-Başkanlık sistemi
-Başkanlık ve yarı-başkanlık sistemi
-TBMM'deki araştırmaya göre, ABD'deki başkanlık
sisteminde yürütme ve yasama yetkisi belirli bir süre için
seçimle veriliyor, bunların birbirini düşürme yetkisi yok
-''Kuvvetlerin sert ayrılığı'' olarak ifade edilen sistemde,
yasama ve yürütmenin seçim ve işleyişinde bağımsızlık geçerli
-“Frenler ve dengeler” adı verilen bu mekanizmayla her
iki organ birbirini kısmen etkileyecek yetkilere sahip
-Yarı başkanlıkla yönetilen Fransa'da, halkın seçtiği ve
önemli yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı bulunuyor
-Yürütme ise meclis güvenine bağlı başkakan ve kabine
tarafından yürütülüyor, Cumhurbaşkanı kabinenin başı
-Her ikisinde de parlamento çoğunluğu ile başkan ya da
cumhurbaşkanı farklı yelpazede ise sistem kilitlenebiliyor
-Sistemlerin güçlü ve zayıf yönlerden hangisinin baskın
olacağı ülkelerin siyasal, sosyo-ekonomik koşullarına bağlı
-TBMM'deki araştırmaya göre, ABD'deki başkanlık
sisteminde yürütme ve yasama yetkisi belirli bir süre için
seçimle veriliyor, bunların birbirini düşürme yetkisi yok
-''Kuvvetlerin sert ayrılığı'' olarak ifade edilen sistemde,
yasama ve yürütmenin seçim ve işleyişinde bağımsızlık geçerli
-“Frenler ve dengeler” adı verilen bu mekanizmayla her
iki organ birbirini kısmen etkileyecek yetkilere sahip
-Yarı başkanlıkla yönetilen Fransa'da, halkın seçtiği ve
önemli yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı bulunuyor
-Yürütme ise meclis güvenine bağlı başkakan ve kabine
tarafından yürütülüyor, Cumhurbaşkanı kabinenin başı
-Her ikisinde de parlamento çoğunluğu ile başkan ya da
cumhurbaşkanı farklı yelpazede ise sistem kilitlenebiliyor
-Sistemlerin güçlü ve zayıf yönlerden hangisinin baskın
olacağı ülkelerin siyasal, sosyo-ekonomik koşullarına bağlı
Türkiye'de, genel olarak iktidar gücünü elinde bulunduranların bu konudaki görüşlerini açıklamalarının ardından ''başkanlık sistemi'' tartışmaları başlıyor. Buna destek verenler ve karşı çıkanlar da değişik platformlarda görüşlerini dile getiriyorlar. Bu tartışmalar son 30 yıllık dönemde neredeyse yılda bir kez tekrarlanıyor.
Konuyla ilgili tartışmaların başlangıcı 1982 Anayasası'nın hazırlandığı sürece denk düşüyor. Daha sonraki dönemde, 1987'den sonra Turgut Özal, ardından da Süleyman Demirel tarafından konu sık sık gündeme getirildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ''başkanlık sisteminden yana'' olduğunu söyledi ve yine tartışmalar başladı. Tabii, bu kez bir anayasa hazırlama sürecinde konunun gündeme gelmesi ayrı bir anlam taşıyordu.
TBMM Araştırma Merkezi'nde Şubat 2011'de yapılan araştırmada ABD (başkanlık) ve Fransa'daki (yarı başkanlık) sistemleri incelendi. Bu iki ülke bağlamında başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerin olumlu ya da sakıncalı yönlerinin ele alındığı araştırmada, konuyla ilgilenen bilim adamlarının değerlendirmelerinden de alıntılar yapıldı.
Görünen o ki, hangi görüşe destek verilirse verilsin, her iki sistemde de siyasal yapının kendi kendini denetleyecek mekanizmarının devrede tutulması; yargı ve yürütme erklerinin birbirine karşı bağımsızlığı ve üstünlük mücadelesine girmemesi ana çerçeveyi oluşturuyor. Bu da demokrasi kültürüyle paralel işliyor. Demokrasi kültürünün yerleşmediği toplumlarda hangi sistem olursa olsun aksaklıkların, çarpıklıkların ortaya çıkması kaçınılmaz hale geliyor.
TBMM Araştırma merkezinin çalışmasının giriş bölümünde şu değerlendirmeye yer veriliyor:
''Hükümet sistemlerinden hangisinin demokratik düzeni
pekiştireceği, hangisinin zayıflatacağı sorusu siyaset bilimcileri ve
siyasetçileri çokça meşgul etmiş bir meseledir.
Genel olarak, demokrasilerin yaşama şansının,
hükümet sisteminin türünden çok anayasa
kuralları, siyasi parti sistemi, seçim sistemi gibi
kurumlara ve ülkelere özgüekonomik, sosyal, siyasal ve tarihsel faktörlere bağlı olduğu kabul
edilmektedir. Bununla birlikte (belirli koşullarda) seçilen hükümet sisteminin demokratik
istikrar açısından etkili olabileceği de kabul edilmektedir.
