20 Aralık 2011

-Bütçe, diyalog-2

-Bütçe görüşmelerinden-2
12 Aralık 2011 Pazartesi / BAŞKAN:  Meral AKŞENER
....
-Kıbrıs Barış Harekatı-

BDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - ...

......
Türkiye Avrupa Birliğine girse de girmese de çözmek zorunda olduğu iki tane temel meselesi var: Bir tanesi Kürt meselesi, bir tanesi Kıbrıs meselesi. Bütün bunları bizim başımıza Avrupa Birliği ya da başkaları bela etmedi. Kendimiz gittik, Kıbrıs’ı işgal ettik; şimdi, oradan askerlerimizi nasıl çıkartacağımızı bilemiyoruz. Kürt halkının haklarını inkâr etmek için, taburlarla asker soktuk, katliamlarla kana boyadık Kürdistan coğrafyasını; şimdi, bunun hesabını nasıl vereceğimizi kendimiz de bilemiyoruz. Kıbrıs halkı, Kıbrıs’ta yaşayan Türkler bu uygulamayı istemiyorlar, bırakın Avrupa’yı, Amerika’yı, Yunanistan’ı. Şimdi, o zaman, bu problemleri nasıl çözeceğimize dair yeni bir tartışma açmadan, ne Avrupa Birliği ne başka bir birlik bizim için önemli olamaz. Bizim için önemli olan, kendi sorunlarımızı çözmek.
....
Çok teşekkür ederim dinlediğiniz için. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kürkçü.
Diyarbakır Milletvekili Sayın Emine Ayna…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Türkiye işgalci değil yalnız, bunu yanlış söylediniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir söz alabilir miyim efendim? Sayın Kürkçü, konuşmasında 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Kıbrıs’a olan müdahalesini ve bu müdahale sonucunda Türk askerinin orada konuşlanmasını işgal olarak nitelendirmiştir. O dönemin Cumhuriyet Hükûmeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan Türklerin haklarını korumak amacıyla orada meydana gelen zulüm ve haksızlıkları sona erdirmek, Rumların meydana gelmesine neden olduğu ölümleri ve cinayetleri önlemek amacıyla gitmiştir. Bunu Genel Kurulun bilgisine sunuyorum. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
.....
-''Seyit Onbaşı''-

ALİ BOĞA (AK Parti, Muğla) .... (Ekonomi Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşurken)
.....
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – İthalatı da söyle, ithalatı.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Cari açık…
ALİ BOĞA (Devamla) – Oraya da geleceğim. Beş dakikanın müsaade ettiği sürede oraya da geleceğim.
Değerli milletvekilleri, bu hareket milletimizin kendine güven hareketedir arkadaşlar. Bu, Türk milletine ve Anadolu insanına güvenin hareketidir. Mehmet Çavuş’un Çanakkale’de 250 kilogram mermiyi kaldıracağına kimse inanmıyordu ama kaldırdı ve savaşın kaderini değiştirdi. (AK PARTİ sıralarında alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Mehmet Çavuş değil o. Seyit Onbaşı o.
ALİ BOĞA (Devamla) – Bugün, Anadolu insanı kendi yapmış olduğu makineyi, 250 kilogram gelen makineyi, vincin olmadığı, ulaşımın olmadığı, taşıma imkânlarının olmadığı ülkelerde kendi sırtlayarak götürmekte ve buna talim olmaktadır. Bu bir Anadolu hareketedir.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Daha ismini doğru bilmiyorsun be, Seyit Onbaşı o, Seyit Onbaşı! Mehmet Çavuş değil o.
ALİ BOĞA (Devamla) – Muhalefet sıralarından bana laf yetiştireceğinize muhalefetinizin genel politikasını ve stratejisini… Neden üç dönemdir hâlâ muhalefette olduğunuzu analiz yaparsanız daha yararlı olur diye düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
......
-''Vuvuzela'' tartışması-

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) -

.....
Sayın Türkkan’ın burada yaptığı birtakım eleştirilerin ben dozunu gerçekten kendisine yakıştıramadım. Kendisinin Grup Başkan Vekili Oktay Bey’den bir vuvuzela almasını tavsiye ediyorum. Kendisi o konuda daha başarılı olacaktır diye düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ....
.....
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, önce ben tutanaklara geçmesi için bir şey söylemek istiyorum.
M. AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Şandır, izin verir misiniz, ben önce kalkmıştım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Affedersiniz, ben konuşmayacağım efendim, yerimden…
M. AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Peki, buyurun efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakan vuvuzela mı istiyor? Sayın Oktay Vural kendisine göndersin de Avrupalılara üflesin. “Sefil” dediğiniz o Avrupalılara nasıl anlatacaksınız Türkiye’yi, vuvuzelayla anlatırsınız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Orada farklı, burada farklı konuşmayın Sayın Bakan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Aslında zurna göndersek size daha iyi olur!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan…
...
-''Parmak sallama'' tartışması-

