmeden kefilin yakasına yapışma dönemi bitecek
-Olağanüstü faizlere karşı borçlu korunacak
Günlük hayatla ilgili birçok düzenleme içeren yasa 11 Ocak 2011 tarihinde TBMM’de kabul edilmişti. Tasarının yasalaşması sırasında yeni düzenlemenin 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştü.
Tasarı 22 Ocak 2008 tarihinde TBMM’ye ve 25 Ocak 2008'de Adalet Komisyonu’na gönderilmişti. Yaklaşık bir yıl sonra (12 Ocak 2009) komisyon süreci tamamlanan tasarının Genel Kurul’daki görüşmeleri 7 Ekim 2009 tarihli birleşimde başladı. Bölümler halinde ele alınan tasarının görüşmelerine bir süre ara verilmiş, ancak partiler arasındaki uzlaşmanın ardından 11 Ocak 2011 tarihinde tamamlandı. Kanun 3 Şubat 2011'de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandı ve 4 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmesiyle eski düzenleme (22 Nisan 1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu) yürürlükten kalkacak.
Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun (sayı 6101) hükümlerine göre, yeni düzenlemenin yürürlüğünden önceki süreçle ilgili eski kanun geçerli olacak.
Yasaya göre, borç ilişkilerini düzenleyen bireysel
sözleşmeler, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak beyan etmeleriyle kurulacak.
Bir kişi, ısmarlamadığı bir şeyi posta kutusunda veya kapısının önünde bulmuş ya da başka bir yolla almış ise bunu geri göndermek veya saklamakla yükümlü tutulmayacak. Ismarlanmamış bir şeyin ''yanlışlıkla'' gönderildiği kuşku götürmeyecek şekilde anlaşılırsa, bunu alan kişi, makul bir süre içinde, göndericiye durumu bildirecek.
Bir iş ya da sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan ederek duyuran bir kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlü olacak.
Bir kişi, ısmarlamadığı bir şeyi posta kutusunda veya kapısının önünde bulmuş ya da başka bir yolla almış ise bunu geri göndermek veya saklamakla yükümlü tutulmayacak. Ismarlanmamış bir şeyin ''yanlışlıkla'' gönderildiği kuşku götürmeyecek şekilde anlaşılırsa, bunu alan kişi, makul bir süre içinde, göndericiye durumu bildirecek.
Bir iş ya da sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan ederek duyuran bir kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlü olacak.
-Elektronik imza
Yasa, sözleşmelerde güvenli elektronik imza kullanımına ilişkin düzenlemeler de getiriyor. Buna göre, güvenli elektronik imza, el yazısı ile atılan imzayla eşdeğerde sayılacak ve onunla aynı hukuki sonuçlarını doğuracak.
Açığa atılan imzanın yer aldığı kağıda sonradan yazılan metnin, imza atanın iradesine uygun olduğu kabul edilecek. Durumun özelliği tersini göstermediği sürece, yazılı metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispatlama yükü, açığa imza atan kişide olacak.
Okuma yazması olmayan kişiler, usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla, imza yerine parmak izi, elle yapılmış belli bir işaret ya da mühür kullanabilecek.
-Tek tip sözleşmelere karşı birey korunuyor
Yeni düzenlemeyle, banka ve sigorta kuruluşları, seyahat ve taşıma şirketleri gibi kurumlarca önceden tek tip olarak hazırlanmış soyut ve tek yanlı sözleşmelere karşı bireyler korunacak. Bu düzenleme, Türk borçlar hukukuna ilk kez giriyor. ''Kitle Sözleşmesi'', ''Katılmalı Sözleşme'', ''Tip Sözleşme'' denilen sözleşmeler için belirlenen ''Genel İşlem Koşulları'' ile bireyin korunması ilkesi getiriliyor.
Karşı tarafın çıkarına aykırı nitelikteki genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi durumunda düzenleyene belirli sorumluluk getiriliyor. Düzenleyen taraf, karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verecek, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlayacak ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesi gerekecek. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılacak.
Ancak, sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini koruyacak.
Genel işlem koşullarındaki herhangi bir hüküm, açık ve
anlaşılır değilse veya farklı anlamlara geliyorsa, bu durum düzenleyenin aleyhine ve
karşı tarafın lehine yorumlanacak.
Genel işlem koşullarının belirleyicileri, ''tek yanlı, dilediği gibi sözleşmeyi değiştirme ya da yeni düzenleme yapma'' yetkisine sahip olmayacak. Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları içeren sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi içeren hükümler yazılmamış sayılacak. Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacak.
-Bedensel zararlar
Yeni düzenlemeye göre, destekten yoksun kalmayla bağlantılı zararlar ile bedensel zararlar, Borçlar Kanunu hükümleri ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacak. Kısmen veya tamamen rücu edilmeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu zararların belirlenmesinde gözetilmeyecek, zarar veya tazminattan indirilmeyecek. Hakim, hesaplanan tazminat miktarını, hakkaniyet düşüncesiyle arttıramayacak veya azaltamayacak. Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı bedensel bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine veya kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin talep ve davalarda da bu hüküm uygulanacak.
-Nişanlı ya da sevgiliye tazminat isteme hakkı
Yasa, sözleşmelerde güvenli elektronik imza kullanımına ilişkin düzenlemeler de getiriyor. Buna göre, güvenli elektronik imza, el yazısı ile atılan imzayla eşdeğerde sayılacak ve onunla aynı hukuki sonuçlarını doğuracak.
Açığa atılan imzanın yer aldığı kağıda sonradan yazılan metnin, imza atanın iradesine uygun olduğu kabul edilecek. Durumun özelliği tersini göstermediği sürece, yazılı metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispatlama yükü, açığa imza atan kişide olacak.
Okuma yazması olmayan kişiler, usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla, imza yerine parmak izi, elle yapılmış belli bir işaret ya da mühür kullanabilecek.
Yeni düzenlemeyle, banka ve sigorta kuruluşları, seyahat ve taşıma şirketleri gibi kurumlarca önceden tek tip olarak hazırlanmış soyut ve tek yanlı sözleşmelere karşı bireyler korunacak. Bu düzenleme, Türk borçlar hukukuna ilk kez giriyor. ''Kitle Sözleşmesi'', ''Katılmalı Sözleşme'', ''Tip Sözleşme'' denilen sözleşmeler için belirlenen ''Genel İşlem Koşulları'' ile bireyin korunması ilkesi getiriliyor.
Karşı tarafın çıkarına aykırı nitelikteki genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi durumunda düzenleyene belirli sorumluluk getiriliyor. Düzenleyen taraf, karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verecek, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlayacak ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesi gerekecek. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılacak.
Ancak, sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini koruyacak.
Genel işlem koşullarının belirleyicileri, ''tek yanlı, dilediği gibi sözleşmeyi değiştirme ya da yeni düzenleme yapma'' yetkisine sahip olmayacak. Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları içeren sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi içeren hükümler yazılmamış sayılacak. Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacak.
