-Bütçe, diyalog-1
-Bütçe görüşmelerinden-1
- TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeler 8 Aralık'ta
bütçenin tümü üzerindeki konuşmalarla başladı.
- 9 Aralık'tan itibaren devam eden görüşmelerde
ciddi ve teknik konuşmaların yanı sıra kamuoyuna
yansımayan ilginç tartışma ve diyaloglar da yaşandı.
- Bu tartışma ve diyaloglardan bazıları tutanaklarda
şöyle yer aldı:
9 Aralık 2011 Cuma / Başkan: Mehmet SAĞLAM
--------
-''EŞEK VE KERVAN''-
MURAT BOZLAK (BDP-Adana) - ......
Değerli arkadaşım, CHP’nin iktidar olduğu tek parti döneminde kurulan istiklal mahkemelerinden niye bahsetmiyorsunuz? O mahkemeler değil midir ki suçsuz, günahsız insanların kellesini alan? “Sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine.” diyen o mahkemeler değil miydi? O mahkemeler değil midir ki Şeyh Sait’in kellesini alan? O mahkemeler değil midir ki “Evladı Kerbelâ’yım; suçsuzum, günahsızım.” diyen Seyit Rıza’nın kellesini alan? On yedi yaşındaki çocuğunun önce yaşını büyütüp sonrası kellesini alan? Habur’daki mobil mahkemenin hâkimlerinden bahsedeceğinize, niye istiklal mahkemelerinin meşhur hâkimlerinden bahsetmiyorsunuz? Niye, CHP’nin tek parti olduğu dönemde aynı zamanda milletvekili olan istiklal mahkemelerinin meşhur yargıcı Kılıç Ali’den, Kel Ali’den, Ali Çetinkaya’dan, üç Ali’lerden bahsetmiyorsunuz?
......
MUHARREM İNCE (CHP-Yalova) – Yine Cumhuriyet Halk Partisi'nin köklerine, geçmişine ağır hakaretlerde bulunuldu; son kez cevap vermek istiyorum, bir daha cevap vermeyeceğim.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakikada lütfen…
HASİP KAPLAN (BDP-Şırnak) – Sayın Başkan, sonra usule dair bir konuşmam olacak.
MUHARREM İNCE – Teşekkür ederim. Önce şunu bilelim: İstiklal mahkemeleri 1920’de kurulmuştur, Cumhuriyet Halk Partisi 1923’te kurulmuştur. Yani böyle bir mantık yok, birincisi bu.
MURAT BOZLAK – İstiklal mahkemesi hâkimleri CHP milletvekili miydi değil miydi?
MUHARREM İNCE (Devamla) - İkincisi, son günlerde tarihî tersinden yazmak… Ege savaşı olmadı, Yunan tarihînde böyle bir şey yok. İşte, altı üst düzey Yunan’ın, Başbakanın, Genelkurmay Başkanının idam edildiğini dahi bilmeden, kahramanları sorgulamak bir moda oldu. Tarihî tersinden yazma modası başladı. Kervanı tersine yürütmek isteği bu.
Bakın, size son sözüm şudur: Siz tarihî tersinden yazmak isterseniz, kervanı tersine çevirmek isterseniz, kahramanları sorgularsanız başınıza şu gelir:
SIRRI SAKIK – Kime göre?
MUHARREM İNCE (Devamla) - Bir kervan böyle giderken ters çevirirseniz kervanı, uyuz eşek başa geçer. Uyuz eşek başa ancak kervanı ters çevirirseniz geçer. Kahramanları sorgulamayın. Cumhuriyet Halk Partisi'ni sorgulamak hiç birinizin haddi değil zaten. (CHP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK – Hadi be, sen de onu bilirsin!
....
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi söz sırası İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’de, buyurun.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, mobil mahkemelerle alakalı da bir sataşma oldu, eğer müsaadeniz olursa iki dakika…
BAŞKAN – Grup Başkan Vekiliniz cevap verdi efendim, lütfen yerinize…
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (BDP-İstanbul) – Niye, mahkeme reisi misin kardeşim mobil mahkemenin! Sayın Başkan, değerli üyeler… Başlayayım mı? Sürem başladı mı?
BAŞKAN – Efendim, affedersiniz, süreniz on beş dakika... Buyurun efendim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)– Sayın İnce, nasıl olsa “Bir daha konuşmayacağım.” dedi, bu sözünü hatırlatarak deve-eşek metaforuna bir katkıda bulunmak istiyorum. Devede de boy var ama 40’ı birden bir eşeğin arkasından giderler.
MUHARREM İNCE – Ama uyuz eşeğin değil.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Uyuz muyuz, artık onu içinizdeki baytarlara sorun. Şimdi, burada görüyoruz, iktidar muhalefete, muhalefet iktidara demedik laf bırakmıyor. Grup olarak bu konudaki görüşümüzü açıklıyorum: İkiniz de haklısınız birbiriniz hakkında söylediklerinizde, ikiniz de sonuna kadar doğrusunuz, biz grup olarak ikinizin de söylediğine katılıyoruz, birbirinize söylediğinize.
NURETTİN CANİKLİ (AK Parti, Giresun) – Size de söylüyoruz.
....
-MHP'LİLERİN BOZDAĞ'A TEPKİSİ-
BAŞKAN – ....
Şimdi, Hükûmet adına Başbakan Yardımcımız Sayın Bekir Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 bütçesinin birinci turunda yer alan Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Başbakanlık, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, Millî İstihbarat Teşkilatı ve Millî Güvenlik Kurulu bütçeleri üzerinde gruplar ve milletvekilleri tarafından yapılan eleştirileri cevaplandırmak ve Hükûmetimizin görüşlerini yüce Parlamentoyla paylaşmak üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle, saygıdeğer Genel Kurulun değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
.....