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Efendim, demokrasinin birinci şartı, eleştirilere açık olmaktır. Eğer eleştirilere açık değilseniz, bırakın ülkeye demokrasi getirmeyi, siz demokrat olamazsınız. Avrupa Biriliği yolunda ilerlediğini söylediğiniz Türkiye’ye yakışan bir bakan hiç olamazsınız! Siz bu ülkeye yakışmıyorsunuz Sayın Bakan! (MHP sıralarından alkışlar) Bu ülkenin bakanlık koltuğuna yakışmıyorsunuz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) – Sen mi yakışıyorsun?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Sayın Başbakanın torpiliyle oturduğunuz o koltuğu bir an önce terk edin! Bu millete layık bir bakanı bekliyoruz o koltuğa! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Türkkan… Sayın Türkkan…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, nasıl konuşuyor ya!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
OSMAN ÇAKIR (Düzce) – Ayıp ya! Otur yerine! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yerinden kahramanlıkları çok gördük biz. Buyurun gelin, bekliyorum.
BAŞKAN – Sayın Türkkan, lütfen…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kürkcü.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kalem kabadayılığı yapmayın oradan.
OSMAN ÇAKIR (Düzce) – Parmak sallayıp durma, ayıp!
 ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Başka şeyde sallarım gelirsem oraya, haberin olsun. Otur! Otur! Terbiyesiz adam!
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, özür dilesin! Böyle terbiyesizlik olmaz ya! (AK PARTİ sıralarından “Özür dilesin” sesleri, gürültüler)
OSMAN ÇAKIR (Düzce) – Otur yerine!
BAŞKAN – Sayın Kürkcü, buyurun siz.
LÜTFÜ TÜRKKAN  – Sen de otur! Sen de otur! Terbiyesiz! Otur yerine! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN ÇAKIR (Düzce) – Sen de otur! Terbiyesiz!
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Yakışmıyor efendim, böyle şey olur mu!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Sayın Kürkcü, devam eder misiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Saygıyı hak etmeyene göstermiyorum.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Sayın Bakan verir cevabını.
NURETTİN NEBATİ (İstanbul) – Kullandığı ifade çok ağır bir ifade.
BAŞKAN – Onu duymadım, hep beraber birazdan… Bir saniye… Bir saniye… Allah aşkına…
.....
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, Sayın Türkkan konuşmasında …
BAŞKAN – Sayın Aydın, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii ki bu kürsü eleştiri kürsüsü olacak ve bu kürsüde her şey konuşulacak. Eleştiriye evet ama hakarete asla. Bakın, bugüne kadar, burada, grubumuzdaki bütün arkadaşlar olarak efendilikle yerimizde oturduk, her türlü ağır hakarete dahi “Bütçe görüşmeleridir, tamam, eleştiri.” dedik, mümkün mertebe sesimizi çıkarmamaya çalıştık ama bir sayın milletvekili burada Sayın Bakana o lafları söyleyemez. Burada bir sayın milletvekili parmağını sallayarak “İstersem başka bir şey de sallarım.” diyemez. Bunu diyen Sayın Milletvekilinin gelip burada özür dilemesi lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sözümün arkasındayım.
AHMET AYDIN (Devamla) - Bu millete hakarettir bu. Bu milletin kürsüsünde, bu millete, bu milletin vekillerine hakarettir. “Terbiyesizlik yapma.” diyeceksin, parmağını sallayacaksın “İstersem başka bir şey sallarım.” diyeceksin. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, eğer “dağ başı” diyorsan oraya da gideriz ama burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, burada hakaret etmeye hiç kimsenin hakkı…
Sayın Başkanım, Sayın Milletvekilini buradan özür dilemeye davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Önce Bakana söyle, önce kendi arkadaşlarına söyle, ondan sonra buraya dön. Oraya bir söyle önce.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, grubumuz üyesi bir milletvekilinin konuşmasından sonra… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hakaret etmesin, söyle oraya, ondan sonra. Senin Bakanın hakaret etti önce.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Hiç kimseye sövmedi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Etti, hakaret etti.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Hiç kimseye sövmedi, hakaret etmedi. O lafların hiç birini kullanmadı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, grubumuz üyesi bir milletvekilinin konuşmasından sonra Sayın Grup Başkan Vekili grubumuzu ilzam edecek ağır sözler söyledi.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Grubunuzu ilzam etmedim, Sayın Milletvekiline söyledim.
BAŞKAN – Yok, gruba bir şey söylemedi, onu söylemedi.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Gruba bir şey demedim.
BAŞKAN - Ben şimdi, bütün grup başkan vekillerini lütfen arkaya davet ediyorum, ara vereceğim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, ama Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Ondan sonra gerekirse söz vereceğim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, ama Sayın Başkanım, bir yanlış anlamadan…
BAŞKAN - Bir yanlış anlamayı düzeltecek, ondan sonra da ara vereceğim ve grup başkan vekillerini arkaya rica ediyorum. Buyurun Sayın Şandır.
 MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Değerli arkadaşlar, tabii, burada sonuçlar üzerinden konuşmaya başlarsak doğruyu bulamayız. Burada milletvekilleri bazen maksadını aşan beyanlarda da bulunuyorlar… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Lütfen, müsaade edin.
…ama bunun değerlendirilmesinde bir Sayın Bakan, kalkar, burada… Yakıştı mı yani, ne diyorsunuz o, “Vuvuzela öttürsün.” demek? Yakışır mı Sayın Bakana bu? Yani Sayın Lütfü Türkkan’ın cevaben çıkıp burada sizi rahatsız eden beyanlarda bulunmasına sebep olan Sayın Bakana bir şey demeniz gerekmiyor mu? Yakışır mı Sayın Bakana? Meselenin aslı budur.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Hakaretin gerekçesi olmaz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, her defasında söylüyorum, siz kendinizi büyük görmezseniz, sorumlu görmezseniz, her atılan lafa cevap vermek gibi bir mecburiyet içinde görürseniz bu tartışmalardan kurtulamayız.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Hakarete cevap veririz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu tartışmalara Sayın Bakan sebep olmuştur. Dolayısıyla, Lütfü Bey’in sözleri grubunuzu ilzam etmez, bağlamaz, o maksadını aşan sözler olabilir…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Gelsin özür dilesin efendim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – …ama bunun müsebbibi Sayın Bakandır.
Evet, Sayın Bakan, Türkiye’yi Avrupa Birliğine taşımakla görevli Sayın Bakan, üslubuyla, benim de şahsi kanaatim, Türkiye’ye yakışmamaktadır, işin özü budur. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Milletvekili çok mu yakışıyor? Sayın Şandır, olmadı.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Evet, işin özü budur arkadaşlar. Yoksa bu sonuçlardan biz de memnun değiliz, bu sonuçlardan biz de memnun değiliz. Teşekkür ederim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın bakanları seçerken Sayın Başbakan, kabineyi belirlerken, MHP Grubuna mı soracaktı canım? Allah aşkına, böyle bir şey olur mu ya? Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmamış bir grup başkan vekili, kendi milletvekiline sözünü geri alması gerektiğini aslında ifade etti burada. Sizden ricamız, Sayın Milletvekilini buraya çağırıp özür dilemesi.
BAŞKAN – Birleşime on beş dakika ara veriyorum, grup başkan vekillerini de arkaya rica ediyorum.
 
