16 Ocak 2014

Gerekçelerden HSYK düzenlemesi

-2010'daki Anayasa değişikliği teklifinin gerekçesinde kurulun yapısının değiştirilmesi 
''HSYK'nın demokratik, şeffaf ve geniş tabanlı bir yapıya kavuşturulması, hakim ve 
savcıların da haklarında kararlar alan HSYK'da temsili'' olarak açıklanıyordu
-Referandum sonrası HSKY Kanununda yapılan değişikliğin gerekçesinde ''bağımsız 
bir kurul'' olarak yapılanma, ''yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi'' amacı vurgulanıyordu
-2014'de gündeme gelen değişiklik teklifinin genel gerekçesi ''üç yıllık süre içindeki 
uygulamalar dikkate alınarak değişiklik yapma gereği doğmuştur'' ana temasına dayanıyor

    Üç yıl önceki anayasa değişikliği, iktidar partisine mensup milletvekillerinin imzasıyla 5 Nisan 2010 tarihinde TBMM Başkanlığına verildi. TBMM'nin 23. Dönem 4. Yasama Yılı'ndaki bu teklif HSYK ve Anayasa Mahkemesinin de yapısında köklü değişiklikler getiriyordu.
    Teklifin genel gerekçesinde şu ifadeler yer alıyordu:
    ''150 yıllık anayasa geleneği içinde, halkın katılımı ve demokratik yöntemlerle Anayasa yapılamamış olması ülkemiz bakımından büyük bir eksikliktir.
   Diğer anayasalar gibi, 1982 Anayasası da olağanüstü koşullar altında kabul edilip yürürlüğe konulmuştur. Devlet tecrübemiz, birikimimiz ve toplumsal talep ekseninde, 1982 Anayasasının tamamen değiştirilmesine ihtiyaç vardır. Aslında tüm toplum kesimleri de bu ihtiyaç konusunda mutabakat halindedir. Ancak bu mutabakat, bugüne kadar Anayasanın tümünün değiştirilmesine yetmemiştir. 2007 yılında yeni bir Anayasanın hazırlanması amacıyla çalışmalar yapılmış, ancak bu girişimler de değişik nedenlerden dolayı başarılı olamamıştır.
    Yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra 1982 Anayasasında değişiklikler yapılması zorunlu hale gelmiş ve günümüze kadar farklı gerekçelerle 16 kez değişiklik yapılmıştır. Bu kapsamda Anayasanın toplam 85 maddesi ile Başlangıç metni kısmen değiştirilmiştir.
   Bununla birlikte hâlen, Anayasada değiştirilmesi gereken çok sayıda hüküm yer aldığı gibi, toplumsal ihtiyaçlar ve beklentilerin karşılanması amacıyla bazı alanlarda yeni düzenlemelerin yapılması zorunluluğu bulunmaktadır....''
  Satırbaşlarıyla getirilen düzenlemelere yer verilen genel gerekçede, HSYK'nın yapısının değiştirilmesindeki amacın, ''...Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun demokratik, şeffaf ve geniş tabanlı bir yapıya kavuşturulması, hâkim ve savcıların da haklarında kararlar alan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda temsili...'' olduğu belirtiliyordu.

      -''Yargı bağımsızlığının ve hakimlik teminatının güçlendirilmesi''
  Anayasa değişikliği teklifinin maddelerinin gerekçelerinde de HSYK'ya ilişkin düzenlemeler konusunda şu ifadeler yer alıyordu:
    ''Madde 23- Maddeyle, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun oluşumu, Kurul üyelerinin nitelikleri ve seçimi, Kurulun çalışma usul ve esasları yeniden düzenlenmektedir.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun mevcut yapısı, üye sayısının azlığı, üyelerin sadece yüksek yargıdan gelmesi, ilk derece mahkemelerini yönetmekle görevli olmasına rağmen Kurulda, buralarda görev yapan hâkim ve savcılardan hiçbir temsilcinin yer almaması, Kurul kararlarının tamamen yargı denetimine kapalı olması, Kurul kararlarına karşı etkili iç itiraz sisteminin öngörülmemiş olması, hâkim ve savcıların denetimi, haklarında inceleme ve soruşturma izni verilmesi, adalet müfettişlerinin atanması gibi önemli bazı yetkilerin Adalet Bakanına ait olması, Kurulun kendisine ait sekretaryasının, binasının ve bütçesinin bulunmaması gibi hususlar gerek iç ve gerekse uluslararası kamuoyunda eleştiri konusu yapılmıştır.