-Bedensel zararlar
Yeni düzenlemeye göre, destekten yoksun kalmayla bağlantılı zararlar ile bedensel zararlar, Borçlar Kanunu hükümleri ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacak. Kısmen veya tamamen rücu edilmeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu zararların belirlenmesinde gözetilmeyecek, zarar veya tazminattan indirilmeyecek. Hakim, hesaplanan tazminat miktarını, hakkaniyet düşüncesiyle arttıramayacak veya azaltamayacak. Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı bedensel bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine veya kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin talep ve davalarda da bu hüküm uygulanacak.
-Nişanlı ya da sevgiliye tazminat isteme hakkı
Yargıç, yalnızca ölüm durumunda değil, ağır bedensel zararın olduğu durumlarda da zarar görenin yakınlarına manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek.
Yasa, ''zarar gören veya ölenin ailesi'' ile sınırlı olan haksız fiilden doğan manevi tazminatın kapsamını genişletiyor. Buna göre, ağır bedensel zarar veya ölüm durumunda, zarar gören ya da ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilecek. Bu düzenlemeyle, (Yargıtay içtihatlarında yer aldığı gibi), aralarında resmi nikah olmadan birlikte yaşayanlar ile nişanlı ve sevgililerin tazminat istemleri yasal dayanağa kavuşuyor.
-Yapı ve işletme sahiplerine sorumluluk
Yasa, ''zarar gören veya ölenin ailesi'' ile sınırlı olan haksız fiilden doğan manevi tazminatın kapsamını genişletiyor. Buna göre, ağır bedensel zarar veya ölüm durumunda, zarar gören ya da ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilecek. Bu düzenlemeyle, (Yargıtay içtihatlarında yer aldığı gibi), aralarında resmi nikah olmadan birlikte yaşayanlar ile nişanlı ve sevgililerin tazminat istemleri yasal dayanağa kavuşuyor.
-Yapı ve işletme sahiplerine sorumluluk
İntifa ve oturma hakkını elinde bulunduranlar, bu hakka konu yapının bakımındaki
eksiklerden kaynaklanan doğan zararlardan malikle birlikte zincirleme sorumlu tutulacak.
Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını isteyebilecek.
Yeni düzenlemeyle, tehlike sorumluluğunun genel ilkeleri belirleniyor. Buna göre, önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğması durumunda, işletme sahibi ve varsa işleten bu zarardan zincerleme sorumlu olacak.
-Haksız fiildeki zamanaşamı
Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını isteyebilecek.
Yeni düzenlemeyle, tehlike sorumluluğunun genel ilkeleri belirleniyor. Buna göre, önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğması durumunda, işletme sahibi ve varsa işleten bu zarardan zincerleme sorumlu olacak.
-Haksız fiildeki zamanaşamı
Yeni Türk Borçlar Kanunu ile haksız fiilden doğan tazminat isteminde, zarar görenin
zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 1 yıl olan kısa
zamanaşımı süresi 2 yıla çıkarılıyor.
Nükleer kaza, deprem, hatalı tıbbi müdahale gibi olaylara da uygulanan uzun zamanaşımı süresi ise 10 yıl olacak.
-Kusurlu sürücüye geçici ödeme yükümlülüğü
Hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda olan, uğradığı zararın giderilmesi için acil parasal desteğe ihtiyaç duyanlara,
''geçici ödeme'' yapılabilecek.
Buna göre, hakim, zarar görenin iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde, istem üzerine davalının, zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilecek.
Zarar görenin açtığı davanın kısmen veya tamamen kabulüne karar verilirse, zarar verenin (davalı) yaptığı geçici ödemeler, tazminattan indirilecek. Davanın reddine karar verilmesi durumunda ise hakim, ret kararında, zarar görenin (davacı) aldığı geçici ödemeleri, yasal faiziyle birlikte geri vermesine hükmedebilecek. Böylece kusurlu sürücü, yaralanmasına neden olduğu hiçbir sosyal güvencesi olmayan kişiye, tazminat davası devam ederken, tedavi giderleri için ''geçici ödeme'' yapmakla yükümlü tutulabilecek.
Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen herhangi bir şey, geri istenemeyecek. Bu konuda bir dava açılmışsa, davanın reddine karar veren hakim, sözkonusu şeyin devlete mal edilmesine karar verebilecek.
-Faiz oranına sınırlama
Yasa, olağanüstü faiz oranları karşısında borçlunun korunması ilkesini getiriyor. Bu çerçevede, faiz
ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede yer verilmemişse, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre
belirlenecek.
Taraflarca sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50 fazlasını aşamayacak.
Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı sözleşmede hüküm altına alınmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre belirlenecek. Yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede belirlenen oranın yüzde 100'ü aşamayacak.
-Sözleşmelere ekonomik kriz uyarlaması
Sözleşmeler, ekonomik kriz dönemleri gibi olağanüstü durumlarda, değişen koşullara göre uyarlanabilecek.
Buna göre, sözleşmenin yapıldığı dönemde, taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir nedenle ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçlenmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlu, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması isteyebilecek.
Borçlu, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahip olabilecek. Borçlu, sürekli edimli sözleşmelerde ise fesih hakkını kullanacak. Bu düzenleme yabancı para borçlarında da uygulanacak.
Borca katılma durumunda, katılan da borçluyla birlikte alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olacak.
Sözleşme devri anlaşması ile devir konusu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçlar üçüncü kişiye devredilebilecek.
-Satıcı ayıplı maldan sorumlu olacak
Nükleer kaza, deprem, hatalı tıbbi müdahale gibi olaylara da uygulanan uzun zamanaşımı süresi ise 10 yıl olacak.
-Kusurlu sürücüye geçici ödeme yükümlülüğü
Buna göre, hakim, zarar görenin iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde, istem üzerine davalının, zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilecek.
Zarar görenin açtığı davanın kısmen veya tamamen kabulüne karar verilirse, zarar verenin (davalı) yaptığı geçici ödemeler, tazminattan indirilecek. Davanın reddine karar verilmesi durumunda ise hakim, ret kararında, zarar görenin (davacı) aldığı geçici ödemeleri, yasal faiziyle birlikte geri vermesine hükmedebilecek. Böylece kusurlu sürücü, yaralanmasına neden olduğu hiçbir sosyal güvencesi olmayan kişiye, tazminat davası devam ederken, tedavi giderleri için ''geçici ödeme'' yapmakla yükümlü tutulabilecek.
Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen herhangi bir şey, geri istenemeyecek. Bu konuda bir dava açılmışsa, davanın reddine karar veren hakim, sözkonusu şeyin devlete mal edilmesine karar verebilecek.
Taraflarca sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50 fazlasını aşamayacak.
Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı sözleşmede hüküm altına alınmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre belirlenecek. Yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede belirlenen oranın yüzde 100'ü aşamayacak.
Buna göre, sözleşmenin yapıldığı dönemde, taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir nedenle ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçlenmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlu, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması isteyebilecek.
Borçlu, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahip olabilecek. Borçlu, sürekli edimli sözleşmelerde ise fesih hakkını kullanacak. Bu düzenleme yabancı para borçlarında da uygulanacak.
Borca katılma durumunda, katılan da borçluyla birlikte alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olacak.