  
Kapanma Saati : 22.42 
Aradan sonra

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz bir açıklamam olacak.
BAŞKAN – Sayın Türkkan, açıyorum mikrofonunuzu.
HALUK ÖZDALGA (Ankara) – Sayın Başkan,  ben İç Tüzük 60’a göre kısaca yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN – Yok, onu vermiyorum, kusura bakmayın.
HALUK ÖZDALGA (Ankara) – Ama İç Tüzük…
BAŞKAN – “Verebilir.” diye yazıyor o Tüzük’te, ben de vermiyorum bugün.
 LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, dervişe sormuşlar “Âlemi nasıl bilirsin?” diye, “Kendim gibi bilirim.” demiş. Ben, asla, kendime ve partime yakışmayacak bir söylemde bulunmadım. Algılandığı anlamda da bir beyanım olmamıştır. Öyle algılanmış olmasından dolayı da gerçekten üzgünüm.
Saygılar sunuyorum.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Özür dilemedi Sayın Başkan. “Özür” kelimesini kullanması lazım, çok ağır ifadeler kullandı.
BAŞKAN – Tutanakları getirdik, o tutanaklara beraber grup başkan vekilleriyle baktık. Tutanaklar burada. Yani arıza çıkarmayı arzu ediyorsanız buyurun ama arkadaşlarımız beraber baktılar. Dolayısıyla bir yanlış anlaşılmanın düzeltilmesi de yapıldı. Şimdi, müsaade ederseniz…
......


14 Aralık 2011 Çarşamba
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
.......
-''Stratejik derinlik''-
...
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Sayın Bakan, Milliyetçi Hareket Partisi Sözcüsüne hitaben kürsüden Van’la ilgili bir şey söyledi. Müsaadenizle…
BAŞKAN – Ne söyledi?
OKTAY VURAL (İzmir) – “Van’a gittiniz mi?” diye sordu…
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Sen gittin mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır efendim, olur mu öyle şey!
BAŞKAN – Bir saniye sayın milletvekilleri, lütfen ama…
OKTAY VURAL (İzmir) - …dolayısıyla Van’a gidilip gidilmediğini kürsüden, müsaade ederseniz…
BAŞKAN – İç Tüzük’ün 69’uncu maddesine gereğince iki dakika süre veriyorum.
Buyurun Sayın Oktay. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii Sayın Bakanın heyecanı var, o heyecan inşallah icraatına da yansır, yorgun bakanlar gibi olmazsınız inşallah.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – İnşallah.
OKTAY VURAL (Devamla) – Stratejik derinliklerde kaybolup vurgun yiyen bakanlar olmayın lütfen. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen, sataşmayla başladınız ama lütfen…
OKTAY VURAL (Devamla) – Biz Van’a gittik Sayın Bakan. Van’a gittik biz.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Sayın Demirel gitmedi, siz gittiniz.
OKTAY VURAL (Devamla) – Van’a gittik.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Beraber gidelim.
OKTAY VURAL (Devamla) – “Gitmek” diyor… Büyük zatlardan biri diyor ki: “Anlarsa uzağım yakınım, anlamazsa yakınım uzağım olur.” Siz gitmiş olabilirsiniz oraya ama anlamamışsanız onlara uzaksınız demektir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz hem gidiyoruz hem yakınız onlara hem de anlıyoruz onları
......
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Cevap verme hakkı doğdu Sayın Başkan. “Stratejik Derinlik”le ilgili…
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Hatip konuşurken “Stratejik Derinlik” isimli kitabımdan bahsederek bana sataştı, söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yalnız yeni bir sataşmaya mahal vermeden.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle bir usul yok, böyle bir müzakere yok.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir dakika efendim. Neyle ilgili?
BAŞKAN – Sataşmanız nedeniyle Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Neyle ilgili?
BAŞKAN - Sataşmanız nedeniyle.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kime sataştım? Ne söyledim?
BAŞKAN - Bir saniye, Sayın Vural, ne demek istiyorsunuz yani? Hayır…
OKTAY VURAL (İzmir) – Siz bana sordunuz ya ona da sorun bakalım.
BAŞKAN - Ona da sordum tabii, farkında…
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne dedi?
BAŞKAN - Hayır, sordum, farkında olmadınız siz burada.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne dedi, ne söyledi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sizin konuşmanızın başlangıcındaki sözleriniz nedeniyle “Yorgun bakanlar gibi, diğer bakanlar gibi yorulmayasınız…” diyerek.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kendisini yorgun addediyorsa evet, yorulmuş bir Bakana söz vermenizi doğru buluyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU – Hayır, Sayın Başkanım, “yorgun bakanlar” ilgili kısmıyla değil, özellikle Stratejik Derinlik’e yaptığınız atıfla söz aldım çünkü bununla kastınız açıktır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – On yıl önceydi o. Dünyada üç ayda dengeler değişiyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI A. DAVUTOĞLU (Devamla) –  Ben o eseri akademik hayatta iken yazdım ve…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Bakan, parmak sallıyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – …bugün o eseri pratik hayatta da ygulamaya çalışıyorum, bununla da iftihar ediyorum ancak…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Bakan, kitaba “ambargo” demişsiniz, bu ambargoyu ne zaman aşacağız biz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Anlaman için biraz daha gidip gelmen lazım buraya.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ben yorgun bakanlardan bahsettim Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Hayır, “Stratejik Derinlik” diyerek atıfta bulunduğunuz eserin sahibi olarak cevap veriyorum size. Öncelikle o eseri okumanızı rica ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Bakan, siz buraya hitap edin.