   Bir yandan bu eleştirilerin karşılanması ve diğer yandan da Yargı Reformu Stratejisinde öngörüldüğü üzere, yargı bağımsızlığının ve hâkimlik teminatının güçlendirilmesi amacıyla, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısında önemli değişiklikler öngörülmektedir. Bu değişiklikler yapılırken, uluslararası belgeler ve diğer kişi, kurum, parti ya da sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan anayasa taslakları göz önünde bulundurulmuştur. Bunların yanında mukayeseli hukuk uygulamaları da dikkate alınmıştır. Yüksek yargı kurullarıyla ilgili olarak mukayeseli hukuka bakıldığında, bu kurulların Fransa’da 18, İtalya’da 27, İspanya’da 21, Polonya’da 25 ve Portekiz’de
17 üyeden oluştuğu ve bu kurullarda hakim ve savcıların da yer aldığı görülmektedir.
    Yapılan değişiklik kapsamında, öncelikle, Kurulun üye sayısı, yedi asıl ve beş yedek üyeden, yirmibir asıl ve on yedek üyeye yükseltilmektedir. Adalet Bakanı, Kurulun Başkanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir.
  Kurulun üç daire ve Genel Kurul şeklinde çalışması öngörülmektedir. Kurul üyelerin geldiği kaynaklar çeşitlendirilmektedir. Bu bağlamda, Kurul üyelerinden dördü, yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ve avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca doğrudan seçilecektir.......''
  Cumhurbaşkanı ve yüksek yargı organlarından HSYK'ya üye seçimini öngören fıkraların açıklamasına yer verilen gerekçede, bu kurumlardan HSYK'ya üye seçiminde ''temsilde adalet'' ilkesiyle hareket edildiği, ''yapılacak seçimlerde 'çoğunlukçu' değil, 'çoğulcu' bir anlayışın benimsenmesi''nin öngörüldüğü ifade ediliyordu.
   Tasarının gerekçesinde, kurul başkanı sıfatını taşıyan Adalet Bakanı ile ilgili düzenlemeler konusunda şunlar yer alıyordu:
    ''Getirilen bir diğer hükme göre, Kurulun Başkanı olan Adalet Bakanı ile Kurulun doğal üyesi olan Adalet Bakanlığı Müsteşarı dışındaki diğer Kurul üyeleri, kanunda belirlenenler dışında, başka bir görev alamayacak; Kurul tarafından başka bir göreve atanamayacak ve seçilemeyecektir. Bu nitelikteki Kurul üyelerinin hangi görevleri alabilecekleri ilgili kanunda gösterilecektir.
   Mevcut düzenlemede olduğu gibi, Kurulun yönetim ve temsili Kurul başkanına, yani Adalet Bakanına ait olacaktır. Ancak, getirilen bir yenilik olarak, Adalet Bakanı, dairelerin toplantılarına katılamayacak ve oy kullanamayacaktır. Kurul üyeleri kendi arasından üç daire başkanı ve daire başkanlarından birini de Başkanvekili olarak seçecektir. Kurul Başkanı yetkilerinin bir kısmını, başkanvekiline devredebilecektir.
    Kurulun görevleriyle ilgili mevcut düzenlemede yer alan hükümler esas itibariyle aynen korunmaktadır. Mevcut metinde “kadro dağıtma” işlemi de Kurulun görevleri arasında sayılmakla birlikte bu hüküm, daha önceden yapılan değişikliklerle anlamsız ve hükümsüz hale geldiğinden madde metninden çıkartılmıştır.