Sözleşme devri anlaşması ile devir konusu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçlar üçüncü kişiye devredilebilecek.
-Satıcı ayıplı maldan sorumlu olacak
Yeni yasaya göre, satılan maldaki hasardan, taşınırda zilyetliğin devrinden,
taşınmazlarda ise tescil anına kadar satıcı sorumlu olacak. Borcunu ödemeyen satıcı, alıcının uğradığı zararı giderecek.
Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir yolla bildirdiği niteliklerin satılan mal ya da üründe bulunmamasından sorumlu olacak. Satıcı, aynı zamanda, satılanda niteliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu tutulacak. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile sorumluluktan kurtulamayacak.
Satıcı satılanı (satılan malı) ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her türlü anlaşma hükümsüz sayılacak. Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayacak. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacak.
Alıcı, devraldığı ürün ya da malda, satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde satıcıya bildirecek. Yoksa alıcı, satılanı kabul etmiş sayılacak.
Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir yolla bildirdiği niteliklerin satılan mal ya da üründe bulunmamasından sorumlu olacak. Satıcı, aynı zamanda, satılanda niteliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu tutulacak. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile sorumluluktan kurtulamayacak.
Satıcı satılanı (satılan malı) ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her türlü anlaşma hükümsüz sayılacak. Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayacak. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacak.
Alıcı, devraldığı ürün ya da malda, satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde satıcıya bildirecek. Yoksa alıcı, satılanı kabul etmiş sayılacak.
-Alıcıya sözleşmeden dönme hakkı
Alıcı, satıcının satılan mal ya da ürünün ayıplarından sorumlu olduğu
hallerde; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden
dönebilecek. Alıcı, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim
isteyebilecek, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları
satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını veya satılanın ayıpsız
bir benzeri ile değiştirilmesini isteyebilecek.
Satıcı, alıcıya aynı malın (ayıpsız) bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek, seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilecek.
Satılanın değerindeki eksiklik, satış bedeline çok yakınsa alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilecek.
Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satıcıdan; ödediği satış bedelinin faiziyle birlikte geri verilmesini, yargılama giderleriyle satılan için yaptığı giderlerin ödenmesini, ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesini isteyebilecek. Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da karşılayacak.
Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacak. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurluysa 2 yıllık zaman aşımı süresinden yararlanamayacak.
-Taşınmaz satışında sözleşme şartı
Satıcı, alıcıya aynı malın (ayıpsız) bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek, seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilecek.
Satılanın değerindeki eksiklik, satış bedeline çok yakınsa alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilecek.
Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satıcıdan; ödediği satış bedelinin faiziyle birlikte geri verilmesini, yargılama giderleriyle satılan için yaptığı giderlerin ödenmesini, ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesini isteyebilecek. Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da karşılayacak.
Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacak. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurluysa 2 yıllık zaman aşımı süresinden yararlanamayacak.
-Taşınmaz satışında sözleşme şartı
Taşınmaz satışı sözleşmeleri resmi şekilde düzenlenecek.
Taşınmaz satışı vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmi şekilde
düzenlenmedikçe geçerli olmayacak.
Önalım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olacak. Önalım, geri alım ve alım hakları, en çok 10 yıllık süre için kararlaştırılabilecek ve kanunlarda belirlenen süreyle tapu siciline şerh edilebilecek. Aksine anlaşma olmadıkça, sözleşmeden doğan önalım, alım ve geri alım hakları devredilemeyecek, ancak miras yoluyla geçecek.
Ö nalım hakkı, taşınmazın satışı ya da ekonomik bakımdan
satışa eşdeğer her türlü işlemin yapılması durumunda kullanılabilecek.
Satıcı veya alıcı, satış sözleşmesinin yapıldığını ve içeriğini; önalım hakkı sahibine noter aracılığıyla bildirecek.
Sözleşmeden doğan ön alım hakkını kullanmak isteyen hak sahibi, bu hak şerh edilmiş ve taşınmazın mülkiyeti alıcı adına tescil edilmişse alıcıya; aksi takdirde satıcıya karşı, satışın veya ekonomik bakımdan satışa eşdeğer başka bir işlemin kendisine bildirildiği tarihten başlayarak 3 ay ve her halde satışın yapılmasından başlayarak 2 yıl içinde dava açabilecek.
Önalım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olacak. Önalım, geri alım ve alım hakları, en çok 10 yıllık süre için kararlaştırılabilecek ve kanunlarda belirlenen süreyle tapu siciline şerh edilebilecek. Aksine anlaşma olmadıkça, sözleşmeden doğan önalım, alım ve geri alım hakları devredilemeyecek, ancak miras yoluyla geçecek.
Satıcı veya alıcı, satış sözleşmesinin yapıldığını ve içeriğini; önalım hakkı sahibine noter aracılığıyla bildirecek.
Sözleşmeden doğan ön alım hakkını kullanmak isteyen hak sahibi, bu hak şerh edilmiş ve taşınmazın mülkiyeti alıcı adına tescil edilmişse alıcıya; aksi takdirde satıcıya karşı, satışın veya ekonomik bakımdan satışa eşdeğer başka bir işlemin kendisine bildirildiği tarihten başlayarak 3 ay ve her halde satışın yapılmasından başlayarak 2 yıl içinde dava açabilecek.
-Taşınmaz satışı
Aksine sözleşme olmadıkça, satılan taşınmaz, satış
sözleşmesinde yer alan yüzölçüme sahip değilse, satıcı, eksiği için
alıcıya tazminat ödemekle yükümlü olacak.
Bir yapının ayıplı olmasından doğan davalar, mülkiyetin geçmesinden başlayarak 5 yılın, satıcının ağır kusuru varsa 20 yılın geçmesiyle zaman aşımına uğrayacak.
Bir yapının ayıplı olmasından doğan davalar, mülkiyetin geçmesinden başlayarak 5 yılın, satıcının ağır kusuru varsa 20 yılın geçmesiyle zaman aşımına uğrayacak.
-Taksitli satışlarda yazılı sözleşme koşulu
Yasaya göre, taksitle satış sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça
geçerli olamayacak.
Malın, satıcının ticari faaliyeti kapsamında satılması halinde taksitle satış sözleşmesinde, alıcının yedi gün içinde sözleşme yapılması konusundaki irade beyanını geri alma hakkı, temerrüt veya vadenin ertelenmesi durumunda, yasal faiz oranının yüzde 30 fazlasını geçmemek üzere ödenecek faiz de belirtilecek.
Ayırt etme yetisine sahip küçük veya kısıtlı tarafından yapılan taksitle satış sözleşmesinin geçerli olması yasal temsilcisinin yazılı rızasına tabi tutulacak. Bu rızanın, en geç sözleşmenin kurulduğu anda verilmesi gerekecek.
Taksitle satış sözleşmesi, satıcı bakımından sözleşmenin kurulduğu anda, alıcı açısından ise sözleşmenin bir nüshasının eline geçmesinden 7 gün sonra hüküm doğurmaya başlayacak.