Türkiye’de 1980’den bu yana süregelen hükümet
sistemlerinin tercihi tartışmalarına, temelde siyasi istikrarsızlık ve
demokratik düzenin kırılganlığı kaynaklık etmektedir. Dolayısıyla konu
üzerindeki değerlendirmeler başkanlık ve yarı-başkanlık sistemlerinin bu
sorunları gidermede ne kadar etkili olabileceği hususunda yoğunlaşmaktadır.''
-BAŞKANLIK SİSTEMİ: (ABD)
Başkanlık sistemi hem yürütme organının başı hem de
devlet başkanı olan başkanın, sabit bir süre için halk tarafından seçildiği ve
yasama organının başkanı düşüremediği, başkanın da yasama organını
feshedemediği bir sistem olarak tanımlanıyor.
Başkanlık Sistemine Özelliğini Veren Temel
Unsurlar:
· Yürütme gücünün tek sahibi olan başkan, doğrudan
doğruya veya dolaylı olarak halk tarafından seçiliyor. (ABD’deki başkanlık
seçimleri dolaylı sayıldığı halde aslında
halk, seçiciler kurulunu seçerken istediği başkanı seçecek kişilere
oyunu veriyor.)
· Yasama yetkisini kullanacak olan organ (Kongre),
başkan gibi sabit bir süre için halk tarafından seçiliyor.
· Yasama ve yürütme organları birbirinin varlığına
son verebilecek hukuki araçlara sahip değiller. Yürütme yasama organını
feshedemez ve yasama organı yürütme organını düşüremez.
Yasama (Kongre)
ABD’de yasama yetkisini kullanan Kongre iki meclisten
oluşuyor: Temsilciler Meclisi ve Senato. Temsilciler Meclisi, nüfus esasına
göre ve iki yıl için seçilen 435 üyeli. Senatoda ise her eyaletten iki kişi olmak
üzere altı yıl için seçilen 100 üye yer alıyor.
Kongre’nin Yetkileri
· Kongre, kanun yapma yetkisine sahip tek anayasal
organ. Anayasa’ya göre Kongrenin yasa yapma yetkisi genel olarak kişi hak ve
özgürlükleri ile sınırlıdır. Bütçeyi kabul etmeve federal hazinenin giriş
çıkışlarını düzenleyen mali kanunları yapma yetkisi tamamen Kongre’ye ait.
· Kongre, meclislerinde bulunan uzmanlaşmış daimi
komisyonlar aracılığıyla yönetim örgütünün faaliyetlerini izleyebiliyor ve
denetleyebiliyor. Gerektiğinde komisyonlar idarenin faaliyetleriyle ilgili
soruşturma yaparak bir mahkeme görüntüsü dahi kazanabiliyor.
· Savaş ilan etme yetkisi Kongre’ye ait. Ancak,
uygulamada başkanlar ilansız savaş yoluna giderek bu yetkiyi aşabiliyorlar.
· Kongrenin iki kanadının katılımıyla işleyen suçlama, istisnai bir yol da olsa kongrenin, yürütmenin başı olan Başkanı
hukuken sorumlu tutabildiği yetkilerden biri.
· Temsilciler Meclisi, mali inisiyatife sahip. Mali
yönü olan kanunların önerisi Temsilciler Meclisinde yapılıyor. Ancak Senato,
kendisine gelen mali kanunları kabul edip etmemekte serbest.
· Temsilciler Meclisi, Başkanı seçecek seçiciler
kurulunda gerekli çoğunluğu sağlayan bir başkan adayı olmazsa, üç aday arasından
Başkanı seçme yetkisine sahiptir. Ancak uygulamada buna başvurulmamış.
· Senato, Başkanın atadığı bakanların, elçilerin ve
diğer yüksek rütbeli memurların atamalarını basit çoğunlukla onaylama yetkisine
sahip.
· Senato, Başkanın yaptığı antlaşmaları 2/3
çoğunluk ile onaylama yetkisine sahip. Senatoda bu çoğunluğu bulmanın
zorluğuna karşılık, Başkanın işini kolaylaştırıcı bazı hususlar bulunuyor.
Anayasaya uygun bazı hukuki yollarla oluşturulan “yürütme antlaşmaları” sadece
iki meclisin basit çoğunluğu ile onaylanabiliyor. Ayrıca, başkan, anayasanın antlaşmalar
için öngördüğü onaylamayı atlamak için biçimsel yönden farklı olup Kongre’nin
onayını gerektirmeyen askeri ve ekonomik anlaşmalar yapabiliyor.
Yürütme (Başkan)
Yürütme yetkisi seçimle işbaşına gelen Başkan’a ait.
Başkan (ve yardımcısı) iki dereceli bir seçimle dört yıl için halk tarafından
seçiliyor.
Yürütme organını şahsında somutlaştıran Başkan,
yetki ve sorumluluklarını gerçekleştirmek için geniş ve güçlü bir organizasyona
sahip. Alınan kararların isabetliliği ve etkinliği bu sayede gerçekleşiyor.