    Kurulun görevlerine ilave olarak getirilen en önemli yenilik ise, halen Adalet Bakanlığına ait olan hâkim ve savcıların denetlenmesi yetkisinin tamamen Kurula devredilmesidir. Yine hâkim ve savcılar hakkında inceleme ve soruşturma izni, Kurulun ilgili dairesinin teklifi üzerine, Kurul Başkanının oluruyla verilecektir. Denetim ile inceleme ve soruşturma işlemleri, Kurul müfettişleri tarafından yapılacaktır. Kurul müfettişleri, muvafakatleri alınmak suretiyle Kurul tarafından atanacaktır. Buna karşın yargısal faaliyetler dışında kalan, icra, noter, cezaevi gibi mercilerin denetlenmesi ile savcıların tamamen idarî nitelikteki iş ve işlemlerinin denetimi Adalet Bakanlığına bağlı olarak görev yapan adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler eliyle yapılacaktır. Şu halde Kurula bağlı olan Kurul müfettişleri ile Adalet Bakanlığına bağlı olan adalet müfettişleri ayrı alanlarda görev yapacaktır.
   Yürürlükteki düzenlemede, Kurul kararları tamamen yargı denetimine kapalı iken, yapılan değişiklikle meslekten çıkarma cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimine açılmaktadır. Kurulun diğer kararları için ise etkili iç itiraz sistemi öngörülmektedir.
   Mevcut düzenlemede, Kurulun kendi sekreteryasının olmaması, bu işlemlerin Adalet Bakanlığı tarafından yapılması, yine bina ve bağımsız bütçesinin bulunmaması eleştiri konusu yapılmaktaydı. Getirilen düzenlemeyle Kurula bağlı bir Genel Sekreterlik kurulmaktadır. Genel Sekreterlik, Kurulun tüm sekreterya işlemlerini yürütecektir. Yine Anayasa hükmü olarak yazılmamışsa da ilgili kanunlarda yapılması düşünülen değişikliklerle, Kurulun binasının ve bütçesinin olmasının sağlanması öngörülmektedir. Kurul Genel Sekreterinin birinci sınıf hâkim ve savcılar arasından, Kurulun teklif ettiği üç aday arasından Kurul Başkanı tarafından atanması hükme bağlanmaktadır. Yukarıda da değinildiği gibi Kurul müfettişleri ile Kurulda çalışacak hâkim ve savcıların atanması, muvafakatleri alınmak koşuluyla, Kurul tarafından yapılacaktır.
   Adalet Bakanlığı merkez, ilgili ve ilişkili kuruluşlarında geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıları atama yetkisi ise Adalet Bakanına ait olacaktır.''

   -Halkoylaması
   Anayasa değişikliği teklifinin TBMM Genel Kurulunda görüşülmesine 19 Nisan 2010 Pazartesi günü başlandı. Görüşme süreci 6 Mayıs'ta başlayan ve 7 Mayıs 2010 Cuma gününe sarkan, zaman zaman tartışmaların yaşandığı oturumlarla tamamlandı. Ancak, yasanın kabulü için halkoyuna sunulması gerekiyordu. (Görüşme sürecinde CHP lideri Baykal'ın genel başkanlık dönemini de bitiren 'kaset' tartışmaları da Türk siyasi hayatına damga vuruyordu.)
  Anayasa değişikliği teklifini öngören yasa aynı gün Cumhurbaşkanlığına onaya gönderildi. 12 Mayıs'ta Köşk'ten onay çıktı. 5982 sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 13 Mayıs 2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yasalaşıyordu. Ancak yürürlüğe girmesi için halkoylamasında kabul gerekecekti.
   Halkoylaması, 12 Eylül darbesinin 30. yılında, 12 Eylül 2010 tarihinde yapıldı ve katılanların yüzde 57.88'inin oyuyla kabul edildi. Anayasa değişikliği referandum sonuçlarının açıklamasıyla yürürlüğe girdi. Sırada ilgili kanun değişiklikleri vardı. Bunlardan biri de HSYK Kanunundaki değişiklikti.

    -HSYK Kanunu Değişikliği
   Anayasa değişikliğinin ardından HSYK Kanunu değişikliğine sıra geliyordu. İlgili tasarı 27 Ekim 2010 tarihinde TBMM'ye geldi ve 11 Aralık 2010 tarihinde Genel Kurul'da kabul edildi. Kanun değişikliği 18 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe girdi, ardında da kanunda öngörülen yeni yapılanma süreci başladı.