Yaşananları hatırlıyorsunuz… İşte, 27 Nisan e-muhtırası oldu, arkasından Anayasa Mahkemesi 367 kararı verdi ama bizim tutumumuz, bizim tavrımız değişmedi. Herkes şunu beklemiş olabilir: Geçmişte siyasilere birileri birtakım hukuk dışı müdahaleler yaptığında siyasiler “Emredersiniz.” diyebilir veya “Şapkası olan şapkasını alıp gidebilir.” diye düşünmüş olabilirler. Ama bir şeyi unutuyorlar: O da, bizim şapkamız da yok, fötrümüz de yok, alıp gidecek hâlimiz de yok. Biz buradayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ayıp yahu, ayıp!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Biz buradayız ve milletimizin emanetine sahip çıktık. Parlamento kilitlendi.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – O adam daha sonra Cumhurbaşkanı oldu.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Anayasa Mahkemesinin kararından sonra Cumhurbaşkanını seçemez hâle geldi Parlamento. O zaman seçim kararı aldık yüce heyetinizin oylarıyla. Milletimize gittik. Demokrasinin yolu kapandı, hukukun yolu kapandı. “Bu yolu açacak güç bizde yok.” dedik, milletten yetki istedik.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ayağını kaldırmadan konuş.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Milletimizin verdiği yetkiyle ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin de -ben burada bir kez daha sayın grup başkan vekiline ve gruba teşekkür ediyorum huzurlarınızda- milletimiz adına onların da desteğiyle milletin istediği bir cumhurbaşkanını bu Parlamentoyla beraber Çankaya’ya seçmiş olduk. Bu, önemli bir adımdır. Bu, Türkiye’nin…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yok, biz desteklemedik. Yalan söyleme, desteklemedik biz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Efendim, düzeltiyorum, düzeltiyorum…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Parlamentoya girdik, görevimizi yerine getirdik.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Ayağını kaldırıyorsun” dedim Sayın Bekir Bozdağ. İki ayağın yere değsin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Düzeltiyorum, bakın…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, böyle bir yanlış beyan olmaz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi, burada Milliyetçi Hareket Partisi Parlamentoya girerek bu sürecin işlemesine imkân vermiştir. O açıdan ben desteğini ifade ediyorum. Tamam mı?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Aferin…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bizim kendi adayımız vardı.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - O yüzden… Ama teşekkürü kabul etmiyorsanız, o sizin bileceğiniz iş.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yahu, senden bunun iznini almayacağız Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ama takdir edilecek her davranışı takdir etmek bizim vazifemizdir. Biz o davranışı demokrasiye ve millî iradeye saygı anlamında önemli bir davranış olarak gördüğümüz için takdir ediyoruz. ......
Bundan sonra hiç kimse Parlamentonun üzerinde birtakım baskılar oluşturmak veya başka tür hesaplarla şunu cumhurbaşkanı, bunu cumhurbaşkanı yapın demeyecek; Türkiye’de demokrasi de millî irade de sıkıntıya girmeyecek. Herkes, niyeti olan, gönlünde olan veya partiler istediklerini aday gösterecekler, milletin huzuruna çıkacaklar ve milletimiz buna destek verecek, milletimizin iradesiyle cumhurbaşkanı seçilmiş olacak.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne zaman?
UMUT ORAN (İstanbul) – Sayın Bozdağ, ne zaman oluyor? Tarihi belli mi?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Önemli bir adımı böylelikle atmış olduk, demokrasiyi güçlendirdik.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)– Ne zaman?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Hani faşizan diye itham ediliyor ya bizim yaptığımız bu. Millete cumhurbaşkanını seçtirmek faşizanlık mıdır, yoksa demokrasiye ve milletin iradesine sahip çıkmak mıdır? Bunu, ben yüce heyetinizin takdirlerine bırakıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
.......
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi'nin tutumu hakkında yanlış bir değerlendirme yaptı. Müsaadenizle o yanlış değerlendirmeyi düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN – Zannederim tavzih etti Sayın Vural yani “Desteğiniz için” dedi.
OKTAY VURAL (İzmir) – Edemedi efendim. Kürsüden konuştuğu için tabii o tashihi yapamadı. Dolayısıyla…
BAŞKAN – Peki, buyurun efendim. İki dakika, buyurun lütfen. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Tabii, Milliyetçi Hareket Parti'sinin Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesindeki tavrı açık ve nettir, millet iradesinin işlemesi gerektiğini hep savunmuştur. Hatta Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce erken seçimin mart ayında yapılmak suretiyle yenilenmiş bir Meclis iradesiyle seçimin yapılmasını önermişti ama maalesef, 27 Nisan bildirisini bir nimet gibi savunarak onun ipiyle seçime gidenler, Cumhurbaşkanı krizi doğuranlar karşısında Milliyetçi Hareket Partisi demokrasinin üstündeki tıkacı çıkarttı ve Parlamento çalıştı. Biz de kendi adayımızı çıkarttık, Sabahattin Çakmakoğlu Bey’e oy verdik. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisinin bu tavrı demokrasiye olan inancının bir gereğidir.