BAŞKAN – Sayın Bakan, siz Genel Kurula hitap edin lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ben, dalgıçlarla ilgili söylemiştim, siz dalgıç mısınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Siz o zaman ne söylediğinizi bilmiyorsunuz ya da bu Meclisin…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Evet, evet, farkında değil zaten.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Ne söylediğinizin farkında değilsiniz ama ne kastedildiğini herkes biliyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN – On sene geçti, dünyada dengeler değişti Sayın Bakan, dengeler değişti.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Evet “Stratejik Derinlik” kitabını, eserini 2001 yılında, hiçbir zaman böyle bir teorik çalışmayı pratiğe yansıtmak düşüncesinde olmadığım bir dönemde kaleme aldım, bununla gurur duyuyorum ve bugün de takip etmeye çalıştığımız politikada da herhangi bir şekilde…
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Sayın Bakan, yenisini yazmak lazım.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – …Türkiye'nin tarihî ve coğrafi derinliğiyle uyumlu bir tarzda bu küresel -biraz önce zikrettiğimiz- dinamik, küresel yapıda Türkiye’yi küresel bir aktör hâline getirmek için bu stratejik derinliği uygulamaya çalışıyoruz.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Sizin hiçbir iddianız gerçekleşmedi Sayın Bakan. Dışişleri stratejinizin hiç birisi gerçekleşmedi, hepsi çöpe gitti.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) –  Kastettiğimiz, Türkiye'nin tarihî ve coğrafi derinliğine uyumlu bir stratejidir, benim bir akademisyen olarak kastettiğim buydu ve bu da her gün gerçekleştirmeye çalıştığımız dış politikanın esasıdır.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Arap çıkmazına soktunuz ülkeyi.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Bu çerçevede, eğer akademik bir tartışma yapmak istiyorsanız buyurun yapalım ama akademik bir tartışma değil de siz dış politika tartışması yapacaksanız…
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, sizinle dış politika konusunda çıkalım televizyona, çıkalım.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – …onu da yapmaya hazırız ama imalı kelimelerin arkasına saklanmayın, mertçe çıkın, itirazınızı yapın bu kitaba ben de akademik olarak cevap vereyim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İmaların arkasına saklanmayın, dış politika itirazı yapacaksanız ona da cevap veririz. Yeter ki mertçe, açık ve yürekli şekilde tartışalım.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Sayın Bakan, bakanlıkta sınıfta kaldınız, hiçbir savınız gerçekleşmedi, hiçbir stratejiniz tutmadı.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Dışişlerinde iflas ettiniz.
BAŞKAN – Bir saniye sayın milletvekilleri.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bizde, Sayın Bakanın politikalarını sorgulayacak yürek de var, bilgi de var, mertlik de var. Burada bunları söyleyen Bakanın Suriye politikasını, füze kalkanı politikasını başka merkezlerde oluşturmayıp da gelip Türkiye Büyük Millet Meclisinde burada feyz alsaydı daha millî olurdu.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Nerede oluşturduğumuz belli.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Vural, tutanaklara geçti.
OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, gayrimillî politikalar ama Sayın Bakanın stratejik derinliklerde vurgun yemiş olduğunu kendisi ifade etmiştir.
BAŞKAN – Sayın Vural, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, böyle konuşma hakkı var mı efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) – Vurgunlu bir bakan burada Türkiye’ye daha fazla hizmet edemez açıkçası.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, siz devam edin efendim, böyle şey mi olur?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Başkanlık Divanı olarak Beşiktaş’ın UEFA Avrupa Ligi’ndeki bu akşamki maçında aldığı galibiyetle lider olmasını kutluyor, bir üst turda başarılar diliyoruz, yolu açık olsun diyoruz. (Alkışlar)
......
15 Aralık 2011 Perşembe
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
....
-''Fenerle gezen bir kişi''-

