PolitiKedi
-Kediler, ''trafo merkezine kedi girdi'' açıklaması politikada gündem yarattı
-Bu onların ilk gündeme gelişi değil, kediler yıllardır politik figür durumunda
-Türkiye'nin en ünlü kedisi CHP Genel Merkezi'ndeki ''Şero Kedi''
-Demir Leydi Thatcher başbakanlık kedisi Humphrey’e maaş bile bağlamıştı
-Downing Street 10'un ''Larry''si, Clinton'un ''Socks''u en çok haber olan kediler
-Churchill'in evinde hala ''Jock'' adında bir kedi yaşıyor
Yerel seçimlerdeki oy sayımı sırasında bazı yerlerde yaşanan elektrik kesintileri birden ‘’kedi’’ gündemine dönüştü.
Bakan Yıldız’ın sözleri gerçekten de sosyal medyada ‘’patlama etkisi’’ yaratmıştı. Öyleki sosyal medyada bir numaralı konu ‘’kedi’’ olmuştu neredeyse. Hatta BBC'nin internet sitesinde yer alan haberde, "Bakan Yıldız bazılarının "1 Nisan şakası olmalı" diye düşündüğü açıklamalarını yapmak için garip bir an seçti. Ama aslında söylediklerinde samimiydi." deniyordu.
‘’Kedi’’ siyaset dünyasının gündemine yeniden geldi. Basın toplantılarında ‘’kedi’’ konusu ana temaydı.
Kedi Şero
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinin kedisi Şero ile fotoğrafını paylaşıyordu. Bu kedi Şero’nun siyasi hayıtında ilk gündeme gelişi değildi. Partinin yeni genel merkez binasına taşınmasıyla ünlü olan Şero zaman zaman siyasal gündemin konusu olmuştu. Nitekim, eski genel başkan Deniz Baykal 19 Şubat 2008’de parti grup toplnatısında, AK Parti’nin laiklik konusundaki tutumunu eleştirerek, ‘’(Laikliğin güvencesi benim) dedi Başbakan.
Dedik ki, laikliği, biz, bizim Genel Merkezdeki kedimiz Şero’ya ciğer emanet ederiz, sana laiklik emanet etmeyiz.’’ şeklinde konuşuyordu. Kedi Şero yine ilgi gündeme gelmişti.
Ankara Kedisi
Ankara’da uzun süre kullanılan Hitit Güneşi amblemi değiştirilmiş, yerine konulan ‘’camili Atakuleli’’ amblem de mahkeme kararıyla iptal edilmişti. Ardından ‘’Gülen Ankara Kedi’’ yeni amblem oldu. Bir kedi tartışması başladı.
Yeni bir mahkeme kararıyla amblem iptal edildi. Küçük düzenlemeler yapıldı kedide. Üç telli bıyık iki telli oldu, renkli gözlerinin yeri değiştirildi. Ankara kedisi kostümlü tanıtımda Başkan Gökçek’in Ankara havası oynaması yansıdı görüntülere. Gün kedilerin günüydü başkentin politik arenasında.
''Borsacı'' Kedi
Uluslararası alanda üne sahip tahvil yatırım fonu PIMCO'nun kurucusu Bill Gross'un hisse senedi seçerken fikrini danıştığı kedisinin öldüğünü duyurdu.
Açıklama notunda "Yaşayan her şeyin sonunun trajik" olduğunu belirten Gross’un kedisi "Bob"a evcil hayvan ürünleri şirketlerinin hisselerini alırken danıştığı bir isimdi. Bob’un "Bir miyavı hayır, iki miyavı evet’’ anlamına geliyordu.
Gross, kedisinin faizler konusunda pek emin olamadığını da belirterek ‘’buna rağmen bu konuda da sorduğunu’’ söylüyordu. Gross, ‘’kedisinin kalan 8 canından’’ umutluydu. "Bob"un fikirlerini rüyalarında da değerlendirmeyi planlayan Gross, "Rüyalar bazen gerçek olduğunu’’ belirtiyordu.
‘’10 Numara’’daki kediler
İngiltere’de Başbakanlık konutu Downing Street 10 numarada, 1980’li yıllarda başbakan olan Margaret Thatcher döneminde kedi Humphrey’in saltanatı vardı. Humphrey, adını ''Emret Bakanım'' dizisindeki bir karakterden almıştı. Thatcher genç Humphrey’e yılda 100 Sterlin maaş bile bağlamıştı.