    HSYK yapısı ve çalışmalarını düzenleyen tasarının genel gerekçesinde şu ifadeler yer alıyordu:
   ''Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, kurulduğu günden bu yana, hemen her kesim tarafından ciddi şekilde eleştirilmiştir. Bu bağlamda; üye sayısının az olması, üyelerin sadece yüksek yargıdan gelmesi, hakkında kararlar aldığı ilk derece hakim ve savcılarından hiçbir temsilcinin Kurulda yer almaması, Kurul kararlarının yargı denetimine tamamen kapalı olması, Kurul kararlarına karşı etkili iç itiraz sisteminin öngörülmemiş olması, hakim ve savcıların denetlenmesinde ve soruşturulmasında Adalet Bakanının yetkili olması, adalet müfettişlerinin Bakan tarafından atanması, Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarının Kurulda yer alması, Kurulun kendisine ait sekretaryasının, binasının ve bütçesinin bulunmaması gibi hususlar kamuoyunda eleştiri konusu yapılmıştır.
    Öte yandan, ülkemiz, Avrupa Birliği müzakere sürecini başlatmış olup, 23 üncü ve 24 üncü fasıllar, doğrudan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını da ilgilendirmektedir. Bu bağlamda, gerek Avrupa Birliği ilerleme raporları ve gerekse yargıyla ilgili istişari ziyaret raporlarında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının değiştirilmesine yönelik eleştiri ve öneriler söz konusu olmuştur. Bu eleştiri ve öneriler dikkate alınarak, ülkemizdeki tüm yargı paydaşlarının katılımı ve mutabakatı ile yargı alanında yapılacak reformların belirlendiği Yargı Reformu Stratejisi hazırlanmıştır. Yargı Reformu Stratejisinde, diğer hedeflerin yanında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yeniden yapılandırılması da yer almaktadır. Bu Strateji doğrultusunda, söz konusu Anayasa değişikliğinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı yeniden düzenlenmiştir.
   Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı yeniden düzenlenirken, dile getirilen eleştiri ve öneriler, Avrupa Birliği müzakere süreciyle ilgili yapılması gereken değişiklikler, Yargı Reformu Stratejisinde tespit edilen hedefler, uluslararası belgeler, mukayeseli hukuktaki benzer yüksek kurulların yapısı ile ülkemizde değişik kişi, kurum, parti ya da sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan Anayasa taslakları gözönüne alınmıştır.
   5982 sayılı Kanunla Anayasanın 159 uncu maddesinde yapılan değişiklikle, öncelikle, Kurulun üye sayısı artırılmış, kendisine ait sekreteryaya kavuşturulmuş, üç daire ve Genel Kurul şeklinde çalışması benimsenmiş, üyelerin geldiği kaynaklar çeşitlendirilmiş, ilk derece hakimlerinin de Kurulda temsili sağlanmış, meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu açılmış, Teftiş Kurulu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlanmış, hakimlerle ilgili denetim işlemleri ile soruşturma izni konusundaki Adalet Bakanının yetkileri büyük ölçüde Kurula devredilmiştir.
    Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısına ilişkin Anayasanın 159'uncu maddesinde yapılan değişikliğin hayata geçirilebilmesi için, halen yürürlükte bulunan 2461 sayılı Kanunun kısmen değiştirilmesinin yeterli olmayacağı değerlendirilmiştir. Zira, 2461 sayılı Kanun, yedi asıl ve beş yedek üyeden oluşan, kendisine ait sekreteryası ve teftiş kurulu bulunmayan, üyelerinin eski görevleriyle ilgisinin devam ettiği bir Kurulu düzenlemektedir. Oysaki, 5982 sayılı Kanunla Anayasada yapılan değişikliğinin sonucu olarak, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun bünyesinde Genel Kurul ve daireler ile hizmet birimlerinin oluşturulması ve bunların görev ve yetkilerinin ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Bunun sağlanması için de, 2461 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılması ve yerine yeni bir kanunun hazırlanması zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
   Söz konusu zorunluluğun bir sonucu olarak hazırlanan Kanun Tasarısına göre;
• Kurul, bağımsız bir kurul şeklinde teşkilatlandırılmaktadır; görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken, hiçbir organ, makam, merci veya kişi, Kurula emir ve talimat veremeyecektir
• Kurul, mahkemelerin bağımsızlığı ile hakimlik ve savcılık teminatı esaslarını gözeterek adalet, tarafsızlık, doğruluk ve dürüstlük, tutarlılık, eşitlik, ehliyet ve liyakat ilkeleri çerçevesinde görev yapacaktır.