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuşmacı, biraz önce Sayın Genel Başkanımızdan bahsederken, kirli ilişkiler içerisinde bulunduğunu, BRT ile ilgili kirli ilişkiler içerisinde bulunduğunu ve AK PARTİ İktidarı döneminde milletin mallarının yandaşlara verildiğini ifade etti, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çok değerli milletvekilleri, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Elinde bir fenerle gezen bir kişi var, ona tavsiyem önce kendi kirli geçmişini aydınlat. Otuz yıldan fazla bir süredir sen milletvekilliği yapıyorsun ve sadece devlet memurluğu yapmışsın. Elimdeki mevcut listeye göre çocuklarının ve senin üzerindeki gayrimenkul sayısı 30’ün üzerinde ve en kıymetli yerlerde. Danışma Meclisi üyeliği yaptığın dönemde ve gazetelerde de geçen, köşe yazılarında da ifade edilen, Plan ve Bütçe Komisyonunda dile getirilen teröristlerin ve eroin kaçakçılarının savunuculuğunu yaptığın kayıtlarda mevcut.
1 - Uzun yıllardır devlet memurluğundan başka hiçbir şey yapmayan birisinin, bu şekilde mal varlığının nasıl olacağıyla ilgili açıklama yapması gerekir ve çocuklarının üzerinde büyük bir kısmı da. Çocuğunun biri burada Mecliste çalışıyor. Eğer aldığı maaş bunları almaya yeterse hesabını vermesi lazım. Yetmez, sen bağışladıysan intikal vergisini vermesi gerekir.
2 - 2007 yılında seçim bittikten sonra milletvekili seçildin. Milletvekili seçilir seçilmez İsrail asıllı bir Alman sermayedarla ortak oldun. 5084 sayılı Kanun gereğince Aksaray’da bedava arsa aldın. Sana nüfuzun gereğince hisse verdiler. Ne yapacaksın? Samandan duvar yapacaksın diye. Bunların hepsi yalan mı?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hepsi yalan!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sen önce o fenerle kirli geçmişini temizle! (CHP sıralarından gürültüler)
3 – BRT ile ilgili durum: Sayın Tayyip Erdoğan Belediye Başkanı olduğu dönemden önce tüm belediyelerin televizyonu vardı ama ne zaman ki Tayyip Erdoğan ve arkadaşları belediye başkanı olduktan sonra bu belediyelerin televizyon kurmalarını yasaklayan bir kanun çıkarıldı. Tıpkı Kayseri Belediyesinde olduğu gibi, Ankara Belediyesi, İstanbul Belediyesinde olduğu gibi bunlar devredilmek, kapatılmak mecburiyetinde kalınmıştır… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Kimlere devredildi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bunları bilmeden farklı bir şekilde ortaya koymak, yakışık almaz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, sataştı, müsaade ederseniz., ama biraz da bir zaman verin ki, ben çünkü buna ayrı bir cevap vereyim, yani çünkü çok…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Genç, iki dakika süre.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama iki dakika olmaz ki Sayın Başkan.
BAŞKAN – İktisatlı kullanırsanız…
MUSTAFA ELİTAŞ  – Aslında seninle ilgili iki saat konuşulacak belge var ama iki dakikada ancak bu oluyor.
BAŞKAN -  Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, değerli milletvekilleri, iktidar AKP’de, on senedir AKP’dedir. Benimle ilgili gayrimeşru bir şey biliyorlarsa yapmıyorlarsa en şerefsiz insanlardır! Şerefli insanlar…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – AK PARTİ zamanında bir şey yapamadın!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, maliyenin kontrolü sende, her türlü anahtar sende, gidiyorsun benim servet beyannamemi de alıyorsun, Mecliste açıyorsun, konuşuyorsun burada, bu yetkilerin de var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 30’dan fazla mı?
KAMER GENÇ (Devamla) – Namuslu ve şerefli bir insan iftira atmaz, getirirsiniz, açıklarsınız.
Sana bir tavsiyem var: Bakın, inceleme elemanlarını çağırtalım, Mustafa Elitaş’la, Kamer Genç’in hesaplarını inceletelim…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İnceletelim.
KAMER GENÇ (Devamla) – …eğer bir tane yasa dışı bir mal varlığım varsa şeref sözü veriyorum, bunu hazineye bağışlarız. Sen de var mısın!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Varım!
KAMER GENÇ (Devamla) – Geri çekilen namussuz mudur! Alçak mıdır! Şerefsiz midir! (CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Düzgün konuş! Düzgün konuş!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, “namus” lafını ağzına almasın, “namus” lafını!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, onun için, arkadaşlar, ben Mustafa’ya bunu teklif ediyorum. Mustafa Elitaş senin de hesaplarını inceleyeceğiz, benim de hesaplarımı inceleyeceğiz, hangi mal aldığımızı şey edeceğiz.
Arkadaşlarım, bakın…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen Lehman Brothers’ın hesabını ver!
KAMER GENÇ (Devamla) – …benim aldığım mal varlıklarım ortadadır. Ben 1972’de bir tarla aldım Dikmen’de, imar geçti, altı tane parsel meydana geldi, daire karşılığı verdik, onları da şimdi kiraya veriyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bursa’dakinin hesabı mı, Bursa’dakinin?
KAMER GENÇ (Devamla) – Maalesef kiracı oturuyor, sizin getirdiğiniz muhtaç durum dolayısıyla insanlar kiralarını ödemiyor, bırakıp, tahrip edip gidiyor.
Benim, fabrika konusunda da, ben Aksaray’da -geçmişte de demiştim- bir şirkete yüzde 5 ortak oldum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Niye Tunceli’de yapmadın o fabrikayı?
KAMER GENÇ (Devamla) – Baktım ki sizin getirdiğiniz şeyde zarar ettik, ayrıldık, hem bir sene önce ayrıldık…
İHSAN ŞENER (Ordu) – Kaç lira verdin ortaklık için?
KAMER GENÇ (Devamla) – …ve efendim, 12,5 milyar lira hisseyi devraldım, aynı miktarda tekrar devrettim, onlar kayıtlarda da var. Şerefli insanlar iftira atmaz ama Tayyip Erdoğan…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Aynısını sana iade ediyorum!
KAMER GENÇ (Devamla) – …İstanbul Belediye Başkanı olduğu zaman gecekonduda oturuyordu, şimdi dünyanın en zengin adamı. Şerefiniz varsa Tayyip Erdoğan’ın mal varlığını inceleyelim. Var mısınız! (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Varız, varız!
KAMER GENÇ (Devamla) – Şerefli olan insanlar getirsin, Tayyip Erdoğan’ın mal varlıklarını inceleyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) - Sizin Bakanlarınızın mal varlıklarını inceleyelim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) – Arkadaşlar, bunlar iftirayla olmaz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Devamla) – Ben bunlara tavsiye ediyorum…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Genç, söylediniz yeterince kürsüden. Bir de kişilerin şerefleriyle ilgili bu kadar söz söylemeyin.
KAMER GENÇ (Devamla) – …buyursunlar mal varlığımı inceletsinler. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, şerefle, haysiyetle… Bu milleti idare eden insanları, şerefle, haysiyetle ağzına alıp onları eleştiren bazı insanın ağzına “şeref”, “haysiyet” kelimesi yakışmıyor, bunu ifade etmek isterim.
           ......