-Taksit ödemeleri
Malın, satıcının ticari faaliyeti kapsamında satılması halinde taksitle satış sözleşmesinde, alıcının yedi gün içinde sözleşme yapılması konusundaki irade beyanını geri alma hakkı, temerrüt veya vadenin ertelenmesi durumunda, yasal faiz oranının yüzde 30 fazlasını geçmemek üzere ödenecek faiz de belirtilecek.
Ayırt etme yetisine sahip küçük veya kısıtlı tarafından yapılan taksitle satış sözleşmesinin geçerli olması yasal temsilcisinin yazılı rızasına tabi tutulacak. Bu rızanın, en geç sözleşmenin kurulduğu anda verilmesi gerekecek.
Taksitle satış sözleşmesi, satıcı bakımından sözleşmenin kurulduğu anda, alıcı açısından ise sözleşmenin bir nüshasının eline geçmesinden 7 gün sonra hüküm doğurmaya başlayacak.
-Taksit ödemeleri
Alıcı, peşin satış bedelinin en az 10'da 1'ini (en geç teslim
anında) peşin olarak, satış bedelinin geri kalan kısmını da sözleşmeyi izleyen 3
yıl içinde ödeyecek. Bakanlar Kuruluna, satılanın (ürün ya da malın) türüne göre peşinat miktarı ile
yasal ödeme sürelerini yarıya kadar indirebilme veya iki katına kadar
çıkarabilme yetkisi tanınıyor.
Taksit borcu senete bağlanmamışsa, alıcı, satış bedelinin kalan kısmını bir defada ödeyebilecek. Bu durumda, peşin satış bedeline ilave edilen bedelin ödenmemiş taksitlere isabet eden kısmı, yarısından az olmamak üzere ödeme süresinin kısaltılmasına uygun olarak indirilebilecek.
Satıcı, alıcının peşinatı ödemede temerrüte düşmesi halinde, sadece peşinatı isteyebilecek veya sözleşmeden dönebilecek. Alıcının taksitleri ödemede temerrüte düşmesi halinde ise satıcı, hemen ödenmesi gereken taksitlerin veya geri kalan satış bedelinin tamamının bir defada ödenmesini talep edebilecek veya sözleşmeden vazgeçebilecek.
-Birleşik sözleşmelere de taksitle satış hükümleri
Taksit borcu senete bağlanmamışsa, alıcı, satış bedelinin kalan kısmını bir defada ödeyebilecek. Bu durumda, peşin satış bedeline ilave edilen bedelin ödenmemiş taksitlere isabet eden kısmı, yarısından az olmamak üzere ödeme süresinin kısaltılmasına uygun olarak indirilebilecek.
Satıcı, alıcının peşinatı ödemede temerrüte düşmesi halinde, sadece peşinatı isteyebilecek veya sözleşmeden dönebilecek. Alıcının taksitleri ödemede temerrüte düşmesi halinde ise satıcı, hemen ödenmesi gereken taksitlerin veya geri kalan satış bedelinin tamamının bir defada ödenmesini talep edebilecek veya sözleşmeden vazgeçebilecek.
-Birleşik sözleşmelere de taksitle satış hükümleri
Hakim, temerrüte düşen alıcının borçlarını ödeyeceği
güvencesi vermesi ve satıcının da bu yeni düzenleme dolayısıyla herhangi bir
zararının sözkonusu olmaması koşuluyla, alıcıya ödeme kolaylıkları
sağlayabilecek ve satıcının satılanı geri almasını yasaklayabilecek.
Taksitle satışa ilişkin hükümler, aynı ekonomik amaçla yapılan işlemlere de uygulanacak. Kira-satış vaadi, kira-alım ve kira-bağışlama şeklinde yapılan birleşik sözleşmelerde de taksitle satış hükümleri geçerli olacak.
-Ön ödemeli taksitli satış
Taksitle satışa ilişkin hükümler, aynı ekonomik amaçla yapılan işlemlere de uygulanacak. Kira-satış vaadi, kira-alım ve kira-bağışlama şeklinde yapılan birleşik sözleşmelerde de taksitle satış hükümleri geçerli olacak.
-Ön ödemeli taksitli satış
Alıcının taşınır bir malın satış bedelini önceden kısım
kısım ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen ödenmesinden sonra satılanı alıcıya
devretmeyi üstlendikleri ön ödemeli taksitle satış sözleşmesi de yazılı
yapılacak. Sözleşmede, ''taksitleri kabule yetkili banka'' belirtilecek. Banka,
her iki tarafın çıkarlarını gözetecek.
Alıcı bir veya daha çok ön ödemede temerrüte düşerse, satıcı, ancak vadesi gelmiş olan ödemeleri isteyebilecek.
Alıcı bir veya daha çok ön ödemede temerrüte düşerse, satıcı, ancak vadesi gelmiş olan ödemeleri isteyebilecek.
-Kira artışına ÜFE sınırı
Yeni Türk Borçlar Kanunu ile kiracı ile mal sahibi arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlıyor.
Kanunda yer alan düzenlemeler kapsamında, mal sahibi; kiralık yeri kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmekle yükümlü olacak. Kiralanan yerle ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri yükümlülüklerden mal sahibi sorumlu olacak.
Kiraya veren, kiralananın kullanımıyla ilgili olmak üzere, kendisi veya üçüncü kişi tarafından yapılan yan giderlere katlanacak. Buna göre, çatı onarımı ve dış cephe boyası gibi giderler mal sahibi tarafından karşılanacak.
Herhangi bir taşınmazı kiralayan, mal sahibinden kiralanan yerle ilgili ayıbın uygun bir sürede giderilmesini isteyebilecek. Bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, bu ayıbı mal sahibi adına gidertebilecek ve bundan doğan alacağını kira bedelinden kesebilecek. Ayıbın verilen sürede giderilmemesi durumunda, kiracı sözleşmeyi feshedebilecek.
Kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra kiralanan yer herhangi bir nedenle el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olacak.
-Taşınmazın elektrik ve su borcu
Kanunda yer alan düzenlemeler kapsamında, mal sahibi; kiralık yeri kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmekle yükümlü olacak. Kiralanan yerle ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri yükümlülüklerden mal sahibi sorumlu olacak.
Kiraya veren, kiralananın kullanımıyla ilgili olmak üzere, kendisi veya üçüncü kişi tarafından yapılan yan giderlere katlanacak. Buna göre, çatı onarımı ve dış cephe boyası gibi giderler mal sahibi tarafından karşılanacak.
Herhangi bir taşınmazı kiralayan, mal sahibinden kiralanan yerle ilgili ayıbın uygun bir sürede giderilmesini isteyebilecek. Bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, bu ayıbı mal sahibi adına gidertebilecek ve bundan doğan alacağını kira bedelinden kesebilecek. Ayıbın verilen sürede giderilmemesi durumunda, kiracı sözleşmeyi feshedebilecek.
Kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra kiralanan yer herhangi bir nedenle el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olacak.
-Taşınmazın elektrik ve su borcu
Kiracı, aksine bir sözleşme ya da yerel adet olmadıkça, kira
bedelininin yanı sıra gerekiyorsa ısıtma, aydınlatma ve su gibi yan giderleri, her ayın
sonunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödeyecek.