• Söz konusu bağımsızlığın bir sonucu olarak, sekreterya işlerini yürütmek üzere Kurula bağlı bir Genel Sekreterlik kurulmaktadır.
• Kurul, Başkanlık, Genel Kurul ve dairelerden oluşmaktadır. Hakim ve savcılarla ilgili tüm işlemler yedişer üyeden oluşan daireler tarafından yürütülecek ve bu işlemler sonucunda dairelerce verilen kararlara karşı yapılan itirazlar ise, Genel Kurul tarafından karara bağlanacaktır.
• Hakim ve savcıların denetimi ve soruşturmalarıyla görevli Teftiş Kurulu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlanmaktadır.
• Anayasada açıkça yazılı olan hususlar dışında, Başkanın yetkileri önemli ölçüde
sınırlandırılmaktadır. Şöyle ki, Anayasa hükmü gereğince, Kurul Başkanı olan Adalet Bakanı, dairelerin çalışmalarına katılamayacak ve oy kullanamayacak; buna karşın, Genel Kurulun tüm toplantılarına katılabilecek ve oy kullanabilecekken, Tasarıyla, Adalet Bakanı olan Başkanın; hakim ve savcılar ile Kurul üyelerinin disiplin ve suç soruşturmalarıyla ilgili Genel Kurul toplantılarına katılamaması ve oy kullanamaması öngörülmektedir. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak, Anayasada yapılan değişiklikle zaten yetkileri önemli ölçüde sınırlandırılan Adalet Bakanının, kalan yetkilerinin bir kısmı da Tasarıyla yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi amacıyla sınırlandırılmaktadır. Yine, Başkan, yetkilerinden bir kısmını Başkanvekiline devredebilecektir. Başkan sadece, Genel Kurul tarafından teklif edilen üç aday arasından Genel Sekreteri atayacaktır. Bu yetki, Anayasada açıkça yazılı olup, aksine bir düzenleme mümkün olmadığından dolayı korunmuştur.
• Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurulda görev alacak hakim ve savcı sınıfının atamalarının tamamı, Genel Kurul tarafından yapılacaktır. Bu bağlamda, Kurul Başkanvekili, Daire başkanları, Teftiş Kurulu Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları, genel sekreter yardımcıları, Kurul başmüfettişleri, Kurul müfettişleri ve Kurulda görev yapacak tetkik hakimleri Genel Kurul tarafından atanacaktır. Bunların yanında, geldikleri kaynaklara göre, üyelerin hangi dairede görev yapacağı da Genel Kurul tarafından karara bağlanacaktır. Söz konusu düzenlemelerin bir sonucu olarak, Genel Kurul, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun en güçlü karar organı haline gelmektedir.
• Yedişer üyeden oluşan daireler, en az beş üyeyle toplanacak ve üye tamsayısının salt çoğunluğuyla karar alacaktır. Hakim ve savcılarla ilgili tüm iş ve işlemler daireler tarafından yürütülecek; dairelerin kararlarına karşı yapılacak itirazlar ise Genel Kurulca karara bağlanacaktır.
• Adalet Bakanlığı Müsteşarı, sadece, dairelerden birisinde üye olarak görev yapacak, daire başkanı veya Başkanvekili seçilemeyecektir. Müsteşarın toplantıya katılmaması, dairenin toplanmasına ve karar almasına engel olmayacaktır. Yine Müsteşar hakkında, müsteşarlık göreviyle ilgili hususlar hariç olmak üzere, diğer Kurul üyelerinin tabi olduğu suç ve disiplin soruşturma esas ve usulleri uygulanacaktır.