Tabii, Sayın Bakan biraz çok frensiz konuştu, kendi dönemini aklamak için hep geçmişi karaladı, “Cumhurbaşkanlığı seçimleri millete rağmen yapıldı.” Elinizi vicdanınıza koyun ya, Özal millete rağmen mi geldi? Demirel millete rağmen mi geldi? Yani Ahmet Necdet Sezer millete rağmen mi geldi? Bakın, 5 tane liderin imzası var, ilk sırada Bülent Arınç, millete rağmen mi? Millî Savunma Bakanınız Vecdi Gönül’ün imzası millete rağmen mi? Meclisi yöneten Sayın Meclis Başkan Vekili Mehmet Sağlam Bey’in imzası var burada. Sayın Başkan, millete rağmen mi bu imzanızı verdiniz?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ama bu var ya Bekir Bey, kapak oldu yani kapak oldu! Herhâlde buna verecek cevabınız kalmadı yani.
OKTAY VURAL (Devamla) – Yani Allah’ınızı severseniz… Ya, frensiz kamyon gibi porselen dükkânına giriyorsun kardeşim. Yani dolayısıyla doğru bilgileri veriniz. Hepinize saygılarımı arz ediyorum efendim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ama bunun arkasına “Kapak olsun!” yazarlar herhâlde, “Kapak olsun!”
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
.........
-''KADROLU LAF ATICI'' İFADESİ-
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında sataşmalardan ziyade çok ağır, çok haksız suçlamaları burada dinlemek zorunda kalıyoruz her seferinde.
Ben bir defa sizlere sormak istiyorum: Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin tek gündemi Deniz Feneri mi, tutuklu vekiller mi? Türkiye'nin başka hiçbir meselesi yok mu, hiçbir gündemi yok mu? (CHP sıralarından “Evet” sesleri, gürültüler)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Mesele değil mi?
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Demokrasi, demokrasi!
AHMET AYDIN (Devamla) – En önemli konuda, en büyük sıkıntılarda dahi gelip her konuyla ilgili konuştuğunuzda Deniz Feneri, tutuklu vekiller…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Türkiye'nin en büyük meselesi demokrasi meselesi! Yok ettiniz demokrasiyi!
AHMET AYDIN (Devamla) – Deniz Feneri yargıda, yargı ne gerekiyorsa yapar. Ne sizin ne bizim yargıya talimat verme yetkimiz, gücümüz, lüksümüz var. (CHP sıralarından gürültüler)
......
MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim. Şimdi, Sayın Aydın, bu arkadaşlarımızı parti aday gösterdi. Sonra onaydan geçti mi bu, Yüksek Seçim Kurulu bu adaylıkları kabul etti mi? Etti.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Salıvereceğini söylediler mi?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Anayasa 14’ü oku.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Peki, aday oldular mı? Yani Yüksek Seçim Kurulu'nun nezdinde aday oldular, milletin karşısına çıktılar. Bunları biz atamayla yapmadık, parti listeye koydu, Seçim Kurulu bunların adaylıklarını onayladı. Millet oy verirken bu partiye o tutuklu milletvekillerini gördü mü, adaylarını gördü mü orada? Gördü. Buna rağmen oy verdi mi?
SİNAN AYDIN AYGÜN (Ankara) – Verdi.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Verdi. İşte, bu, millet iradesidir. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Bravo!
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Doğru… Daha ne istiyorsunuz siz?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Onun için, bu tutuklu olan milletin kendisidir, milletin kendisi tutukludur, milletin iradesi tutukludur, birincisi bu.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Merve Kavakcı’da öyle demiyordunuz. Milletin iradesiymiş!
MUHARREM İNCE (Devamla) – İkincisi, “Deniz Feneri ile konunun ne alakası var?” diyorsunuz. Deniz Feneri ile konu kel alaka değil, alakanın ta ortasındadır. RTÜK Başkanı kim? Biz bugün burada RTÜK’ü konuşmuyor muyuz? RTÜK Başkanı kim? Deniz Feneri'nden yargılanmıyor mu? (AK PARTİ sıralarından “Kimdi?” sesleri) Kimdi tabii.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – AK PARTİ’yle ne alakası var? Yargıyla alakası var.
MUHARREM İNCE (Devamla) – İşte, dolayısıyla bu. Bakın arkadaşlar, yıllarca bu ülkede yargısız infazdan söz ettik. Herkes bu ülkede dedi ki: “Yargısız infaz var.” Şimdi yargıyla infaz var.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Siz milletvekillerini bu Meclisten attınız. Diktacılar!
İZZET ÇETİN (Ankara) – Ne oradan laf atıyorsun?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Önceden hiç ağzınızı açmadınız, hiç söylemediniz bunu, hiç. Hiç söylemediniz. Şimdi mi aklınıza geldi? Bugün mü aklınıza geldi?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Önceden yargısız infaz vardı, şimdi…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bir milletvekilini Meclisten dışarı attınız. Sizi diktacılar sizi!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bak Metiner… Kes sesini!
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Terör estirdiniz!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Kes sesini be!
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sen kes!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Kes sesini! Sen kimsin be?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sen kimsin?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Kadrolu laf atıcı! Kadrolu…
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Haydi oradan, sen kimsin?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Sen kimsin orada ya?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Otur yerine!
BAŞKAN – Lütfen…
MUHARREM İNCE (Devamla) – Başkan yani Sayın Başkan, bu adam buraya oturmuş…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – “Bu adam” dediğin sensin.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Evet, bu adamsın sen! Sen kimsin ya?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sen kimsin?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Sen kimsin?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sen kimsin!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şimdiden sonra Cumhuriyet Halk Partisine… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Devamla) – …bu Metiner laf attığında hepimiz birlikte cevabını verelim. (CHP sıralarından “Verelim” sesleri) Hep birlikte.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yüreğin yetiyorsa! Hodri meydan!