                17 Aralık 2011 Cumartesi/ BİRİNCİ OTURUM 
         Açılma Saati: 13.00 / BAŞKAN: Mehmet SAĞLAM
          ....
         
          -''Gaz çıkarma'' tartışması-          
           
.....
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, AK PARTİ Grubu adına vardı efendim. AK PARTİ Grubu adına müracaat etmiştik efendim.
BAŞKAN – Hayır, burada böyle bir kimse yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Grup adına ben konuşmak istiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Başkalarına vermiyorsun ama. “Sona erdi” dediniz, ondan sonra yine söz veriyorsunuz.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Parazit yapma oradan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçe kanunu üzerinde maddeler üzerinde görüşmelerimizi tamamlıyoruz, son madde üzerine geldik ama bu arada bazı milletvekili arkadaşlarımızın söylediği konuda ve Sayın Grup Başkan Vekilinin bir konuyu düzeltmem için ısrarlı konuları üzerine bir konuyu açıklamak istedim.
Birincisi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan milletvekili arkadaşımız Antalya Belediyesiyle ilgili bir konuyu gündeme getirdi. “Antalya Belediyesine yaptığınız, savcılara, polislere ve müfettişlere yaptığınız baskı sonucunda Antalya Belediyesinde incelemeler yaptırıldı.” diye bir söylemde bulundu. Açıkça şunu söyleyelim: Polisin yaptığı, savcılar marifetiyle yapılan her işi AK PARTİ İktidarına yöneltmek haksızlık oluyor.
Değerli arkadaşlar, polisin hangi görevlerinin olduğunu herhâlde herkes biliyor, hukukçu arkadaşlar daha iyi bilir. Polisin kolluk görevleri var, adli görevleri var. Savcı talimatı olduğu sürece, polis savcıya talimat verip şu konuyla ilgili yaptığımız dosyanın sonuçlarına göre...
OKTAY VURAL (İzmir) – Polis savcıya talimat vermez.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Savcı polise talimat verdiği sürece o, işini yapmak mecburiyetindedir.
Bakın, dünkü gazeteleri görürseniz, daha önceki yapılan işlemleri de değerlendirirseniz Antalya Belediye Genel Sekreter Yardımcısı veya Genel Sekreteri Yalçın soyadlı beyefendinin, Sayın Yalçın’ın gazetelere, İnternet’e düşen ifadesi var. Biz bu konuyla ilgili araştırma yaptık. Veznedarlarla ilgili yolsuzluklar olduğunu tespit ettik ve bunun üzerine, soruşturmayı bizzat biz şikâyet ettik. Yani tıpkı Çankaya Belediyesindeki gibi, Çankaya Belediye Başkanının söylediği gibi “Belediyede de yamyamlar var. Bu yamyamlarla ilgili ben ne yapayım kardeşim?” diyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Aynı şekilde Antalya Belediyesindeki yamyamları belediye mensubu bir genel sekreter şikâyet etmiş.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Kayseri’yi de söyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bunu, AK PARTİ’yle ilgili değil, bu konuyla ilgili kim yaptıysa...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - İçişleri Bakanı gereğini yapsın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – ...hangi yamyam varsa, bu yamyamlarla ilgili gerekli işlemleri yapmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hangi yamyam varsa İçişleri Bakanı gereğini yapsın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Kim yamyamlık yapıyorsa, kim tüyü bitmedik yetimin hakkını yiyorsa ona lanet olsun.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sizin sorumluluğunuz, iktidar partisisiniz, her yamyamdan hesap sormak sizin vazifeniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Onunla ilgili herkesin bu konuyu yapması gerekir ve bu konuyu da dile getirmesi gerekir.
İki, biraz önce konuşan arkadaşımız, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşan arkadaşımız “Bütçe kanun tasarısını üzerine söylüyorum.” diyor. “Bakın.” diyor, “Bir duyumdan hareketle, aldığım bir duyuma göre, yakın bir süre önce yeni atanan bir bakan yardımcısını...” Kendisine ısrarla sorduk, Sayın Bakan not gönderdi “Bu bakan yardımcısı kimdir?” diye, “Söyleyin.” dedi ama henüz bir şey gelmedi.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Beyefendi, bir dakika, bir dakika…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli Milletvekilim, bu konuyla ilgili eğer bir iddianız varsa, bilginiz varsa Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsü alınan duyumlarla değil…
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Sen önce ödemeleri yapılmış olan, evrakları ortada olanlara cevap vereceksin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ben sizin notunuzdan okuyorum...
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Ötekini de oku.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Beyefendi, orada, devamına cevap ver.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –  “Aldığım bir duyuma göre yakın bir süre önce yeni atanan bir bakan yardımcısına 237 sayılı Kanun kapsamında 1 ve 2 no.lu cetvellerde makama yazılı olmadığı için makam aracı satın alınmayacağı söylenince ‘Öyleyse hizmet satın alın, kiralayın ama Audi 4 olmaz…”
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Tamam, doğru, doğru.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Doğruysa o bakan yardımcısı istifa eder mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Milletvekilim, aldığınız duyumlarla olmaz bu iş, resmî belgelerle olacak.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Beyefendi, devamındaki ödemelere cevap ver, ödemelere.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Resmî belgelerle yapmadığınız sürece siz dedikodu yapıyorsunuz demektir. Söyleyin bunun adını? Oradan da ifade edebilirsiniz. Not yazın gönderin. Bu bakan yardımcısı kimse…
OKTAY VURAL (İzmir) – Söyleyecek, söyleyecek.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Bakana sordunuz, “Böyle bir şey yok.” dedi.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Devamına da cevap ver.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu konuyla ilgili meseleleri burada konuşurken net konuşacaksınız.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Belediyenin ödemelerine cevap ver.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – İkincisi: Elâzığ Belediyesiyle ilgili soruşturma devam ediyor, savcılıklar bu konuyla ilgili çalışmalarını yapıyor ama Elâzığ Belediyesini savunmak bana düşmez.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Beyefendi, o ödemeler yapılıyor mu, yapılmıyor mu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Elâzığ Belediye Başkanı bir yanlış yaptıysa, yolsuzluk yaptıysa hukuki yaptırımları zaten devam ediyor ama yine, hukuki araştırmaları devam ediyor, konu savcılıkta.
OKTAY VURAL (İzmir) – Görevde mi hâlâ?