• Yirmiiki üyeden oluşan Genel Kurul; en az onbeş üyeyle toplanacak ve üye tamsayısının salt çoğunluğuyla karar alacaktır.
• Genel Kurul kararlarının yeniden incelenmesi istenebilecek; daire kararlarına karşı ise yeniden inceleme talebinde bulunulabilecek ve yeniden inceleme üzerine verilen kararlara karşı da itiraz yoluna gidilebilecektir.
• Genel Kurulun ve dairelerin meslekten çıkarma cezasına ilişkin kararlarının yanında; Başkanın tek başına yaptığı işlemler ve aldığı kararlara karşı da yargı mercilerine başvurulabilecektir.
Sonuç olarak, 5982 sayılı Kanunla Anayasada yapılan değişikliklerin hayata geçirilmesi amacıyla hazırlanan Tasarıyla,
- Yargı bağımsızlığı güçlendirilmektedir.
- Yargının tarafsızlığı geliştirilmektedir.
- Kurul, bağımsız bir yapıya kavuşturulmaktadır.
- Hukuk devletinin güçlendirilmesine yönelik ileri adımlar atılmaktadır.
- Kurul, geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılmaktadır.

    -Üç yıl sonraki değişiklik
   17 Aralık 2013 tarihinde yapılan ''rüşvet ve yolsuzluk'' operasyonunun ardından ''yürütme organı'' ile ''yasama erkinde yer alan bazı kesimler'' arasında başlayan ''çatışma'' HSYK'nın yeniden yapılandırılması sürecinde yeni bir düzenlemeyi daha gündeme getirdi. İktidar partisinden çok sayıda milletvekilinin imzasını taşıyan HSYK Kanununda değişiklik öngören teklifin genel gerekçesindeki ana tema, ''üç yıllık süre içindeki uygulamalar dikkate alınarak değişiklik yapma gereği doğmuştur'' şeklindeydi. Genel gerekçede şunlara yer veriliyordu:
  ''7 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylamaında kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir.
    Anayasanın 159'uncu maddesi, Kurulun, adli ve idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapacağı belirtilmiştir.
   11 Aralık 2010 tarihli ve 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek kurulu Kanunuyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kuruluşu, teşkilatı, görev ve yetkileri ile usul ve esasları düzenlenmiştir.
Geçen üç yıllık süre içindeki uygulama dikkate alınarak, Kurulun daha etkin ve verimli çalışması amacıyla, Kurul üyeliğine seçim usulü; dairelerin oluşum, çalışma usulü ve görevleri ile kararlarına itiraz; Genel Kurulun ve Kurul Başkanının görevleri; daire başkanı, Genel Sekreter, genel sekreter yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkan ve yardımcıları, Kurul müfettişleri, Kurul tetkik hakimleri ve idari personelin atama ve görevlendirilmeleri konularında değişiklik yapılması zarureti doğmuş ve bir genel sekreter yardımcısı kadrosu ihdas edilmiştir.
   23 Temmuz 2003 tarihli ve 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanunuyla, adli, idari ve askeri hakim ve savcılara, avukat ve noterler ile adalet hizmetlerinde görev alan yardımcı personele meslek öncesi ve meslek içi eğitim vermek, yeni bilgiler edinmelerini sağlamak için kurslar açmak, belli alanlarda uzmanlık programları, seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenlemek, ayrıca hukuk ve adalet alanını ilgilendiren eğitim ve öğretim çalışmaları hakkında ilgili kurum, kuruluş ve kurullara görüş bildirmek amacıyla Türk Adalet Akademisi kurulmuştur.
   Geçen on yıllık süre içindeki uygulama dikkate alınarak Adalet Akademisinin daha etkin ve verimli çalışması amacıyla, Başkan ve başkan yardımcılarının görevlendirme ve atanma usulü; Genel Kurul ve Yönetim Kurulunun oluşumu ve görevleri; hizmet birimlerinin daire başkanlığı şeklinde yapılandırılması; idari personelin atama usulü; yeni karoların ihdas edilmesi ve diğer konularda değişiklik yapılması gereği doğmuştur....''
---/---

Mesaj Gönder
Esc tuşu kapatır
© 2014 551. Vekil Tüm Hakları Saklıdır