ABD’de yürütme örgütünün içinde kabine ve yürütme
bürosu Başkana en çok yardımcı olan organlar. Ayrıca bağımsız yürütme
kurumlarıyla bağımsız düzenleyici kurumlar ve kamu şirketleri başkana yardımcı
oluyor. Başkana önerilerinde yardımcı olma işlevini gören kabine, 15 bakanlıktan
(department) oluşuyor: Dışişleri, Maliye, Savunma, Anavatan Güvenliği,
Adalet, İçişleri, Tarım, Enerji, Ticaret, Ulaştırma, Çalışma, Konut ve Kırsal
Kalkınma, Emekli İşleri, Ulusal Eğitim, Sağlık ve Refah Bakanlıkları.
Kabine, siyaset yapıcı bir organ değil; bakanlar
Başkanındanışmanı durumunda ve başkanın emrine tabi.
Başkan yardımcısı, Başkanla aynı zaman ve
koşullarda seçiliyor. Başkan yardımcısının rolü oldukça silik. Başkan
yardımcısının bir rolü seçim dönemine yönelik. Buna göre Başkan yardımcısı
Başkanın sahip olduğu siyasi çizginin dışında oluyor ki bununla seçmen oylarının
genişletilmesi amaçlanıyor. Diğer bir rolü, Başkanın ölüm, istifa veya görevini
yapamayacak duruma gelmesi halinde başkanlık görevini üstleniyor. Başkan
yardımcısı Senato’nun başkanı olarak görev yapıyor. Ancak uygulamada bu görevi
sadece göreve başlarken törensel olarak yerine getiriyor.
Başkanın Yetkileri:
· Başkan, yürütme organının bütününü temsil ediyor.
· Ulusal birliği şahsında somutlaştırdığı için
“devlet başkanı” vasfı taşıyor.
· Kongreye karşı siyasi sorumluluğu olmayan bir
“hükümet başkanı”.
· Kongrenin çıkardığı bütün kanunları uygulama
yetkisine sahip.
· Kongre’nin yaptığı kanunları veto etme yetkisi
bulunuyor. Veto edilen kanunlar
Kongrenin 2/3 çoğunluğuyla kabul edilebiliyor.
· Kabine üyeleri, Başkan tarafından atanır ve
başkanın bakanları konumunda.
Bakanların atanması Senato’nun onayına bağlı,
azledilmesi için Başkanın kararı yeterli.
· Başkan askeri güçlerin başkomutanı sıfatını
taşımaktadır. Başkan bu görevi reel
olarak kullanmakta ve stratejik kararları kendisi
veriyor. Başkanın bu yetkisi sivil otoritenin askeri otoriteye kesin
üstünlüğünü gösteriyor. En düşük rütbeli subaydan en yüksek rütbeli subaya kadar
hepsini başkan atayabiliyor.
· Dış siyaset alanında Başkanın yetkisi geniş. Amerikan diplomasisinin şefi olup önemli kararları bizzat kendisi
alıyor. Dışişleri bakanından yardım görse de elçileri ve konsolosları atıyor. Devletleri tanıyabilir, uluslararası antlaşmaları
imzalayabiliyor.
· Federal yönetimin şefi olarak bütün federal
memurları atama yetkisine sahip. Başkanınbu alanda atama ve göreve son verme
yetkisi yanında şef sıfatıyla bütün servisleri denetleme ve en önemli kararları
alma yetkisi de var.
· Başkan genel veya kısmi af yetkisine sahip.
Ancak bu yetkisini Kongre’nin “suçladığı” kişiler için kullanamıyor.
Frenler ve Dengeler Sistemi
Başkanlık sistemi, kuvvetlerin sert ayrılığıyla
tarif ediliyor. Yasama ve yürütmenin seçilme ve işleyişinde bağımsızlık ilkesi
geçerl. Ancak devlet yönetiminde koordinasyon ihtiyacı bulunduğundan bu
ayrılığın bir ölçüde dengelenmesi gerekiyor. Amerikan geleneğinde “frenler
ve dengeler” adı verilen bu mekanizma ile iki organa birbirini kısmi olarak etkileyecek
yetkilere sahip:
· Atamalar: Kamu görevlilerini atama yetkisi
başkanın elinde olmakla birlikte önemli atamaların çoğu Senatonun onayına
tabi. Bu nedenle Başkan bu atamalarda Senato’nun eğilimlerini dikkate almak
durumunda.
· Uluslararası antlaşmaların onaylanması: Dış
ilişkileri yürütme ve uluslararası antlaşmaları yapma yetkisi Başkan’a ait.
Ancak bu antlaşmalar Senato’nun 2/3 çoğunlukla onayına tabi olduğundan dolayı
BaşkanSenato’nun görüşünü dikkate almak zorunda.
· Meclis araştırması: Kongre yürütmenin
faaliyetleri ile ilgili araştırma yapabiliyor. Gerçi araştırma olumsuz sonuçlansa
da Başkan üzerinde hukuki bir yaptırım imkanı yokr. Ancak Kongre’nin
“araştırma komisyonları” eliyle kullandığı bu yetki bazen etkili olabiliyor.