Kiraya verenler, konut ve çatılı iş yerlerinde, sadece kira bedelini değil, elektrik ve su gibi yan giderleri de ödemeyen kiracılara karşı, temerrüt sebebiyle tahliye davası açabilecekler.
-Komşuları sürekli rahatsız etmek tahliye nedeni
Kiracı, kiraladığı yeri söz leşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve komşulara
gerekli saygıyı göstermekle yükümlü olacak. Bu yükümlülüğe aykırı davranılması durumunda kiralayan kimse, 30 gün süre vererek, durumunu düzeltmesi için
ihtarda bulunacak. Ancak, kiracının davranışları komşular tarafından çekilmez
hale gelirse, ev sahibi yazılı bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilecek.
Kiracı, kiralanan yerin olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerini ödemekle yükümlü olacak.
Mal sahibi, konut veya iş yerinde kira sözleşmesinin feshini gerektirmeyen ve kiracıdan katlanması beklenebilecek olan yenilik ve değişiklikler yapabilecek.
-Değer artırıcı değişiklikler yapılması
Kiracı da mal sahibinin yazılı rızasıyla konut veya iş
yerinde yenilik ve değişiklikler yapabilecek. Kiracı, aksine yazılı bir anlaşma
yoksa, kiraya verenin rızasıyla yaptığı yenilik ve değişiklikler dolayısıyla
kiralananda ortaya çıkan değer artışının karşılığını isteyemeyecek.
Mal sahibinin yazılı onayını almadıkça kiracı, kira ilişkisini başkasına devredemeyecek. Ancak, kiraya veren, iş yeri kiralarında ''haklı bir sebep olmadıkça'' bu rızayı vermekten kaçınamayacak.
Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralanan yeri geri verirse, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre ödeme yapmakla sorumlu tutulacak. Yeni kiracı bulunması durumunda, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erecek.
Gayrimenkulü kiralayanın ölmesi durumunda mirasçıları, yasal fesih bildirim süresine uyarak en yakın fesih dönemi sonu için sözleşmeyi feshedebilecek.
Kiracı, kiralanan yeri ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri verecek. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanım dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu olmayacak.
Kiraya veren, kiracının sorumlu olduğu eksiklikleri ve ayıpları hemen yazılı olarak bildirecek. Bu bildirim yapılmazsa, kiracı her türlü sorumluluktan kurtulacak. Ancak, teslim alma sırasında olağan incelemeyle belirlenemeyecek olan eksikliklerin ve ayıpların varlığı halinde kiracının sorumluluğu devam edecek.
-Güvence parasına üç aylık kira sınırı
Konut ve çatılı işyerlerinde, mal sahibine verilen depozito miktarı, 3 aylık kira bedelini aşamayacak.
Güvence olarak para verilmesi kararlaştırılmışsa kiracı, mal sahibinin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, parayı vadeli bir tasarruf hesabına yatıracak. Güvence senetleri ise bankaya depo edilecek. Banka güvenceleri ancak iki tarafın rızasıyla veya icra takibinin kesinleşmesi ya da kesinleşmiş mahkeme kararına dayanarak geri verebilecek.
-Kira artışında ÜFE üst sınır
Kira bedelleri, bir önceki yılda gerçekleşen üretici fiyat
endeksindeki (ÜFE) artış oranını geçmemek koşuluyla artırılabilecek. Bu kural
bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak.
Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hakim tarafından, kiralananın durumu gözönüne alınarak hakkaniyete göre belirlenecek.
-Dövizle kira sözleşmesi
Kira bedeli yabancı bir para birimiyle belirlenmişse, 5 yıl
geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamayacak.
Bu süre geçtikten sonra kira bedelinin belirlenmesinde, yabancı paranın değerindeki değişiklikler de dikkate alınarak emsal kira bedellerine göre güncelleme yapılacak. Ancak sözleşmenin yapıldığı dönemde öngörülmeyen olağanüstü durumların ortaya çıktığı ve aşırı ifa güçlüğünün oluştuğu durumlarda, taraflar 5 yıllık süreyi beklemeden, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilecekler.
-Kriz dönemlerinde kira
Kira sözleşmesinin kurulmasından sonra, başlangıçta
belirlenen kira bedeli, özellikle kanun gereği sözleşmenin süresinin uzatıldığı
durumlarda, ekonomik koşullara bağlı olarak değiştirilebilecek. Böylece kiraya
verenin, konut veya işyerinin durumuna göre uygun bir kira bedeli elde
etmesine olanak sağlanacak.
Kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyecek. Özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmalar geçersiz olacak.
-Onbeş gün önce bildirmi
Konut ve işyeri kiralarında kiracı, süre bitiminden en az
15 gün önce bildirimde bulunmadığı takdirde sözleşme aynı koşullarla 1 yıl
uzatılmış sayılacak. Ancak kiraya veren, 10 yıllık uzama süresi sonunda, bu
süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunmak
koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilecek. Bu düzenlemeyle, kiraya verene, tazminat ödemekle yükümlü olmaksızın, sözleşmeyi
tek taraflı sona erdirme hakkı tanınmış olacak.
-Eşin rızası
Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı, eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemeyecek. Bu rızanın alınması mümkün olmazsa veya eş haklı sebep olmaksızın rızasını vermekten kaçınırsa kiracı, hakimden bu konuda bir karar vermesini isteyebilecek.
-''Oğlum evlenecek'' gerekçesine ''torunum oturacak'' da ekleniyor
Yasa, gereksinim sebebiyle kira sözleşmesini sona erdirmenin sınırlarını da genişletiyor. Buna göre, ''kendisinin,
eşinin, alt soyunun, üst soyunun ve kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer
kişilerin gereksinimi sebebiyle, kira sözleşmesinin dava yoluyla sona
erdirebilmesine'' olanak sağlanacak. Böylece, kiraya verenler, üst soyunun
(örneğin, babasının veya büyük babasının) ve alt soyunun (torunlar) konut veya
iş yeri gereksinimini ileri sürerek tahliye davası açabilecekler.
Daha önce ''Oğlum evlenecek. Kızım gelin olacak'' gibi çeşitli gerekçelerle tahliye davası açabilen ev sahipleri, bu yasadan sonra, ''Babam, dedem, torunum veya evlatlığım oturacak'' gibi gerekçelerle de kira sözleşmelerini dava yoluyla sona erdirebilecekler.
Mal sahibi, kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutu bulunduğunu kira sözleşmesinin kurulduğu sırada bilmiyorsa, sözleşmenin bitiminden başlayarak 1 ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla bitirebilecek.
-Yeniden kiralama yasağında hapis cezası kalkıyor
Değişik gereksinimlere dayanılarak boşaltılan konut ve iş
yerlerinin 3 yıl eski kiracıdan başkasına kiralanamayacağına ilişkin düzenleme yasada da korunuyor. Ancak, ''yeniden kiralama yasağına''
aykırı hareket eden kiraya verenler için öngörülen 6 aydan 1 yıla kadar hapis
ve 3 yıllık kira bedeli tutarınca ağır para cezası hükmü kaldırılıyor. Bunun yerine,
kiraya veren, söz konusu yasağa aykırı davrandığı takdirde, eski kiracısına,
son kira yılında ödemiş olduğu bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere
tazminat ödemekle yükümlü olacak.