BAŞKAN – Sayın İnce… Sayın İnce lütfen… Lütfen Sayın İnce… Evet, birleşime beş dakika ara veriyorum arkadaşlar.
......
-''KIYAFETİNİZ UYGUN DEĞİL''-
YEDİNCİ OTURUM/Açılma Saati: 00.44/BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
----- 0 -----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32’nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum. Alınan karar gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) - İç Tüzük gereği milletvekilleri kravat takmadan Genel Kurul salonuna giremezler.
BAŞKAN – Doğru.
MUHARREM İNCE (Yalova) - İç Tüzük 56/1’i okuyorum: “Başkanlık kürsüsünde Başkan, beyaz kelebek kıravat ve siyah yelek üstüne siyah fırak giyer.” Siz siyah yelek giymemişsiniz, İç Tüzük’e uygun değil, görüşmeler sürdürülemez. Kıyafetiniz uygun değil, 56/1’e göre uygun değil.
BAŞKAN – Şimdi, Sayın İnce, bir saniyenizi rica edeyim.
Ben hep siyah yelek giyiyordum biliyorsunuz, dediler ki: “Gündüzleri siyah, gece beyaz giyiliyor.” onun üzerine beyaz yelek giydirdiler.
MUHARREM İNCE (Yalova) - İç Tüzük’te böyle bir şey yok. İç Tüzük’e uygun değil. Yeleğinizi değiştirmeden görüşmeler sürdürülemez.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, kadın Meclis Başkan Vekilleri de bu düzenlemede olmamasına rağmen yaptığımızı biliyorsunuz.
BAŞKAN – Bir saniye… Evet.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, beyaz giyme söz olur!
BAŞKAN – Hayır, öyleyse giyeriz efendim.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, uygun değil, İç Tüzük’e uygun değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, uygun uygun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Okur musun, okur musun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Genel Kurulun görüşüne baktığınız zaman uygun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Hayır, okur musun “Siyah yelek.” diyor. İç Tüzük ihlalidir bu.
BAŞKAN – Var var, siyah yelek var.
MUHARREM İNCE (Yalova) – İç Tüzük’ün ihlalidir, yapamazsınız.
BAŞKAN – Beş dakika ara veriyorum efendim, derhâl. (Alkışlar)
....
SEKİZİNCİ OTURUM / Açılma Saati:00.48/BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32’nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
....
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, ama bakın bir dakika, özür diliyorum.
BAŞKAN – Sayın Tanal, yok böyle bir usulümüz, lütfen. Lütfen oturun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bakın 12 sayfalık bir kitapçık bize dağıtıldı, burada Sayın Bakanın 10 tane fotoğrafı var.
BAŞKAN - Sayın Işık, buyurun lütfen. Siz buyurun Sayın Işık.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Fotoğraf albümünü bize dağıttı.
BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen oturur musun?
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Olacak şey mi? 12 sayfada 10 tane fotoğraf var.
BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun. Sayın Tanal, lütfen yol verin. Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi Kanun Tasarısı’nın aleyhine şahsım üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
.....
Sayın Metiner bir söz talebiniz vardı İçtüzük’ün 60’ıncı maddesine göre, yerinizden. Yerinizden lütfen…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Metiner, itiraz etmeyin, buyurun yerinizden söz veriyorum İçtüzük’ün 60’ıncı maddesi gereğince, niye itiraz ediyorsunuz her şeye?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Neye, her şeye itiraz ediyoruz Sayın Başkan?
BAŞKAN – Şimdi Sayın Metiner, grupların anlaşması üzerine dünkü yapılan bir aranızdaki konuşmayı düzeltmek için söz verdim ve yerinizden vermem gerekiyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Evet.
Sayın Başkan, değerli millevtekilleri; bugün günlük bir gazetede çıkan bir haber var. Bu haberin mahreci Anadolu Ajansı. Anadolu Ajansı biliyorsunuz bir devlet ajansı, saygınlığından hiçbirimizin kuşku duymayacağı bir haber ajansı. Burada CHP Grup Başkanvekillinin şahsıma yönelik olarak “Mahalle karısı gibi car car konuşuyor.” dediği söyleniyor. Bu haberin doğru olup olmadığını, böyle bir ifadenin doğru olup olmadığını bilmiyorum ama bu son derece kaba, yaralayıcı, yakışıksız, ancak bir sokak çocuğunun söyleyebileceği tarzda terbiyesizce bir sözün bir grup başkan vekili tarafından söylenmiş olabileceğine ihtimal vermiyorum. Bu yüzden, Sayın İnce’yi…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – İhtimal vermiyorsan niye “sokak çocuğu” diyorsun? Madem ihtimal vermiyorsun, niye diyorsun?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Bir saniye… Sayın İnce cevap verirler, lütfen…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hem “ihtimal vermedim.” diyor hem “sokak çocuğu” diyor!
MEHMET METİNER (Adıyaman) – …böyle bir söz söyleyip söylemediği konusunda açıklamaya çağırıyorum.Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Bu Mecliste senin yaptığın ıstırap nedir ya?
BAŞKAN – Sayın İnce, lütfen yerinizden cevap vereceksiniz.Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim.