· Suçlama (Impeachment): Başkanın görevden
düşürülmesini sağlayan istisnai bir mekanizma. Bu mekanizma ancak anayasada
yer alan vatan hainliği, rüşvet gibi sınırlı hukuki nedenlerle
işletilebiliyor. ABD Anayasası’na göre Başkan, başkan yardımcısı ve bütün
kamu görevlileri hıyanet, rüşvet ve diğer ağır suçlardan mahkûm olurlarsa
görevlerinden uzaklaştırılır. Bu fiillerle başkanı suçlama yetkisi
Temsilciler Meclisine; yargılama yetkisi Yüksek Mahkeme Başkanı başkanlığında
Senato’ya ait.
· Bütçe: Başkanın bütçesini onaylama yetkisi
Kongreye ait. Kongre bu yetkisini onaylamama veya bütçeyi kısma yönünde
kullanabilir.
· Veto: Bu, Başkanın Kongre’ye karşı
kullanabileceği önemli bir yetki. Başkan Kongre’nin kabul ettiği kanunları
veto edebiliyor. Başkanın veto ettiği kanunun tekrar kabul edilebilmesi için hem Temsilciler Meclisinin hem de
Senato’nun 2/3 çoğunluğu gerekli.
· Mesaj: Başkanın doğrudan kanun teklif etme
yetkisi yok. Ancak, Kongreye “mesaj gönderme hakkı” var. Bunlardan en
önemlisi “birliğin durumu”na ilişkin olan mesaj. Başkan bu mesajı her dönem
başında Ocak ayındaiki meclisin birleşik toplantısında okur. Bu mesajlarla
Kongre’nin çıkarması istenen kanunlar telkin edilir.
· Dolaylı kanun önerisi: Başkan kendi partisinden
olan Kongre üyelerinden birine bir yasa önerisini parti lideri sıfatıyla
yaptırabilir. Böylece uygulamada yasama etkinliklerinin büyük bir kısmı
başkanın dolaylı etkisi altında gerçekleşmektedir.
Yargı:
ABD Anayasasının federal düzeyde öngördüğü tek
mahkeme Yüce Mahkeme. Ancak anayasada Kongre’nin, gerekli gördükçe
mahkemeler kurabileceği belirlenmiştir. Kongre bu yetkiye dayanarak iki önemli
mahkeme türü kurmuş. Bu mahkemeler, “Temyiz Mahkemeleri” (Courtsof Appeals)
ve“Bölge Mahkemeleri” (District Courts)’dir.
· Yargı mensupları Başkanın ataması ve Senato’nun
onayıyla göreve geliyor. Federal hakimlerin görevden alınması, ancak Temsilciler
Meclisi’nin suçlaması ve Senato’nun mahkûm etmesiyle mümkün. Hakimler belli
bir süre için atanmıyor. Emeklilik, Senato tarafından mahkûmiyet veya ölünceye
kadar görevleri devam ediyor. Bu düzenleme onların, halkın geçici tutkularından
uzak kalmaları ve verdikleri kararlarda seçim veya siyasi kaygıları değil
adaleti gözetmeleri için yapılmış.
· Yüce Mahkeme, Başkanın ataması ve Senatonun onayı
ile ömür boyu görevlendirilen hakimden oluşuyor. Anayasa ile ilişkilerin
denetlendiği en yüksek mahkeme. Mahkeme, anayasa hükümlerini yorumlar ve üst
düzey kamu otoriteleri arasındaki uyuşmazlıkları çözüyor. Federal veya eyalet
düzeyinde çıkarılan yasaların anayasaya aykırılığı ile ilgili davaları karara
bağlıyor. Federe devletler arasında çıkan uyuşmazlıklara bakıyor.
· Temyiz Mahkemeleri, Yüce Mahkemeden sonra gelen
ikinci derece mahkemeler. Toplam sayıları 13’tür. Bölge mahkemeleri veya
doğrudan vatandaşlar tarafından açılacak davalar kesin karara bağlanıyor.
· Bölge Mahkemeleri, federal düzeyde suç olarak
görülen davalara bakıyorlar. Her eyalette en az bir tane olmak üzere 94 adet
bölgemahkemesi mevcut.
· Bu mahkemeler dışında Kongre tarafından kurulan
ve federal devlete karşı açılan tazminatlar, gümrük, patent, askeri suçların
temyizi, vergi davaları temyizi, iflas işleri gibi alanlarda görev yapan
çeşitli mahkemeler bulunuyor.