Thatcher'den sonra konuta yerleşen John Major zamanında da Humphrey görevde kaldı. Basında adı ''iftira'' tartışmalarına bile konu oldu. Güya, Major'un penceresine yuva yapan serçenin yavrularını öldürmekle suçlandı. Neyse ki, hükümet bunun iftira olduğuna dair bir açıklama yaptı da Humphrey'in adı temize çıktı. 1995 Haziran'ında Humphrey kayboldu, öldüğü konusunda herkes görüşbirliği içindeydi. Hatta başbakanlık ofisinden üzüntüyü dile getiren açıklama bile yapıldı. Ancak bir süre sonra kedi Kraliyet Askeri Tıp Fakültesi'nde bulundu. Sokak kedisi sanılmış, kendisine yeni bir ad verilmişti.
Humphrey'in asıl sorunu Tony Blair'in konuta yerleşmesiyle başladı. Söylentilere göre Blair'in karısı ya kedileri sevmiyor ya da onlara allerjisi vardı. 1997 yılında Humphray emeklilik günlerini huzur içinde geçirmesi için yaşlı bir çiftin yanına gönderildi. Uyutulduğu yönünde basında çıkan haberlere karşı yaşlı çiftle çekilmiş fotoğrafları bile gazetecilere verildi. Bu tartışmalar Mart 2006'da Humphrey'in hayata veda etmesiyle sona erdi.
David Cameron'un Başbakanlığı döneminde konutun yeni bir kedisi vardı: Larry. Başbakanlık konutu önünde fare görülmesi üzerine göreve çağrılmıştı. Cameron, onun avcılığına dair övgüler dizdi, bu da basında yer aldı. Ancak, zamanla Larry de ‘’bürokratik hantallık’’ girdabına kaptırdı kendini.
Öyleki, basınde yer alan haberlere göre, Cameron, Avrupa'daki ekonomik krizin görüşüldüğü bir toplantıda ortaya çıkan fareye çatal fırlatmıştı. Çalışma Bakanı Duncan Smith'in "Meşhur Larry nerede?" diyerek dalga geçmesi medyaya malzeme olmuştu. Larry’nin Şubat 2011’de ilk faresini yakalaması basında yer aldı ve Londra’nın ‘’Politikedisi’’ karizmayı kurtardı.
‘’First Kedi’’
Bill Clinton’un başkan olduğu dönemde ‘'First’’ kedi Socks da dünyanın gözde ‘’politikedisi’’ idi. Socks, bir erkekti ve Clinton'ların kızları Chelsea'nın kedisiydi. Clinton başkan olup Beyaz Saray'a taşınınca, Socks da kendini politikanın içinde bulmuştu ve bir anda ünlenmişti. Bu sayede hastane, okul ve kimsesizler yurduna ‘’iyiniyet ziyaretleri’’ne bile gider hale gelmişti.
Socks’un tahtı, 'Buddy' adında köpeğin politikaya atılıp Beyaz Saray’a gelmesiyle sarsıldı. İki rakip zaman zaman gergin günler yaşamıştı. Hatta bu durum Clinton’un politik konuşmalarına da esin kaynağı olmuştu. Clinton şöyle diyordu: ‘Filistinliler ve İsraillilerin bile arasını yaptım ama ikisinin arasını yapamadım"
Sam Stall “Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi” (Can Yayınları) adlı kitabında Socks’tan söz ederken, ‘’Günlerini Oval Ofis’te geçiren kedinin en sevdiği şey sarayın bahçesinde dolaşmak ve başkanlık sarayının batı kanadındaki o çok sevdiği koltukta şekerleme yapmaktı. Üzerinde başkanlık amblemi yerleştirilmiş kutusunda ise seyahat ediyor, sık sık halkın arasına karışıyordu’’ diye anlatır onun saltanatını.
Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi
Sam Stall, ‘’Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi’’ kitabında, Churchill’in tarihi simge haline dönüşen kedisi Jock, uzaya “fırlatılan” ilk kedi Felix, partide eşbaşkanlık üstlenen kedi Mandu, CIA'nin casus kediisi gibi tarihte iz bırakan ünlü kedileri anlatır. Burada anlatılan ‘’politikedi’’lerden bazıları şöyle:
''Eşbaşkan Mandu''
İngiliz kedi Mandu siyasi kariyeri olan bir kediydi. Pek ciddiye alınmasa da müzisyen David Sutch'n (Haykıran Lord Sutch) 1980'li yıllarda kurduğu partinin adı Kudurmuş Canavarın Resmi Zıpırlık Partisi idi. Parti, parlamento üyeliğinden yerel yönetemlere kadar her yere aday gösterirdi. Döneminde çılgın sayılan önerileri vardı: Gelir vergisinin kaldırılması, görevini yapamayacak kadar ''budala'' olan polislerin ''mahalle papazı'' olarak eğitilmesi, hayvanlara pasaport verilmesi gibi. Hatta pasaport fikri daha sonraki dönemlerde gerçek siyasal partiler tarafından da benimsenip uygulanmıştı.
Haykıran Lord Sutch, 1999 yılında intihar etti. Sadık taraftarları Ashburton'daki Altın Aslan Oteli'nde yeni bir lider seçmek üzere toplandılar. Zıpırlık Partisi kulislerinde anlatılanlara göre, oylar Gürültüyle Uyuyan Hope ile kedisi arasında bölündü. Bunun üzerine eşbaşkanlık (ortak başkanlık) yapmaları uygun görüldü. Mandu, 2001'de partisinin siyasi manifestosunu bile yazdı: Boş bir sayfa. Kedi Mandu'nun yaşamı bir otomobilin altında sona erdi.
Uluslararası kriz yaratan kedi
1960’da Hindistan’da elçilik yapan ABD’li John Kenneth Galbraith’in kedisi Ahmedabad yüzünden neredeyse savaş çıkacaktı. Doğduğu kentin anısına kedinin adını “Ahmedabad” koymaları ve ona kısaca “Ahmed” demeleri kıyameti kopardı. Çünkü “Ahmed”, Hz. Muhammed’in isimlerinden biriydi. Pakistan’da halk ayaklandı, Amerikan binaları taşlandı, Galbraith ölüm tehditleri aldı. Yapılan açıklamalar sonucunda kriz sona erdi, kedinin de adı Gucerat olarak değiştirildi.
Churchill’in vasiyeti
İngiliz devlet adamı Winston Churchill en ünlü kediseverdir. Churchill'in II. Dünya Savaşı dönemideki en iyi dostlarından biri de kedisi Nelson idi. Bu kocaman kara kedi Churchill nereye gitse peşindeydi. Churchill, dostunun ''başbakanlık sıcak su torbası'' rolüyle II. Dünya Savaşı döneminde önemli bir katkı sağladını bile söyler.
Churchill’in en sevdiği kedisi Jock’tu. Kediyi, Churchill'e özel sekreteri Sör John Colville armağan etmişti ve sekreterin lakabı kedinin adı olmuştu. 1965’te Churchill son nefesini verirken başından hiç ayrılmayan Jock, 1974’te ölene kadar Churchill’lerin aile ikametgahı olan Chartwell’de yaşadı. Churchill vasiyetine Chartwell’de daima Jock adlı bir kedi yaşayacak diye bir madde koydurtmuştu. Şu anda orada yine üç renkli ve adı Jock adında bir kedi yaşamaktadır. Muhtemelen günümüzde konutun ev sahibi olan Jock üçüncü kuşak kedi.
Casus kedi
CIA'nin 2001'de gizlilik derecesi yüksek bazı belgeler üzerindeki kısıtlamayı kaldırınca ''Casus kedi projesi'' ortaya çıkmıştı. Soğuk savaş döneminde, 1960'larda başlatılan projeye göre kedilere dinleme aleti yerleştirilecek ve böylecek ''kedi kulak'' modeli yaratılacaktı. Casus kedi projesinin denemesinde ameliyatla mikrofon, pil ve radyo alıcısı yerleştirilen kedinin kuyruğuna da anten konulmuştu. 16 milyon dolarlık bu proje ilk denemesinde son buldu. Bir parkın yanına bırakılan casus kedi bir taksinin altında kaldı.