Meclisin gelmiş geçmiş en büyük laf atıcısıyla, insanları sürekli rahatsız eden, ön sıraya kombine bilet almış, yerine oturup sürekli insanları rahatsız eden birisiyle değerli milletvekillerini meşgul ettiğim için, rahatsız ettiğim için gerçekten onlardan özür dilerim. Az önce de konuşması “sokak çocuğu” falan. Kötü söz sahibine aittir. Şunu söyleyeyim: Bizim için esas olan… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Söylemişsen söylediğini söyleyeceksin.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
MUHARREM İNCE - …milletvekilleri için esas olan gazete kupürü değil Meclis tutanaklarıdır. Meclis tutanaklarında böyle bir şey yok, dolayısıyla ben böyle bir şey demedim. Uzatacak bir şey yok.
Mehmet Metiner’le de muhatap olduğum için üzgünüm, keşke başka bir arkadaşımla söz dalaşına girişseydim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Saygısızlık yapma! Saygısızlık yapma!
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
Gündemimize göre, 2012 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2010 yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yüreğini varsa söylediğinin arkasında dur!
BAŞKAN – Lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Senin yüzünden Meclise gelmek istemiyorum.
MEHMET METİNER – Ses kayıtları var, ses kayıtları… Bunun hesabını soracağım senden!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Yoğurt kesesi ağzından eskir!
BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen… Sayın Metiner…(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Uslu’yu göreve çağırın.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Ses kayıtları var, ses kayıtları!
BAŞKAN – Sayın Metiner, lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen tutanaklara bak… Sen tutanaklara bak… Benim yüreğimin zekâtını sana versem cesur olursun.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Senin yüreğin varsa söylersin. Sende o yürek yok.
BAŞKAN – Görüşmelere devam edeceğiz, lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen kimsin? Otur yerine!
BAŞKAN – Sayın İnce…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Açıklıyorum bu ses kayıtlarını.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Beni niye bununla muhatap ediyorsunuz? Bak, kabahat grup başkan vekillerinin, bana “Şunu yumuşatalım.” dediniz. Yaptım, adamınızı gördünüz mü?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
....
AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum.....
...Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yıl 1936, İktisat Vekili Celal Bayar bütçe konuşmasında diyor ki: “Hükûmet binaları perişan, adliye binaları perişan, ben burada çalışanların muhakemesini kaybedeceklerinden korkuyorum.” Altmış dört yıl sonra, Yargıtay Başkanı 2000 yılında yaptığı konuşmada, kendisine gelen bir mektuba atfen diyor ki: “Bir hâkim mektubunda ‘Ben bir yıl önce çürük raporu verilen adliye binasında duruşma yapıyorum, tavandan yağmurlar yağıyor ve kovalar duruyor -böyle bir ortamda duruşma yapıyor- ancak bu adliyede görev yapmaktan bile… Mesleğimi çok seviyorum.’ diyor.” Bugün ise, 145 modern adliye binası tamamlanmış, cumhuriyet tarihinde yapılanların 5 misli adliye binası yapılmış, toplam kapalı alan…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Çüş!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Sayın Başkanım “Çüş” diye bir hitap geldi.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Cumhuriyet tarihiyle uğraşılmaz bu Mecliste. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Hangi sayın milletvekili söylediyse lütfen gelsin burada özür dilesin. Lütfen…
Hiç yakışıyor mu şu Meclisin mehabetine! Aynı açık yüreklilikle çıksın “Ben söyledim.” desin ve özür dilesin.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Bu kürsüde konuşana “Çüş” denmez.
BAŞKAN – Lütfen… (AK PARTİ sıralarından “Sayın Başkan, ceza verin.” sesleri)
Sayın Can, lütfen oturur musunuz. Sayın milletvekili… Hangi milletvekiliyse açık yüreklilikle çıksın ortaya ve özür dilesin.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Benim ben.
BAŞKAN – Buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Geliyorum.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Özür dile.
BAŞKAN – Lütfen ama…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Parlamento…
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Yuh be!
ENGİN ALTAY (Devamla) – Kim o “Yuh” diyen?
BAŞKAN – Hayret bir şey! Hayret bir şey!
ENGİN ALTAY (Devamla) – Parlamento, cumhuriyet tarihiyle hiç bu dönemki kadar uğraşmadı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ne alakası var?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sizin bu cumhuriyet tarihiyle, sizin bu cumhuriyet tarihiyle derdiniz nedir bilmiyorum.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Özür dile!
ENGİN ALTAY (Devamla) – Otur, konuşma sen!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Özür dile!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bir milletvekilinin, bir milletvekilinin…
BAŞKAN – Bir saniye sayın milletvekilleri, dinleyeceğim özrünü. Bir saniye…Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Bir milletvekilinin bu kürsüye gelip “Cumhuriyet tarihinde yapılanların 5 katı kadar adliye binası yaptık.” ifadesi benim garipsediğim bir ifadedir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Doğru.
BAŞKAN – Bir saniye…
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Doğru… Niye dokunuyor?
ENGİN ALTAY (Devamla) – Doğru da değildir. Sarf ettiğim kelime kastı aşmış olabilir…
BAŞKAN – Lütfen özür dileyin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) – …ama bir AKP milletvekilinin her vesileyle bu kürsüye gelip cumhuriyet tarihiyle uğraşmalarını da kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen Sayın Altay, lütfen…
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Böyle bir şey olmaz efendim! Özür dilesin!
BAŞKAN – Sayın İnce, Sayın İnce, lütfen… Özür dileyecek Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkanım, kastı aştığımı söyledim ya!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, lütfen milletvekili özür dilesin.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, özür dilesin!
ENGİN ALTAY (Sinop) – Kastı aştığımı söyledim. Daha ne söyleyeceğim?