Başkanlık Sisteminin Üstünlükleri ve Sakıncaları
(Başkanlık sistemine ilişkin görüşler çerçevesinde, üstünlükleri ve sakıncalı yönlerini sıralamak mümkün. TBMM Araştırma Merkezi'nin çalışmasında, bu konuda görüş ortaya koyanların genel olarak mutabık kaldıkları nitelemeler şöyle sıralanıyor:
Üstünlükleri:
- İstikrarlı yönetim: Başkanlık sisteminde yürütme
organına verilen sabit görev süresi, istikrarlı hükümetlerin oluşumuna hizmet
eder. Hükümet krizleri yaşanmaz. Parlamenter sistemlere özgü olan ileriyi
görememe ve belirsizlik orunu yoktur. Hükümet istikrarı toplumsal
istikrara,dolayısıyla demokrasinin sağlamlaşmasına katkıda bulunur.
- Güçlü yönetim: Başkan, parlamenter sistemde
meclise karşı sorumlu olan başbakanlara göre, karar alırken daha fazla
inisiyatif kullanabilir, hızlı karar alabilir ve etkin bir yönetim sağlayabilir.
Güçlü yürütme güçlü devleti doğurabilir. Oysa parlamenter rejimlerde bir
taraftan Cumhurbaşkanlarıyla bölüşülen, diğer taraftan parlamentoların baskısı
altında olan hükümetler, yürütmenin gücünü azaltır vezafiyete yol açar.
- Daha fazla demokrasi: Başkanlık sisteminin daha
fazla demokrasi sağlayacağına ilişkin argümanlar şunlardan oluşmaktadır.
- Seçmenler muhtemel hükümet seçeneklerini baştan
görerek oy verir. Halkın hesap sorma imkanı daha fazladır. Çünkü sorumluluğun
teşhisi daha kolaydır.
- Seçmenler için daha fazla seçme imkanı sağlar.
Yasama organı için bir partinin adaylarını desteklerken yürütme organının
seçiminde başka bir partinin adayını destekleme fırsatına sahip olurlar.
- Yasama meclisi üyeleri, hükümetin devamı kaygısı
taşımaksızın yasalar üzerinde bağımsız karar verebilirler. Aynı şekilde yürütme
organı yasama organını feshetme yetkisine sahip olmadığından milletvekilleri
daha özgür ve vicdani hareket etme imkanına kavuşurlar.
- Güçler ayrılığı ve sınırlı iktidar bireysel
özgürlüklerin garantisidir.
- Yürütme organının doğrudan halk tarafından
seçilmesi daha fazla demokrasi demektir. Siyasi güç ve yetkiye sahip yürütmenin
halk tarafından doğrudan seçilmesi, ona büyük bir güven, saygınlık ve meşruiyet
sağlıyor.
Sakıncaları:
· Katılık: Başkanlık sistemlerinde yasama ve
yürütme organları birbirlerinin ömürlerini etkileyebilecek yetkilere sahip
değildir. Yasama organı başkanın varlığını sona erdiremediğinden yürütme gücünün
süresi sabittir. Bu durumda bir başkan ne kadar yeteneksiz olursa olsun görev
süresini doldurmadan görevinden alınamayacaktır. Popülaritesi veya meşruiyeti
tartışmalı hale gelse de Başkan, sabit süresi dolmadan değiştirilemeyecektir.
Buna karşılık çok başarılı bir başkan, yeniden seçilme yasağı olan ülkelerde
tekrar seçilememektedir.
· Çift Meşruiyet: Başkanlık sistemlerinde yasama
ile yürütme birbiriyle yarışan meşruiyet iddiasında bulunabilmektedir. Bu, her
iki organın halk tarafından seçilmesinin doğal sonucudur. Özellikle parti
sayısının çok olduğu veya ideolojik ayrımların derin olduğu başkanlık
sistemlerinde bu iki gücün izlenecek politikalar üzerinde çatışma içine girmesi
ihtimali güçlenmektedir. Bu çatışma sistemin kilitlenmesine ve tıkanmasınayol
açabilir. Her iki organın birbirinden bağımsız olması ve birbirinin
yaşayabilirliği üzerinde herhangi bir yetkiye sahip olmaması uzlaşmayı çok
zorlaştırabilir. Bu tür ihtimallerde ikisi de halk tarafından seçilen organlar
demokratik meşruiyet iddiasında bulunabilirler. Bu tür durumlarda ordunun
arabulucu güç olarak müdahale etmesi Güney Amerika ülkelerinde zaman zaman
görülen bir siyasi olgudur.
· Sıfır toplamlı oyun: Yürütme gücü üzerinde
yaşanan başkanlık yarışı, kazanan adaya yürütme gücünün tamamını sunarken,
kaybeden adayın yönetim sürecindeki etkinliğini sıfırlar. Ya hep ya hiç oyunu
sözkonusudur. Kazanan aday bir sonraki seçime kadar yürütme gücünü tek başına
kontrol edecektir. Kaybeden aday için parlamenter sistemlerde olduğu gibi
garanti edilmiş muhalefet sıraları mevcut değildir.