Şanslı ''Karakedi''
Londra'da 1889'dan bu yana faaliyet gösteren Savoy Oteli lüks yaşam biçiminin simgelerinden biri olarak bilinir. 1898 yılında, Woolf Joel adında Güney Afrikalı bir işadamı ondört kişilik bir rezervasyon yaptırır, konuklardan biri gelmeyince davetli sayısı onüçe iner. Efsaneye göre böyle bir sofradan ilk kalkacak kişinin başına bela gelecektir. Bu efsaneye gülüp geçen Joel, masadan ilk kalkan kişidir. Bir süre sonra Güney Afrika'ya dönen Joel, bürosunda öldürülür.
Sonraki yıllarda otel çalışanlarından birinin onüç kişilik gruplara ondördüncü kişi olarak katılması benimsenir. Ancak konukların rahatsız olması sohbeti tatsız hale getirmektedir. Sonunda, 1927 yılında mimar Basil İonides'e yarım metre boyunda kara bir kedi sipariş edilir. ''Kaspar'' adı verilen heykel onüç kişilik gruplarda sayının tamamlanması için kullanılmaya başlar. Günümüzde bir Savoy ünlüsü olarak varlığını sürdüren Kaspar, birçok ünlünün masasına konuk olur. Kedi, Churchill'in kurduğu ''Öteki Klüp'' adlı akşam yemeği grubunun da gözde konuklarındandır. Öyle ki, bir grup subay, şaka olsun diye Kaspar'ı kaçırır ve devreye Churchill'in girmesiyle Kaspar ''serbest bırakırılır.''
Beyaz Saray'dan kaçan kedi
ABD Başkanlarından Calvin Coolidge (1923-1929) hayvan sevgisiyle tanınan bir kişiydi. Bu hayvanlar arasında ''Kaplan'' adındaki kedinin özel bir yeri vardı. Kaplan, başkanın omzunda dolaşır, resmi toplantılara girip çıkardı.
Kaplan'ın en büyük meraklarından biri de Washington DC'de gezmekti. Bu gezilerden birinden Kaplan'ın dönmemesi başkan başta herkesi endişelendirdi. Hatta, Coolidge, radyodan halka seslendi ve görenlerin geri getirmesi için ricada bulundu. Başkanın ricası etkili olmuştu, Kaplan bulundu ve getirildi. Boynuna, üzerinde ''Beyaz Saray'' yazılı bir tasma takıldı. Kaplan bir süre sonra yine kayboldu, ancak bu kez dönüş olmadı.
Füg besteleyen kedi
18’inci yüzyıl İtalyan besteci Domenico Scarlatti, kedisi Pulcinella sayesinde en ünlü parçalarından birini besteledi. Resmi adı “Kk. 30, Fa Minör Füg” olan bu tek bölümlü klavsen sonatı, gayri resmi olarak “Kedi Fügü” olarak biliniyor. Kedinin, klavyenin üzerinde gezinmesiyle ortaya çıkan hoş notaları bir kenara not eden sanatçı, bunun üzerine koca bir füg bestelemiş. Eser bugüne kadar pek çok resitalde yer aldı.
“Klon Kedi”
Klon Kedi (Copy Cat), yani kısaca KK, 2001 yılında dünyaya gelen dünyanın ilk klonlanmış kedisi. Teksas A&M Üniversitesi bilim adamlarınca klonlanan kedi, aslında köpek klonlamak üzere başlatılmış bir araştırmanın ürünü. Milyoner girişimci John Sperling 1997 çok sevdiği köpeği Missy’yi kaybedince onu klonlatmak ister ve üniversiteye 4 milyon dolar bağışta bulunur. Ancak köpek klonlamak çok zor olduğu için bilim adamları kedi klonlarlar.
Ödüllü artist kedi
Portakal (Orangey) adlı sarman, bugüne kadar pek çok önemli filmde rol aldı. Ünlü hayvan bakıcısı Frank Inn tarafından keşfedilen Portakal, 1951 yılında, “Rhubarb” filmiyle sinema dünyasına adım attı.
1961’de “Breakfast at Tiffany’s” filminde Audrey Hepburn’ün kedisi rolünü oynamasıyla ününün doruğuna ulaşan Portakal, bu rolüyle bir heykelciğe, Rhubarb’daki rolüyle de hayvan dünyasının Oscar’ı olan Patsy Ödülü’ne layık görüldü.