-HİZMET İLİŞKİLERİ VE HİZMET SÖZLEŞMESİ
Yeni Türk Borçlar Kanunu'na
göre, işi özenle yapacak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle
davranacak olan işçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik
sistemleri, tesisleri ve taşıtları, usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla
birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeye özen
göstermekle yükümlü olacak.
İşçi, üçüncü kişilerle ücret karşılığında anlaşmalar yaparak işverene karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal edemeyecek ve işvereniyle rekabete yol açacak iş ve işlemlerde bulunamayacak.
-İşçinin yükümlülükleri
Hizmet ilişkisinin devamı süresince iş gördüğü sırada
öğrendiği üretim ve iş sırları gibi bilgileri, kendisi veya başkalarının
yararına kullanamayacak olan işçi, hizmet ilişkisi sona erse bile işverenin
haklı yararlarının korunması için gerekli olduğu ölçüde sır saklamakla yükümlü
olacak.
İşçi, üçüncü kişilerden işveren için aldığı şeyleri ve özellikle paraları derhal teslim edecek.
İşveren, işin görülmesi ve işçilerin iş yerindeki davranışlarıyla ilgili genel düzenlemeler yapabilecek, onlara özel talimat verebilecek. İşçiler de bunlara dürüstlük kurallarının gerektirdiği ölçüde uyacak. İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumlu olacak.
İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise ''asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle'' yükümlü olacak.
İşveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretini en az yüzde 50 fazlasıyla ödeyecek. Belli işlerde aracılık yapması halinde, işçiye aracılık ücreti ödenecek.
İşveren; bayram, yılbaşı ve doğum günü gibi belirli günler dolayısıyla işçilerine özel ikramiye verebilecek. Ancak, işçilerin ikramiyeyi isteme hakları, bu konuda anlaşmanın yahut çalışma şartının veya işverenin tek taraflı taahhüdünün olması halinde doğacak. Hizmet sözleşmesinin ikramiyenin verildiği dönemden önce sona ermesi halinde, işveren, ikramiyenin, işçinin çalıştığı süreye yansıyan bölümünü ödeyecek.
-Ücret banka hesabına yatırılacak
Aksine bir adet olmadıkça, işçiye ücreti her ayın sonunda ödenecek.
İş sahipleri, işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılacak banka hesaplarına yatıracak. Banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirleme konusunda ilgili bakanlıklar müştereken yetkili olacak. (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı). Her ödeme döneminde işçiye hesap pusulası verilecek.
İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu, işçinin rızası olmadıkça takas edemeyecek. İşçinin kasten sebebiyet verdiği mahkeme kararıyla tespit edilen zararlarda, işveren, ücretin dörtte birini geçmemek koşuluyla haciz koydurabilecek.
İşçinin, işverenle anlaşarak işin görülmesinde kendi motorlu aracını kullanması durumunda, işveren sadece motorlu aracın işletilmesinin ve bakımının gerektirdiği olağan giderlerden değil, aynı zamanda vergi, zorunlu mali sorumluluk sigortası primleri ve aracın yıpranması karşılığında uygun bir tazminatı da ödemekle yükümlü olacak.
-Psikolojik ve cinsel tacize önlem
Kiraya verenler, konut ve çatılı iş yerlerinde, sadece kira bedelini değil, elektrik ve su gibi yan giderleri de ödemeyen kiracılara karşı, temerrüt sebebiyle tahliye davası açabilecekler.
Kiracı, kiralanan yerin olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerini ödemekle yükümlü olacak.
Mal sahibi, konut veya iş yerinde kira sözleşmesinin feshini gerektirmeyen ve kiracıdan katlanması beklenebilecek olan yenilik ve değişiklikler yapabilecek.
Mal sahibinin yazılı onayını almadıkça kiracı, kira ilişkisini başkasına devredemeyecek. Ancak, kiraya veren, iş yeri kiralarında ''haklı bir sebep olmadıkça'' bu rızayı vermekten kaçınamayacak.
Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralanan yeri geri verirse, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre ödeme yapmakla sorumlu tutulacak. Yeni kiracı bulunması durumunda, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erecek.
Gayrimenkulü kiralayanın ölmesi durumunda mirasçıları, yasal fesih bildirim süresine uyarak en yakın fesih dönemi sonu için sözleşmeyi feshedebilecek.
Kiracı, kiralanan yeri ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri verecek. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanım dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu olmayacak.
Kiraya veren, kiracının sorumlu olduğu eksiklikleri ve ayıpları hemen yazılı olarak bildirecek. Bu bildirim yapılmazsa, kiracı her türlü sorumluluktan kurtulacak. Ancak, teslim alma sırasında olağan incelemeyle belirlenemeyecek olan eksikliklerin ve ayıpların varlığı halinde kiracının sorumluluğu devam edecek.
-Güvence parasına üç aylık kira sınırı
Konut ve çatılı işyerlerinde, mal sahibine verilen depozito miktarı, 3 aylık kira bedelini aşamayacak.
Güvence olarak para verilmesi kararlaştırılmışsa kiracı, mal sahibinin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, parayı vadeli bir tasarruf hesabına yatıracak. Güvence senetleri ise bankaya depo edilecek. Banka güvenceleri ancak iki tarafın rızasıyla veya icra takibinin kesinleşmesi ya da kesinleşmiş mahkeme kararına dayanarak geri verebilecek.
Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hakim tarafından, kiralananın durumu gözönüne alınarak hakkaniyete göre belirlenecek.
Bu süre geçtikten sonra kira bedelinin belirlenmesinde, yabancı paranın değerindeki değişiklikler de dikkate alınarak emsal kira bedellerine göre güncelleme yapılacak. Ancak sözleşmenin yapıldığı dönemde öngörülmeyen olağanüstü durumların ortaya çıktığı ve aşırı ifa güçlüğünün oluştuğu durumlarda, taraflar 5 yıllık süreyi beklemeden, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilecekler.
Kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyecek. Özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmalar geçersiz olacak.
Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı, eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemeyecek. Bu rızanın alınması mümkün olmazsa veya eş haklı sebep olmaksızın rızasını vermekten kaçınırsa kiracı, hakimden bu konuda bir karar vermesini isteyebilecek.
Daha önce ''Oğlum evlenecek. Kızım gelin olacak'' gibi çeşitli gerekçelerle tahliye davası açabilen ev sahipleri, bu yasadan sonra, ''Babam, dedem, torunum veya evlatlığım oturacak'' gibi gerekçelerle de kira sözleşmelerini dava yoluyla sona erdirebilecekler.
Mal sahibi, kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutu bulunduğunu kira sözleşmesinin kurulduğu sırada bilmiyorsa, sözleşmenin bitiminden başlayarak 1 ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla bitirebilecek.
İşçi, üçüncü kişilerle ücret karşılığında anlaşmalar yaparak işverene karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal edemeyecek ve işvereniyle rekabete yol açacak iş ve işlemlerde bulunamayacak.