· Siyaset yarışının dışarıdan katılanlara açık
olması: Güçlü parti yapısının mevcut olmadığı başkanlık sistemlerinde başkanlık
seçimlerinin kişiselleşmiş karakteri, dışarıdan gelenlerin iktidar yarışını
kazanmaları ihtimalini doğurmaktadır. Bu yüzden başkanlık sistemlerinde
adayların arkasında bir parti örgütünün bulunması gerekmez. Popüler herhangi
bir aday, diğer politikacıların desteğine ihtiyaç duymadan, kendi kendini aday
gösterip sahneye meteor gibi girebilir. Ancak bu durum genellikle Latin
Amerika’ya özgü bir olgu olarak görülmektedir. Halkın herhangi bir vesileyle
tanıdığı, sempati duyduğu ve beğendiği kişiler siyasi tecrübeleri olmasa da
başkanlık yarışında iktidarı ele geçirme şansı bulabilmektedir.
· Başkanlık sistemlerinin siyasi üslubu: Başkanlık
yarışının çoğunlukçu doğası ve siyaset sürecinin toplam-sıfır kuralına göre
işlemesi kutuplaşmaya yol açmaktadır. Kazananın her şeyi aldığı, kaybedenin her
şeyi kaybettiği bir sıfır toplamlı oyunda uzlaşmaya değil kutuplaşmaya teşvik
eden faktörler ön plana çıkmaktadır. Gelecek başkanlık seçimine kadar
iktidarını koruyacağından emin olan Başkan, gerek muhalefetin gerekse seçmen
kitlesinin taleplerine karşı duyarsız hale gelebilir. Otoritesinin temelinde çoğunlukçu
unsurlar bulunan başkan, tüm halkın temsilcisi olduğu inancına kapılabilir.
Kendi politikalarının halk iradesinin yansıması, muhaliflerininkini ise dar
çıkarların bencil planları olarak tanımlama eğilimine girebilir. Özellikle
yeniden seçilme veya art arda seçilme yasaklarının olduğu ülkelerde Başkan
muhalefetin taleplerini politikalarından tamamen dışlama eğilimi taşıyabilir.
Kaybedenler ise, bir sonraki seçime kadar beklemekten başka seçenekleri
olmadığındanbaşkanın politikalarına karşı yıkıcı bir üslup benimseyebilir.
YARI-BAŞKANLIK SİSTEMİ (FRANSA)
Başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin bazı
unsurlarını birleştiren melez bir hükümet sistemi. Devlet başkanı doğrudan
halk tarafından seçildiği ve geniş anayasal yetkilere sahip olduğu için
başkanlık sistemine benziyor. Parlamentonun güvenine tabi bir bakanlar kuruluna
sahip olduğu için parlamenter sisteme çağrıştırıyor.
Yarı-başkanlık sistemi, 1962’ten itibaren bu
sistemi uygulayan Fransa’ya atfedilir. Bunun nedeni Fransa Cumhurbaşkanlarının
sadece halk tarafından seçilmekle kalmayıp önemli yetkilerle donanmaları. Halbuki
1929’da Avusturya, 1919’da Finlandiya, 1975’te Portekiz, İzlanda ve İrlanda bu
sisteme geçmişlerdir. Rusya ise 1992’den itibaren bu sisteme yakın bir yönetime
geçmiştir. Ancak kimi yazarlara göre Avusturya, İzlanda ve İrlanda her ne kadar
devlet başkanları doğrudan seçilse de yetkileri geniş olmadığı için parlamenter
rejim sayılabilirler. Benzer şekilde Bulgaristan ve Slovakya’da devlet başkanı
halk tarafından seçilmekle
birlikte yetkileri kısıtlı olduğundan, kimi yazarlar bu hükümetleri “başkanlı
parlamenter sistem” olarak adlandırılmakta.
Bazı araştırmacılar, Türkiye’deki,
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini öngören 2007’deki anayasa
değişikliğiyle yarı-başkanlık sistemi olarak niteliyor.
Yarı-Başkanlık Sisteminin Temel Özellikleri:
· Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor.
· Cumhurbaşkanı önemli yetkilere sahip.
· Yürütmede meclisin
güvenine bağlı bir başbakan ve kabine var.
Yasama:
Fransa Parlamentosu 577 üyeli Millet Meclisi ve 343
üyeli Senato’dan oluşuyor. Millet Meclisi üyeleri (577 üye), 5 yıllığına halk
tarafından; Senato üyeleri (343 üye) 6 yıllığına halkın belirlediği bir seçim
kurulu tarafından seçiliyor. Milletvekillerinin seçimi iki turlu dar bölge ve
çoğunluk sistemine göre yapılıyor. İlk oylamada adaylar oyların salt çoğunluğunu
sağlayamazlarsa, ikinci oylamada en çok oyu alan aday seçiliyor. Senatörler
her il için, ilin milletvekilleri ile yerel yönetim temsilcilerinden oluşan
seçim kurulu tarafından bazı illerde çoğunluk sistemi, bazı illerde ise nispi
temsil sistemi uygulanmak suretiyle seçilmekte.
Parlamento üyeliği bakanlık ile birleşemiyor. Bakan
olarak atanan kişinin parlamento üyeliği düşüyor, yerine yedek üye geçiyor.
Parlamentonun Yetkileri:
· 1958 Anayasası ile getirilen rasyonelleştirilmiş
parlamentarizm ile Fransa Parlamentosunun hem yasama hem hükümeti denetleme
yetkileri kısıldı.