Uzaydaki ilk kedi
Parisli sokak kedisi Felix,
18 Ekim 1963’te Cezayir’deki Fransız üssünde Veronique AG1 sondaj roketine yerleştirilerek uzaya fırlatıldı. Uzayın derinliklerinde 200 kilometre yol kat etmişti. Uzay kapsülü atmosfere girip paraşütü açılınca Felix de tekrar dünyaya geri dönmüştü. Ancak daha sonra bulunamayan Felix’in anısına pul basıldı.
Evlenen kediler
1996 yılında Bangkok’ta evlendirilen kedilerin yaklaşık 500 bin dolara malolan düğünü, “en şaşaalı kedi düğünü” olarak tarihe geçti. Sahipleri Vicharn Charasarcha’ya göre iki kedi de ender rastlanan “zümrüt gözlü” yaratıklardı. Tayland inancına göre de bu hayvanlar ona şans getirecekti. Düğüne damat helikopter, gelin ise limuzinle geldi. Tüylü çift balayında nehir gezisine çıktı, sonra da veterinere gitti. Çünkü “zümrüt gözleri”, bir tür glokom hastalığıydı...
Dünya Fare Avlama Şampiyonu
Towser adlı dişi kedinin bronz heykeli İskoçya’da Glenturret Damıtımevi’nin bahçesinde duruyor. O, “Dünya Fare Avlama Şampiyonu” olarak “Guinness Rekorlar Kitabı”na girmiş bir kedi. Glenturret Damıtımevi’nde 24 yıl yaşamış olan Towser, yaşamı süresince 28 bin 899 tane fare yakalamış. 1963-1987 yıllarında yaşamış olan kedi günde üç fare öldürüyormuş.
İhbar edilen cenaze töreni
Yılmaz Özdil, 12 Şubat 2012 tarihli yazısında bir kedinin toprağa verilişinin ardından yaşananları şöyle anlatır:
‘’Yer, Ankara.
Vatandaşın kedisi var.
Yaşlı. Hastalanıyor. Veteriner kliniğinde ameliyata alınıyor. Masada kalıyor. Ölüyor. Toprağa verilecek. Ama… Faili meçhul cennetinde, hayvan mezarlığı yok. Eşe dosta soruyor. Biri akıl veriyor. Karşıyaka Mezarlığı’nın sırtlarında, çevre yoluna bakan gecekondu mahallesi, yeni yeni ağaçlandırılıyor, bi fidanın dibi uygun bulunuyor. Üstelik, adaklık kurban kesimi yapılan bi yer orası, gömüye müsait… Alıyor kedisinin cansız bedenini, bagaja koyuyor, kazma kürek filan, gündüz gözüyle yol kenarına çukur açıyor, vedalaşıyor, defnediyor. Evine dönüyor.
Aradan bi kaç saat geçiyor geçmiyor, kapı çalınıyor. Açıyor. İki sivil polis. Ne gömdün? Anlatıyor. Yok öyle! Alıyorlar vatandaşı, veterinere götürüyorlar. Bakalım doğru mu söylüyor? Veteriner şahitlik ediyor. Ölüm raporunu veriyor. Bitmiyor. Yer göstermeye gidiliyor.
Bi geliniyor ki, vatandaş gözlerine inanamıyor, her taraf yanarlı dönerli polis aracı kaynıyor, terörle mücadele, bomba imha, olay yeri inceleme, cinayet masası, komple orda… Kırmızı alarm verilmiş. Gösteriyor. Şuraya gömdüm diyor. Çekilin diyorlar, önce bomba uzmanları bakıyor. Bubi tuzağı olup olmadığı kontrol ediliyor. Temiz… Veriyorlar eline küreği, kazıyor. Buz gibi havada ecel teri… Çıkarıyor. Kumaşa sarılı. Açıyor. Kedi.
Şükür derken…Bölgeden sorumlu karakolun polisleri devreye giriyor, henüz bitmedi, gidemezsin diyor. Çünkü, hadise savcıya intikal ettirilmiş. Nöbetçi savcı bulunuyor. Görüşülüyor. Allah’tan savcı ikna oluyor, ifade almaya gerek duymuyor, bırakıyor. Kedi aynı yere gömülüyor, the end....''
…..