İşçi, üçüncü kişilerden işveren için aldığı şeyleri ve özellikle paraları derhal teslim edecek.
İşveren, işin görülmesi ve işçilerin iş yerindeki davranışlarıyla ilgili genel düzenlemeler yapabilecek, onlara özel talimat verebilecek. İşçiler de bunlara dürüstlük kurallarının gerektirdiği ölçüde uyacak. İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumlu olacak.
İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise ''asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle'' yükümlü olacak.
İşveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretini en az yüzde 50 fazlasıyla ödeyecek. Belli işlerde aracılık yapması halinde, işçiye aracılık ücreti ödenecek.
İşveren; bayram, yılbaşı ve doğum günü gibi belirli günler dolayısıyla işçilerine özel ikramiye verebilecek. Ancak, işçilerin ikramiyeyi isteme hakları, bu konuda anlaşmanın yahut çalışma şartının veya işverenin tek taraflı taahhüdünün olması halinde doğacak. Hizmet sözleşmesinin ikramiyenin verildiği dönemden önce sona ermesi halinde, işveren, ikramiyenin, işçinin çalıştığı süreye yansıyan bölümünü ödeyecek.
-Ücret banka hesabına yatırılacak
Aksine bir adet olmadıkça, işçiye ücreti her ayın sonunda ödenecek.
İş sahipleri, işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılacak banka hesaplarına yatıracak. Banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirleme konusunda ilgili bakanlıklar müştereken yetkili olacak. (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı). Her ödeme döneminde işçiye hesap pusulası verilecek.
İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu, işçinin rızası olmadıkça takas edemeyecek. İşçinin kasten sebebiyet verdiği mahkeme kararıyla tespit edilen zararlarda, işveren, ücretin dörtte birini geçmemek koşuluyla haciz koydurabilecek.
İşçinin, işverenle anlaşarak işin görülmesinde kendi motorlu aracını kullanması durumunda, işveren sadece motorlu aracın işletilmesinin ve bakımının gerektirdiği olağan giderlerden değil, aynı zamanda vergi, zorunlu mali sorumluluk sigortası primleri ve aracın yıpranması karşılığında uygun bir tazminatı da ödemekle yükümlü olacak.
-Psikolojik ve cinsel tacize önlem
İşveren iş yerinde, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü tutulacak.
İşverenin kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, bedensel bütünlüğünün zedelenmesi yahut kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabi olacak.
İşçinin, işveren ile bir ev düzeni içinde birlikte yaşadığı durumlarda, işveren, işçinin beslenme ve barınma gereksinimlerini karşılayacak.
-Bilgisayardaki kişisel bilgiler
Bilgisayar ortamında saklanabilen verilerin kullanılması
konusunda işçinin korunması amacıyla sınırlama getiren yasaya göre, işveren,
işçiye ait kişisel verileri, ancak işçinin işe yatkınlığıyla ilgili veya hizmet
sözleşmesinin ifası için zorunlu olduğu ölçüde kullanabilecek.
İşçi, kusuru olmaksızın hastalık veya kaza gibi sebeplerle iş göremezse, işveren, sosyal sigortalar yardımlarından yararlanamayan, bir yıla kadar çalışmış işçinin bakımını ve tedavisini, iki hafta süreyle üstlenecek.
Hizmet sözleşmelerine, sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu, geçersiz olacak.
-Tatil ve haftalık izin hakkı
İşçi, kusuru olmaksızın hastalık veya kaza gibi sebeplerle iş göremezse, işveren, sosyal sigortalar yardımlarından yararlanamayan, bir yıla kadar çalışmış işçinin bakımını ve tedavisini, iki hafta süreyle üstlenecek.
Hizmet sözleşmelerine, sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu, geçersiz olacak.
-Tatil ve haftalık izin hakkı
İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya
durum ve koşullar buna imkan vermiyorsa, bir tam çalışma günü izin verecek.
Hizmet sözleşmesinin feshi halinde ise bildirim süresi içinde işçiye ücretinde
bir kesinti yapmaksızın günde 2 saat iş arama izni verilecek.
İşveren, en az bir yıl çalışmış olan işçilere, yılda en az 2 hafta, 18 yaşından küçük işçiler ile 50 yaşından büyük işçilere de en az 3 hafta ücretli yıllık izin verecek. Yıllık ücretli izinler, kural olarak aralıksız biçimde verilecek, ancak tarafların anlaşması durumunda izin süresi ikiye bölünebilecek.
İşveren, işçiye, yıllık izin ücretini, peşin veya avans olarak verecek. İşçi, izin parasını alarak, yıllık izininden feragat edemeyecek. Hizmet sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda, işçinin kullanmadığı izinlerin ücreti, en son aldığı ücret üzerinden işçiye, işçinin ölmesi durumunda da hak sahiplerine ödenecek. Kullanılmayan yıllık izin ücretine ilişkin zaman aşımı da hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlayacak.
İşçi, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesi feshedilirse, sözleşme süresince kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilecek.
İşçinin haklı sebep olmaksızın işe başlamadığı veya aniden işi bıraktığı hallerde işveren, aylık ücretin dörtte birine eşit bir tazminat isteme hakkına sahip olacak. İşveren, ayrıca ek zararlarının giderilmesini de isteyebilecek.
İşveren, ölen işçinin eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak 1 ay, hizmet ilişkisinin 5 yıldan uzun süre devam etmesi durumunda 2 aylık ücret tutarında ödeme yapacak.
Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olacak.
-İşçinin işi kendi evinde yapması
İşçi, işverenin verdiği işi, evinde kendisi veya aile bireyleriyle ücret karşılığı yapabilecek. İşçi, bir mağaza için, kendi evinde giysi dikip vermeyi, ürün paketlemeyi üstlenebilecek.
İşverenin, ücret ve malzeme bedelini yazıyla bildirmediği durumlarda, bu işlerde uygulanan alışılmış ücret ve bedel geçerli olacak. İşçi, işveren tarafından sağlanan malzeme ve araçları özenle kullanacak, kalan malzeme ve araçları işverene teslim edecek.
İşçinin ücreti, aralıksız olarak çalıştırılıyorsa, 15 günde bir ya da işçinin rızasıyla ayda bir, aralıklı olarak çalıştırıldığı takdirse ise ürünün tesliminde ödenecek. İşçiyi aralıksız şekilde çalıştıran işveren, işçinin kişiliğinden kaynaklanan sebeplerle ve kusuru olmaksızın çalışamadığı durumlarda da ücretini ödeyecek. Yani işçi, kusuru olmaksızın tutuklandığı ya da hastalandığı durumlarda da ücretini almaya devam edecek.
-Yayın sözleşmesi
Yayım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olacak. Baskı adedini belirlemede yayımcıya serbestlik tanıyan mevcut düzenleme yerine, taraflar, süreli yayım sözleşmesi yaparken, süreyi veya baskı adedini kararlaştırmak zorunda olacak.
Eser sahibinin ölümünden sonra, mirasçıları eserde güncelleştirme yapabilecek. Yayımcı, eser sahibinin haleflerine güncelleştirme olanağı vermeden yeni bir basım yapamayacak ve eseri çoğaltamayacak.