BAŞKAN - Hayır, kullandığınız kelimeden dolayı özür dileyeceksiniz Sayın Altay. Lütfen ama…
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Özür dile!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, bana bir söz verir misiniz?
BAŞKAN – Lütfen… Özür dileyeceksiniz Sayın Altay, lütfen. Buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Tekrar altını çiziyorum: Bu kürsüde cumhuriyet tarihiyle uğraşılmasına tahammül edemiyorum.
BAŞKAN – Sayın Altay, o ayrı bir konu.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Tahammül edemiyorum kardeşim.
Söylediğim kelime kastı aşmıştır; geri alıyorum.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Böyle terbiyesizlik olur mu? Özür dile!
ENGİN ALTAY (Sinop) – Sana mı soracağım be!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye...
ENGİN ALTAY (Sinop) – Uğraşmayın bu cumhuriyet tarihiyle daha fazla.
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnce; yerinizden lütfen.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Kürsüden…
BAŞKAN – Hayır, oradan, kürsüden yer verecek bir konu yok sizinle ilgili. Yerinizden söz veriyorum; oturun lütfen.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım, özür dilesin. “Sahte cumhuriyetçiler” diyemez. Arkadaşımıza “Sahte cumhuriyetçi” diyemez. Lütfen, aynı tavrı göstermenizi istirham ediyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, konuşamıyorum. Süremi yeniden başlatın.
BAŞKAN – Anlaşıldı, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Lütfen Başkanım, olaya müdahale edin. Olacak iş değil bu!
BAŞKAN – Söylediğini anlamadım Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, lütfen… Bu olacak iş değil.
BAŞKAN - Tutanakları getirip, aynı şeyi yaptıysa özür dilettiririm.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, lütfen, lütfen… Bu olacak iş değil.
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Değerli arkadaşlarım… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler) Bir dakika oturur musunuz. Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri, Refik Bey, Refik Bey… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum
10 Aralık 2011 Cumartesi
BİRİNCİ OTURUM/Açılma Saati:13.00 / BAŞKAN: Sadık YAKUT
...
...
-Broşür ve bayrak-
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, ama bakın bir dakika, özür diliyorum.
BAŞKAN – Sayın Tanal, yok böyle bir usulümüz, lütfen. Lütfen oturun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bakın 12 sayfalık bir kitapçık bize dağıtıldı, burada Sayın Bakanın 10 tane fotoğrafı var.
BAŞKAN - Sayın Işık, buyurun lütfen. Siz buyurun Sayın Işık.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Fotoğraf albümünü bize dağıttı.
BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen oturur musun?
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Olacak şey mi? 12 sayfada 10 tane fotoğraf var.
BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun. Sayın Tanal, lütfen yol verin. Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi Kanun Tasarısı’nın aleyhine şahsım üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
.....
(AK PARTİ ve CHP milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
(CHP’li bir grup milletvekili TİKA tanıtım broşürünü CHP sıraları önüne bıraktı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ayıptır ya, her sayfada Bakanın resmi var.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Ay yıldız var…
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Ay yıldız var onun üstünde.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Geç… Geç…
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Ay yıldız var, yere attığınızın üzerinde ay yıldız var.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Bayrağı yere attınız.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Saygısızlık yaptınız arkadaşlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Siz Bayrak yaktırıyorsunuz Suriye’de. Geç onları, geç…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, lütfen sükûneti sağlayın.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gerçekten Meclisin mehabetine yakışmıyor yani. Lütfen…
ALİM IŞIK (Devamla) - Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sürenizi tekrarlarım. Bir saniye… Lütfen sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri, istirham ediyorum, 75 milyonluk milletimiz seyrediyor, Türk cumhuriyetleri seyrediyor, tüm dünyada yaşayan vatandaşlarımız seyrediyor ve dünya bizi seyrediyor. (CHP sıralarından gürültüler) Lütfen… Lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Dünyanın başka işi yok mu Sayın Başkan?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bir de Bakanı seyrediyor, bir de Bakana bakıyor; Sayın Başkan, onu da söyle.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Alkışlıyor Bakanı.
BAŞKAN – Herkes seyrediyor, tüm Genel Kurulu seyrediyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Devletin vergileriyle yapılan, vatandaşımızın vergileriyle yapılan buranın her sayfasında resmi var. Ayıp ya!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Alkışlıyor Bakanı.
BAŞKAN – Sayın Işık, sürenizi yeniden başlatıyorum. Buyurun.
....
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ayıptır ya, her sayfada Bakanın resmi var.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Ay yıldız var…
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Ay yıldız var onun üstünde.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Geç… Geç…
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Ay yıldız var, yere attığınızın üzerinde ay yıldız var.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Bayrağı yere attınız.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Saygısızlık yaptınız arkadaşlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Siz Bayrak yaktırıyorsunuz Suriye’de. Geç onları, geç…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, lütfen sükûneti sağlayın.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gerçekten Meclisin mehabetine yakışmıyor yani. Lütfen…
ALİM IŞIK (Devamla) - Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sürenizi tekrarlarım. Bir saniye… Lütfen sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri, istirham ediyorum, 75 milyonluk milletimiz seyrediyor, Türk cumhuriyetleri seyrediyor, tüm dünyada yaşayan vatandaşlarımız seyrediyor ve dünya bizi seyrediyor. (CHP sıralarından gürültüler) Lütfen… Lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Dünyanın başka işi yok mu Sayın Başkan?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bir de Bakanı seyrediyor, bir de Bakana bakıyor; Sayın Başkan, onu da söyle.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Alkışlıyor Bakanı.