· Parlamentonun yasa yapacağı alanlar anayasa
tarafından sayılarak sınırlandırıldı. Anayasa tarafından belirlenmiş bu
alanlar dışında düzenleme yapma yetkisi yürütmeye verildi.
· Parlamentonun kendisine belirlenmiş yasama
alanından çıkmaması için hükümete yasama sürecine ilişkin itiraz yetkisi
tanındı. Anayasa Konseyi hükümeti haklı bulduğunda hükümet kanunun ilgili
hükmünü kararname ile değiştirebilmekte.
· Bütçe kanunu ve kalkınma planı hedefleriyle
ilgili program kanunları çıkarıyor.
· Parlamento, hükümete kanun hükmünde kararname
çıkarma izni verebilir.
· Yasa yapma yetkisi çeşitli hukuki mekanizmalar ve
yöntemlerle fiilen parlamento dışında Cumhurbaşkanına (olağanüstü dönem için),
hükümet ve halka da verilmiş.
· Kanun önerme yetkisi, hem hükümete hem parlamento
üyelerine ait.
· Başbakan belli bir tasarının kabulünü sağlamak
için Millet Meclisi önünde hükümetin siyasal sorumluluğunu ortaya atabilir. Bu
bildirim karşısında bir güvensizlik önergesi verilmezse veya kabul edilmezse
tasarı otomatik olarak kanunlaşır
· Cumhurbaşkanının geri gönderdiği kanunlarda
parlamento ısrar ederse kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanmak zorunda.
· Olağan kanunlar ile anayasa değişiklikleri
arasında “organik kanunlar” mevcut olup bu kanunların kabulü olağan kanun
yapımındanfarklı bir usule tabi.
· Parlamentonun denetim yetkisi de yasama yetkisi
gibi kısıtlanmaya çalışılmış. Bunlardan soru ve araştırma komisyonu
kurulmasının pek etkinliği bulunmamakta.
· Hükümet siyaseten sadece Millet Meclisi
karşısında sorumlu. Hükümet istediği zaman güven istemine gidebilir.
· Parlamentonun hükümete karşı en etkin silahı
güven oylaması. Uygulamada yeni hükümet kurulduğunda güven istemine
gidilmemekte.
Yürütme (Cumhurbaşkanı ve Hükümet)
Parlamenter sistemlerde olduğu gibi, Fransa’da
yürütme Cumhurbaşkanı ve Hükümet olmak üzere iki başlı. Parlamenter sisteme
aykırı olarak esas yetki Cumhurbaşkanının elinde bulunmakta. Cumhurbaşkanı
beş yıl için halk tarafından salt çoğunlukla seçilmekte. İlk turda salt
çoğunluk sağlanamazsa en fazla oy almış iki aday için tekrar seçim yapılır.
Aynı kişi peş peşe en fazla iki kere Cumhurbaşkanı seçilebilir. Aday olabilme
yaşı 23.
Cumhurbaşkanı, vatana ihanet dışında mutlak
sorumsuzluktaşır. Cumhurbaşkanına karşı parlamentonun herhangi bir denetleme
veya düşürebilme yetkisi yok. Yürütmenin gerçek şefi görünümü var ve
hükümet bu devlet şefinin siyasi kararlarını uygulayan kurmay heyeti gibi.
Cumhurbaşkanının Yetkileri:
-- Cumhurbaşkanı hem devlet başkanı hem de
yürütmenin başı. Bakanlar Kuruluna başkanlık ediyor.
-- Bazı yetkileri tek imzayla kullanırken
bazılarını karşı imzayla kullanabilmekte. Tek imzayla kullanacağı yetkiler
anayasada sayılı, bunlar dışındakiler karşı imzaya tabi.
Tek imza ile
kullanılan yetkiler şunlar: (m.19)
.Başbakanı atamak (dilediği ismi başbakan olarak
hükümeti kurmakla görevlendirebilir) ve hükümetin çekildiğini bildirmesi
üzerine görevine son vermek. Başbakanın önerisiyle bakanları atamak ve
görevlerine son vermek (m.8),
.Belli sorunları parlamentoya götürmeden
referanduma götürerek yasama işlemi yapmak (m.11),
.Cumhuriyetin kurumları, ulusal bağımsızlık, ülke
bütünlüğü, uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi ağır ve yakın tehdit
altındaysa, anayasal kuvvetlerin işleyişi kesintiye uğramışsa cumhurbaşkanı
başbakana, meclis başkanlarına ve Anayasa Konseyi’ne danıştıktan sonra ulusa
bir bildirge yayınlayarak gerekli gördüğü bütün önlemleri alır. ( Anayasanın
sözkonusu 16. maddesi devlet başkanlığını güçlendiren en önemli hükmü.)
.Cumhurbaşkanı meclislere mesajlar gönderebilir.