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Niye görevden uzaklaştırmıyorsunuz? Olur mu öyle şey ya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Milletvekilim, şurada söylerken öyle net şeyler söylüyorsunuz ki duyunca milletin ağzı uçukluyor. Yahu kardeşim, rakamları yanlış ifade ediyorsunuz. Bakın, sizin konuştuğunuz şey ne?
OKTAY VURAL (İzmir) – Senin için havagazı mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Gaz kaçırıyorsun dikkat et.
Konuştuğunuz şey ne? Bakın, konuştuğunuz -aldım Elâzığ Belediyesinden- yaklaşık maliyet cetveli.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
Sayın Milletvekili, sen beni dinle.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Bir  dakika, nasıl böyle konuşursun ya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sizin ihale bedeli diye söylediğiniz konu yaklaşık maliyet bedeli.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Sayın Başkanım, konuşamaz öyle ya!
BAŞKAN – Evet, lütfen Meclise hitap edin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Yaklaşık maliyet bedeli nedir?
OKTAY VURAL (İzmir) – İhaleye sen mi girdin ya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bu konuyla ilgili alınması gereken hizmet bedellerinin, neyle ilgili, nerede bulmuşlar? Belediye Meclisinden geçmiş, belediye Meclisinde tartışılmış ama ihale rakamları şu anda bende yok. İhale rakamları, kaç liraya yapıldığıyla ilgili…
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Peki, o rakamlara itirazın var mı, yok mu?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Rakamlar doğru mu, yanlış mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Milletvekilim…
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Bir kamyona 800 küsur bin lira para verildiği doğru mu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Yanlış, yanlış, yanlış. İşte, bana maliyet bedeli diyor.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Utanırsın söylediğin cümleden, utanırsın!
MUSTAFA Sayın milletvekilim… Sayın milletvekilim, lütfen susar mısınız, bakın, bir şey söylüyorum.
BAŞKAN – Genel Kurula lütfen, Genel Kurula…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sizin burada okuduğunuz rakam, yani 6 tane pikaba söylenen 7 milyon liralık rakam burada geçiyor, ama ne diye geçiyor? Yaklaşık maliyet bedeli olarak geçiyor. Bu ihale bedeli değildir.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Kardeşim, iyi de göz var izan var ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Kardeşim, sayın milletvekili, bakın, şu anda ihale bedeliyle ilgili konunun ne olduğunu bilmiyorum, ama sizin yaklaşık maliyet cetveliyle ilgili konuyu ihale bedeli diye ifade etmeniz haksızlıktır. Buradan milletvekili arkadaşlarımız da itiraz ettiler. Hatta siz yazılı metinde diyorsunuz ki…
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Yüzde 18 KDV’yi ilave edeceksin!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, yazılı metinde de diyorsunuz ki, buna, herkesin… (MHP sıralarından gürültüler)
Bakın, sizin yazılı metniniz bu.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Böylece işi düzeltmiş mi oldun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – 2009 ihale süresi elli altı ay, ihalede kırım oranı yüzde 10, yaklaşık maliyet cetveli, sayfa, 7 milyon 90… (MHP sıralarından gürültüler)
Evet, yanlış duymadınız diyorsunuz, yani buradan milletvekillerinin tepki göstereceğini de bilerek söylüyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – İhale bedelini söylesene Mustafa!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın milletvekili, yaklaşık maliyet cetvelini siz ihale bedeli olarak söylerseniz yanlış olur. Şu anda resmî olmayan bir bilgi var elimde.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Ya senin Belediye Başkanından aldığın bilgiler bana daha önce geldi!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – İhalenin kaç lira olduğuyla ilgili…
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Peki, bir dakika efendim…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, değerli milletvekilleri, 6 tane pikapla ilgili, 6 tane pikabın elli altı aylık toplam ihale bedeli 2 milyon 257 bin 920 lira. Şu anda gelen bilgi. Bakın, ne diyor?
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Milleti kandıramazsınız!
EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Bir dinle be kardeşim!
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Sana ne kardeşim? Onunla o konuşuyor, sana ne oluyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın milletvekili, lütfen, bir dakika…
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Otur!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar…
BAŞKAN – Lütfen, lütfen dinleyelim… Arkadaşlar lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Elâzığ Belediyesiyle ilgili konu yargının gündeminde. Bu konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişleri teftişlerini yapmışlar, savcılık gerekli girişimleri yapmış, dava açmış, ama siz bunu yanlış bilgilerle, yanlışlarla ve alakası olmayan rakamlarla AK PARTİ iktidarını suçlarsanız, sizin belediyeniz böyle yapıyor derseniz, yazıktır, günahtır.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Allah’tan kork!
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Hiç de yanlış değil!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Doğru belgelerle söyleyin, eğer bu insan, bu Belediye Başkanı yanlış yaptıysa, yargı gerekli kararı verecektir ve bunun bedelini de ödettirecektir, ama sayın milletvekili, aldığınız duyumlarla, kulaktan dolma bilgilerle Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünü işgal ederek, AK PARTİ Hükûmetini töhmet altında bırakmaya çalışmak,
açıkçası yaptığınız büyük bir hatadır. Ne yaparsanız yapın, ne derseniz deyin, 2002 yılı 3 Kasımından bu tarafa bütün iftiralarınıza rağmen, bütün yanlış bilgilerinize rağmen, bu milletin oylarını, anasının ak sütü gibi oylarını 34’ten başlayıp 50’ye kadar getirmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Eğer sizin söyledikleriniz doğru olsaydı bu millet Adalet ve Kalkınma Partisini her dönemde iktidara getirmek yerine sandığa gömerdi, tıpkı başkalarının olduğu gibi. En son yapılan anketlerde de gördünüz. Eski İçişleri Bakanımız, Sayın Başbakan Yardımcısı burada açıkladı, en son yapılan anketlerde de gördünüz, AK PARTİ’yi…
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Millet sabrediyor, sabrediyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Hatta AK PARTİ’ye muhalif olan bir anket grubunun yaptığı açıklamada…