BAŞKAN – Herkes seyrediyor, tüm Genel Kurulu seyrediyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Devletin vergileriyle yapılan, vatandaşımızın vergileriyle yapılan buranın her sayfasında resmi var. Ayıp ya!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Alkışlıyor Bakanı.
BAŞKAN – Sayın Işık, sürenizi yeniden başlatıyorum. Buyurun.
....
-''Car car konuşuyor'' tartışması-
Sayın Metiner bir söz talebiniz vardı İçtüzük’ün 60’ıncı maddesine göre, yerinizden. Yerinizden lütfen…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Metiner, itiraz etmeyin, buyurun yerinizden söz veriyorum İçtüzük’ün 60’ıncı maddesi gereğince, niye itiraz ediyorsunuz her şeye?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Neye, her şeye itiraz ediyoruz Sayın Başkan?
BAŞKAN – Şimdi Sayın Metiner, grupların anlaşması üzerine dünkü yapılan bir aranızdaki konuşmayı düzeltmek için söz verdim ve yerinizden vermem gerekiyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Evet.
Sayın Başkan, değerli millevtekilleri; bugün günlük bir gazetede çıkan bir haber var. Bu haberin mahreci Anadolu Ajansı. Anadolu Ajansı biliyorsunuz bir devlet ajansı, saygınlığından hiçbirimizin kuşku duymayacağı bir haber ajansı. Burada CHP Grup Başkanvekillinin şahsıma yönelik olarak “Mahalle karısı gibi car car konuşuyor.” dediği söyleniyor. Bu haberin doğru olup olmadığını, böyle bir ifadenin doğru olup olmadığını bilmiyorum ama bu son derece kaba, yaralayıcı, yakışıksız, ancak bir sokak çocuğunun söyleyebileceği tarzda terbiyesizce bir sözün bir grup başkan vekili tarafından söylenmiş olabileceğine ihtimal vermiyorum. Bu yüzden, Sayın İnce’yi…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – İhtimal vermiyorsan niye “sokak çocuğu” diyorsun? Madem ihtimal vermiyorsun, niye diyorsun?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Bir saniye… Sayın İnce cevap verirler, lütfen…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hem “ihtimal vermedim.” diyor hem “sokak çocuğu” diyor!
MEHMET METİNER (Adıyaman) – …böyle bir söz söyleyip söylemediği konusunda açıklamaya çağırıyorum.Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Bu Mecliste senin yaptığın ıstırap nedir ya?
BAŞKAN – Sayın İnce, lütfen yerinizden cevap vereceksiniz.Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim.
Meclisin gelmiş geçmiş en büyük laf atıcısıyla, insanları sürekli rahatsız eden, ön sıraya kombine bilet almış, yerine oturup sürekli insanları rahatsız eden birisiyle değerli milletvekillerini meşgul ettiğim için, rahatsız ettiğim için gerçekten onlardan özür dilerim. Az önce de konuşması “sokak çocuğu” falan. Kötü söz sahibine aittir. Şunu söyleyeyim: Bizim için esas olan… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Söylemişsen söylediğini söyleyeceksin.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
MUHARREM İNCE - …milletvekilleri için esas olan gazete kupürü değil Meclis tutanaklarıdır. Meclis tutanaklarında böyle bir şey yok, dolayısıyla ben böyle bir şey demedim. Uzatacak bir şey yok.
Mehmet Metiner’le de muhatap olduğum için üzgünüm, keşke başka bir arkadaşımla söz dalaşına girişseydim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Saygısızlık yapma! Saygısızlık yapma!
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
Gündemimize göre, 2012 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2010 yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yüreğini varsa söylediğinin arkasında dur!
BAŞKAN – Lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Senin yüzünden Meclise gelmek istemiyorum.
MEHMET METİNER – Ses kayıtları var, ses kayıtları… Bunun hesabını soracağım senden!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Yoğurt kesesi ağzından eskir!
BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen… Sayın Metiner…(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Uslu’yu göreve çağırın.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Ses kayıtları var, ses kayıtları!
BAŞKAN – Sayın Metiner, lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen tutanaklara bak… Sen tutanaklara bak… Benim yüreğimin zekâtını sana versem cesur olursun.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Senin yüreğin varsa söylersin. Sende o yürek yok.
BAŞKAN – Görüşmelere devam edeceğiz, lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen kimsin? Otur yerine!
BAŞKAN – Sayın İnce…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Açıklıyorum bu ses kayıtlarını.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Beni niye bununla muhatap ediyorsunuz? Bak, kabahat grup başkan vekillerinin, bana “Şunu yumuşatalım.” dediniz. Yaptım, adamınızı gördünüz mü?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
....
-''Çüş' diye bir hitap geldi''-
AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum.....
...Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yıl 1936, İktisat Vekili Celal Bayar bütçe konuşmasında diyor ki: “Hükûmet binaları perişan, adliye binaları perişan, ben burada çalışanların muhakemesini kaybedeceklerinden korkuyorum.” Altmış dört yıl sonra, Yargıtay Başkanı 2000 yılında yaptığı konuşmada, kendisine gelen bir mektuba atfen diyor ki: “Bir hâkim mektubunda ‘Ben bir yıl önce çürük raporu verilen adliye binasında duruşma yapıyorum, tavandan yağmurlar yağıyor ve kovalar duruyor -böyle bir ortamda duruşma yapıyor- ancak bu adliyede görev yapmaktan bile… Mesleğimi çok seviyorum.’ diyor.” Bugün ise, 145 modern adliye binası tamamlanmış, cumhuriyet tarihinde yapılanların 5 misli adliye binası yapılmış, toplam kapalı alan…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Çüş!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Sayın Başkanım “Çüş” diye bir hitap geldi.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Cumhuriyet tarihiyle uğraşılmaz bu Mecliste. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Hangi sayın milletvekili söylediyse lütfen gelsin burada özür dilesin. Lütfen…
Hiç yakışıyor mu şu Meclisin mehabetine! Aynı açık yüreklilikle çıksın “Ben söyledim.” desin ve özür dilesin.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Bu kürsüde konuşana “Çüş” denmez.