Evlenme simsarlığından doğan ücret için dava açılamayacak, takip yapılamayacak.
Otopark işletmecileri, kendilerine bırakılan araçların zarara uğraması veya çalınmasından sorumlu olacak. Ancak, otopark işletenlerin sorumluluğu, kendilerine veya çalışanlarına bir kusur yüklenmedikçe, söz konusu araç için alınan günlük ücretin 10 katını aşamayacak.
-Kefillikte eşin rızası
Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacak. Kefil, sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihini, sözleşmede ''kendi el yazısıyla'' belirtecek.
Kefalet sözleşmesinde sonradan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmayacak.
Kefil olmada eş rızası aranmasını düzenleyen yasaya göre, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecek.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası aranmayacak.
-Borçluya gidmeden kefilin yakasına yapışmak yok
Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça kefili takip edemeyecek. Ancak alacaklı, ''borçlu aleyhine yapılan takipte kesin aciz belgesi alınması, borçlunun Türkiye'de takibatının imkansız hale gelmesi, borçlunun iflasına karar verilmesi ve borçluya konkordato süresi verilmiş olması'' hallerinde, doğrudan kefile başvurabilecek.
Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilecek. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması şartı aranacak.
Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olacak. Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olacak.
Kefil, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumlu olacak. Sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsa kefil, borçlunun sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumlu olacak.
Borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa bile, kefile karşı, vadeden önce takibat yapılamayacak.
-Kefalete on yıl sınırlaması
Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil borcundan kurtulacak.
Bir kişi tarafından verilen her türlü kefalet, 10 yıl geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacak. Kefalet, 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilecek.
Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle var saydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa; kefil, alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilecek.
Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına
ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin başka
ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanacak. Böylece kefili koruyucu
hükümler, kefalet sözleşmeleri dışındaki, ''üçüncü kişinin fiilini üstlenme,
üçüncü kişi yararına sözleşme, iç üstlenme sözleşmesi, borca katılma,
sözleşmeye katılma'' gibi sözleşmeler için de geçerli olacak.
---
Kaynaklar: TBMM tutanakları, 551vekil.com arşivi, süreli yayınlar
İşveren, en az bir yıl çalışmış olan işçilere, yılda en az 2 hafta, 18 yaşından küçük işçiler ile 50 yaşından büyük işçilere de en az 3 hafta ücretli yıllık izin verecek. Yıllık ücretli izinler, kural olarak aralıksız biçimde verilecek, ancak tarafların anlaşması durumunda izin süresi ikiye bölünebilecek.
İşveren, işçiye, yıllık izin ücretini, peşin veya avans olarak verecek. İşçi, izin parasını alarak, yıllık izininden feragat edemeyecek. Hizmet sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda, işçinin kullanmadığı izinlerin ücreti, en son aldığı ücret üzerinden işçiye, işçinin ölmesi durumunda da hak sahiplerine ödenecek. Kullanılmayan yıllık izin ücretine ilişkin zaman aşımı da hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlayacak.
İşçi, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesi feshedilirse, sözleşme süresince kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilecek.
İşçinin haklı sebep olmaksızın işe başlamadığı veya aniden işi bıraktığı hallerde işveren, aylık ücretin dörtte birine eşit bir tazminat isteme hakkına sahip olacak. İşveren, ayrıca ek zararlarının giderilmesini de isteyebilecek.
İşveren, ölen işçinin eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak 1 ay, hizmet ilişkisinin 5 yıldan uzun süre devam etmesi durumunda 2 aylık ücret tutarında ödeme yapacak.
Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olacak.
-İşçinin işi kendi evinde yapması
İşçi, işverenin verdiği işi, evinde kendisi veya aile bireyleriyle ücret karşılığı yapabilecek. İşçi, bir mağaza için, kendi evinde giysi dikip vermeyi, ürün paketlemeyi üstlenebilecek.
İşverenin, ücret ve malzeme bedelini yazıyla bildirmediği durumlarda, bu işlerde uygulanan alışılmış ücret ve bedel geçerli olacak. İşçi, işveren tarafından sağlanan malzeme ve araçları özenle kullanacak, kalan malzeme ve araçları işverene teslim edecek.
İşçinin ücreti, aralıksız olarak çalıştırılıyorsa, 15 günde bir ya da işçinin rızasıyla ayda bir, aralıklı olarak çalıştırıldığı takdirse ise ürünün tesliminde ödenecek. İşçiyi aralıksız şekilde çalıştıran işveren, işçinin kişiliğinden kaynaklanan sebeplerle ve kusuru olmaksızın çalışamadığı durumlarda da ücretini ödeyecek. Yani işçi, kusuru olmaksızın tutuklandığı ya da hastalandığı durumlarda da ücretini almaya devam edecek.
-Yayın sözleşmesi
Yayım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olacak. Baskı adedini belirlemede yayımcıya serbestlik tanıyan mevcut düzenleme yerine, taraflar, süreli yayım sözleşmesi yaparken, süreyi veya baskı adedini kararlaştırmak zorunda olacak.
Eser sahibinin ölümünden sonra, mirasçıları eserde güncelleştirme yapabilecek. Yayımcı, eser sahibinin haleflerine güncelleştirme olanağı vermeden yeni bir basım yapamayacak ve eseri çoğaltamayacak.
Evlenme simsarlığından doğan ücret için dava açılamayacak, takip yapılamayacak.
Otopark işletmecileri, kendilerine bırakılan araçların zarara uğraması veya çalınmasından sorumlu olacak. Ancak, otopark işletenlerin sorumluluğu, kendilerine veya çalışanlarına bir kusur yüklenmedikçe, söz konusu araç için alınan günlük ücretin 10 katını aşamayacak.
-Kefillikte eşin rızası
Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacak. Kefil, sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihini, sözleşmede ''kendi el yazısıyla'' belirtecek.
Kefalet sözleşmesinde sonradan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmayacak.
Kefil olmada eş rızası aranmasını düzenleyen yasaya göre, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecek.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası aranmayacak.
-Borçluya gidmeden kefilin yakasına yapışmak yok
Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça kefili takip edemeyecek. Ancak alacaklı, ''borçlu aleyhine yapılan takipte kesin aciz belgesi alınması, borçlunun Türkiye'de takibatının imkansız hale gelmesi, borçlunun iflasına karar verilmesi ve borçluya konkordato süresi verilmiş olması'' hallerinde, doğrudan kefile başvurabilecek.
Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilecek. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması şartı aranacak.
Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olacak. Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olacak.
Kefil, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumlu olacak. Sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsa kefil, borçlunun sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumlu olacak.
Borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa bile, kefile karşı, vadeden önce takibat yapılamayacak.
-Kefalete on yıl sınırlaması
Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil borcundan kurtulacak.
Bir kişi tarafından verilen her türlü kefalet, 10 yıl geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacak. Kefalet, 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilecek.
Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle var saydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa; kefil, alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilecek.
---
Kaynaklar: TBMM tutanakları, 551vekil.com arşivi, süreli yayınlar