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Sizi imam ile gönderecek, imam ile, bir daha dönmemek üzere.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - “Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” dediğinde yüzde 55’e yakın kısmı “Adalet ve Kalkınma Partisine oy veririm.” diyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – İmam ile gideceksiniz, imam ile.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Yani bir şeyi iddia ederken, bir şeyi burada itham ederken lütfen gideceği yere bakın. Ama şunu söyleyeyim: Sayın Şandır’ın sürekli söylediği gibi, milletin aklıyla alay etmeyin. Milletin aklıyla alay ettiğiniz sürece, millet her seçimde size gerekli dersi verecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Bir dakika… Sayın Vural…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bir, Sayın Milletvekili, Sayın Grup Başkan Vekili milletvekillerimizin sözlerini çarpıtmıştır. Kendisi pisliklerin üstünü örtme görevlisi gibi konuşuyor. Siz biraz önce gazdan bahsetmiştiniz, tamam mı; o sözünüzü geri alacaksınız. Kürsüde kullandığınız o sözü geri alacaksınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Gaza gelme.” diyen kimse ona söyledim ben.
OKTAY VURAL (İzmir) – Geri alacaksın.
İki, sen, Alim Işık’a “Ayarladınız” diye söz kullandın. Eğer o sözü düzeltmezsen sen müfterisin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Gaza gelme.” diyen kimse ona söyledim ben onu.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sen bir müfterisin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gaza gelen sensen sana söyledim onu.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen bir müfterisin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sensin müfteri.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen bir müfterisin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Gaza gelme.” diyen sensen sana söyledim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Müfterisin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) 
Sözünü geri alacaksın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hangi sözümü?
OKTAY VURAL (İzmir) – Eğer “Tapu müdürünü ayarladınız.” sözünü Alim Işık söylememişse o sözü geri alacaksın. Almadığın takdirde, sen bir müfterisin. Müfteri olduğunu iddia ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, böyle bir şey var mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, beni müfteri olarak itham ediyor.
İzin verir misiniz.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir dakika, vereceğim efendim… Sakin olun… Sakin olun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili dünkü yapılan tartışmada biraz rahatsız oldu. Çünkü milletvekili arkadaşımızın yaptığı işlemle ilgili konuların doğruluğu gerçekleşince “Bize ne kardeşim senin ticari ilişkilerin?” diye itiraz etti; haklıydı. Yani bir milletvekilinin yaptığı ticari ilişkilerle ilgili bir konunun buraya, gündeme getirilmesi…
OKTAY VURAL (İzmir) – Kendisi getirdi ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Başka bir milletvekilinin bunu “yolsuzluk” diye ifade etmesi büyük yanlıştı.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Ne demek “yolsuzluk” diye…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın milletvekili burada açıkladı, dedi ki: “Hisse devriydi.” dedi.
Bakın, gelen şeyi söylüyorum size: Sayın Işık’a da hemen orada itiraz ediyorum, diyorum ki: “Hocam, sana yakışmıyor.” diyorum. İtirazım da o anda başlıyor. Diyor ki: “Siz şimdi oradaki tapu müdürüyle bu işi yaptıysanız onu kamuoyu değerlendirecek.” Ben itiraz ediyorum. “Alim Hoca, haksızlık yapıyorsun.” diyorum. Alim Hoca diyor ki, Sayın Işık: “Yargıya da intikal etmiş bu konu.” diyor.
“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, şimdi -Tutanaktan okuyorum- oradaki tapu müdürüyle bu işi yaptıysanız onu kamuoyu değerlendirecek.” Yani bunun ne anlama geldiğini Sayın Işık da biliyor, ben de biliyorum. Değerli milletvekilleri de ne anlama geldiğini anlıyor. Ama şunu ifade ediyorum, diyorum ki: “Kütahya Şeker Fabrikasıyla yapılan işlem 52 bin, 72 bin metrekarelik arsa –Yuvarlak söylüyorum bu rakamı- toplam 114 bin metrekare; 72 bin metrekarelik arsa 1953 yılında zaten Kütahya Şeker Fabrikası lehine tapu kayıtlarında mevcut. Sadece 42 bin metrekarelik bir arsanın bedeli, Sayın Alim Işık’ın da ifade ettiği gibi bedeli Kütahya Şeker Fabrikası tarafından ödenmiş ama kayıtlara Türkiye Şeker Fabrikasında ve ihale ilanında, ihale ilanında bu arsanın da var olduğunu ifade ediyor.
Burada bir ticari alışveriş var. Sayın Işık o ifadeyi söylerken bunu ifade etti ama burada kesinlikle milletvekilinin tapu müdürüyle ilişki hâlinde olduğunu ifade eden bir anlam çıkar; ondan itiraz ettim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Elitaş.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, çarpıtma!...
BAŞKAN – Bir dakika efendim, bir dakika.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yine çarpıtmıştır. Tabii, gerçekleri paylaşma cesareti yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Buradan okudum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Cesaret olacak, yürek olacak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Mangal gibi yürük var bende.
OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla o yürek olmadığı için yine çarpıtmıştır. Hak ettiği cevabı Alim Bey verecek kendisine. Çünkü kendisinin ifadelerini çarpıtarak söylemiştir. Çık, yüreklice bunu söyle, “ayarladınız.” de.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Herkesi kendin gibi zannetme!
OKTAY VURAL (İzmir) - Yürek var mı sende be?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tutanaktan okuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) - Var mı yürek? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kendin gibi zannetme. Kalkıp konuşuyorum orada.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yüreğin varsa, de ki: “Ben böyle bir şey söylemedim.”
BAŞKAN – Sayın Işık, Sayın Ülker’e verelim ilk önce, o istemişti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Okuyorum buradan.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Söyledim” de, “yanlış söyledim.” de.
BAŞKAN – Sayın Ülker, buyurun efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Aynısını okuyorum.
BAŞKAN – Sayın Tarhan, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Yakışmıyor,  Sayın Vural Yakışmıyor.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yakışmıyor! Gaz çıkaran grup başkan vekili…
BAŞKAN – Lütfen, lütfen…
......
Son
Mesaj Gönder
Esc tuşu kapatır
© 2014 551. Vekil Tüm Hakları Saklıdır