BAŞKAN – Lütfen… (AK PARTİ sıralarından “Sayın Başkan, ceza verin.” sesleri)
Sayın Can, lütfen oturur musunuz. Sayın milletvekili… Hangi milletvekiliyse açık yüreklilikle çıksın ortaya ve özür dilesin.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Benim ben.
BAŞKAN – Buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Geliyorum.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Özür dile.
BAŞKAN – Lütfen ama…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Parlamento…
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Yuh be!
ENGİN ALTAY (Devamla) – Kim o “Yuh” diyen?
BAŞKAN – Hayret bir şey! Hayret bir şey!
ENGİN ALTAY (Devamla) – Parlamento, cumhuriyet tarihiyle hiç bu dönemki kadar uğraşmadı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ne alakası var?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sizin bu cumhuriyet tarihiyle, sizin bu cumhuriyet tarihiyle derdiniz nedir bilmiyorum.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Özür dile!
ENGİN ALTAY (Devamla) – Otur, konuşma sen!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Özür dile!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bir milletvekilinin, bir milletvekilinin…
BAŞKAN – Bir saniye sayın milletvekilleri, dinleyeceğim özrünü. Bir saniye…Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Bir milletvekilinin bu kürsüye gelip “Cumhuriyet tarihinde yapılanların 5 katı kadar adliye binası yaptık.” ifadesi benim garipsediğim bir ifadedir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Doğru.
BAŞKAN – Bir saniye…
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Doğru… Niye dokunuyor?
ENGİN ALTAY (Devamla) – Doğru da değildir. Sarf ettiğim kelime kastı aşmış olabilir…
BAŞKAN – Lütfen özür dileyin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) – …ama bir AKP milletvekilinin her vesileyle bu kürsüye gelip cumhuriyet tarihiyle uğraşmalarını da kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen Sayın Altay, lütfen…
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Böyle bir şey olmaz efendim! Özür dilesin!
BAŞKAN – Sayın İnce, Sayın İnce, lütfen… Özür dileyecek Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkanım, kastı aştığımı söyledim ya!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, lütfen milletvekili özür dilesin.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, özür dilesin!
ENGİN ALTAY (Sinop) – Kastı aştığımı söyledim. Daha ne söyleyeceğim?
BAŞKAN - Hayır, kullandığınız kelimeden dolayı özür dileyeceksiniz Sayın Altay. Lütfen ama…
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Özür dile!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, bana bir söz verir misiniz?
BAŞKAN – Lütfen… Özür dileyeceksiniz Sayın Altay, lütfen. Buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Tekrar altını çiziyorum: Bu kürsüde cumhuriyet tarihiyle uğraşılmasına tahammül edemiyorum.
BAŞKAN – Sayın Altay, o ayrı bir konu.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Tahammül edemiyorum kardeşim.
Söylediğim kelime kastı aşmıştır; geri alıyorum.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Böyle terbiyesizlik olur mu? Özür dile!
ENGİN ALTAY (Sinop) – Sana mı soracağım be!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye...
ENGİN ALTAY (Sinop) – Uğraşmayın bu cumhuriyet tarihiyle daha fazla.
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnce; yerinizden lütfen.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Kürsüden…
BAŞKAN – Hayır, oradan, kürsüden yer verecek bir konu yok sizinle ilgili. Yerinizden söz veriyorum; oturun lütfen.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım, özür dilesin. “Sahte cumhuriyetçiler” diyemez. Arkadaşımıza “Sahte cumhuriyetçi” diyemez. Lütfen, aynı tavrı göstermenizi istirham ediyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, konuşamıyorum. Süremi yeniden başlatın.
BAŞKAN – Anlaşıldı, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Lütfen Başkanım, olaya müdahale edin. Olacak iş değil bu!
BAŞKAN – Söylediğini anlamadım Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, lütfen… Bu olacak iş değil.
BAŞKAN - Tutanakları getirip, aynı şeyi yaptıysa özür dilettiririm.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, lütfen, lütfen… Bu olacak iş değil.
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Değerli arkadaşlarım… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler) Bir dakika oturur musunuz. Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri, Refik Bey, Refik Bey… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum
........
-''Kapya çekiyorlar''-
11 Aralık 2011 Pazar / Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Şükran Güldal MUMCU
.....
BAŞKAN – Buyurun Sayın İnce…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, başta ÖSYM Başkanı olmak üzere bütün bürokratlar ellerinde telefon, sürekli dışarıdan kopya çekiyorlar. Yani kopya çektirdiklerini biliyorduk da çektiklerini bilmiyorduk. Uyarırsanız, burada telefonla kopya çekmek yasak, bürokratlar için yasak çünkü buranın kurallarında böyle, ne yazık ki böyle. Öğrencileri didik didik arayıp kendileri burada kopya çekerlerse ters olur. Uyarırsanız sevinirim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İnce. Arkadaşlarımız dikkat edeceklerdir herhâlde.
...../....
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İnce. Arkadaşlarımız dikkat edeceklerdir herhâlde.
...../....