Bunlar hiçbir tartışmaya yol açmaz. (m.18)
.Cumhurbaşkanı başbakana ve meclis başkanına
danıştıktan sonra Millet Meclisini feshedebilir. (m.12)
.Anayasa Konseyi’nin üç üyesini atar ve başkanını
belirler (m.56).
.Kanunları ve uluslararası sözleşmeleri anayasaya
aykırı gördüğü takdirde Anayasa Konseyi’ne başvurabilir (m.54 ve 61).
--Şu yetkiler ise parlamenter rejimlerden farklı
olarak karşı imzayla kullanılmaktadır:
.Affetme (m.17),
.Parlamentoyu olağanüstü toplantıya çağırma ve
toplantıyı kapama (m.29),
.Yasaların
parlamento tarafından yeniden görüşülmesini isteme (m.10).
-- Bunların dışında Cumhurbaşkanı, Danıştay ve
Sayıştay üyeleri, valiler, elçiler, generaller, rektörler ve merkezi idare
amirleri gibi yüksek düzeyde görevlilerin atanmalarını sağlayan kararnameler
ile hükümetin yetki kanunlarına dayanarak kabul ettiği kanun hükmünde metinleri
imzalamayı reddetme yetkisine sahiptir.
Hükümet
-- Cumhurbaşkanı bakanlar kurulunun gerçek başı.
Bakanlar kurulu her hafta Cumhurbaşkanının başkanlığında Cumhurbaşkanlığı
sarayında toplanır. Başbakanın başkanlık yaptığı toplantılar ancak
cumhurbaşkanının yazılı vekaletiyle istisnai olarak yapılır, bu toplantılarda
hükümet yetkileri kullanılamaz.
-- Bakanların sayısı, unvanları ve görevleri
değişkenlik göstermektedir. Uygulamada farklı seviyelerde bakanlar
bulunmaktadır:
.Devlet bakanları,
.Bakanlar (belli bakanlık örgütünün başındaki
bakanlar),
.Özel görevli bakanlar (başbakan veya önemli bir
bakanın yanında belirli bir
konudan sorumlu),
.Devlet Sekreterleri (başbakana veya
bir bakana bağlı bir daireden sorumlu)
-- Anayasa ulusun siyasetini belirleme ve yürütme
yetkisinin “hükümet”te olduğunu belirtirken bu yetkiler bakanlar
kuruluna verilmiş durumda. Bakanlar kurulunun da başkanı
Cumhurbaşkanı olunca görev paylaşımı karışık bir hal almaktadır. Aynı yetki
belirsizliği ulusal savunma ve silahlı kuvvetlerin kullanımı konusunda da
mevcut.
-- Siyasi sorumluluk taşıyan başbakan ve hükümetin uygulama
alanında yetkileri çok az ve bunlar cumhurbaşkanına tabi bir görüntüde.
Yargı
Yargısal alanda üç önemli organdan söz
edilebilir. Anayasa Konseyi, Yüksek Hakimler Kurulu ve Yüce Divan.
Anayasa Konseyi: 9 yıl için seçilen 9 üyeden
oluşuyor. Cumhurbaşkanı, Millet Meclisi başkanı ve Senato başkanı üçer üye
seçiyor. Konsey üç alanda görev yapıyor:
.Anayasal merci olarak, seçim hakimi olarak ve
anayasa hakimi olarak.
.Anayasal merci olarak, cumhurbaşkanının
olağanüstü yetkilerini kullanması
talebini değerlendirme, cumhurbaşkanlığının
boşaldığını saptama, cumhurbaşkanlığı seçimlerini erteleme, cumhurbaşkanlığı
aday başvurularını inceleme, halkoylamaları taleplerini inceleme, parlamento
üyeliğinin düşürülmesi yetkisi var.
.Seçim hakimi olarak, cumhurbaşkanlığı, parlamento
üyeliği seçimlerine ve halkoylaması sonuçlarına itirazları inceleme yetkisi
var.
.Anayasa hakimi olarak, yasama organının yetkisini
aştığı yolundaki başvurular ile kanun ve içtüzüklerin anayasaya aykırı olduğu
yolundaki başvuruları inceler.
Yüksek Hakimler Kurulu: Anayasaya göre yargının
bağımsızlığının güvencesi cumhurbaşkanıdır ve bu konuda kurul ona yardım eder.
Hakimler cumhurbaşkanı tarafından atanırlar, bağımsızdırlar ve görevden
alınamazlar. Savcılar ise Adalet Bakanlığına bağlı çalışır. Kurul iki bölümden
oluşur; birinci bölüm hakimlerden ikinci bölüm savcılardan sorumludur.
Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı birinci bölümün üyesidirler.
Yüce Divan: 1993’ten itibaren biri, sadece
cumhurbaşkanı için; diğeri ise bakanların görevlerine ilişkin suçlarında
yetkili olacak iki yüce divan bulunmakta. Cumhurbaşkanı için yüce divan, iki
meclisten seçilen 36 üyelik bir kurul. Diğerini oluşturan 15 üyeden 12’si
parlamenter, 3 hakim.
Yarı-Başkanlık Sisteminin Üstünlük Ve Sakıncaları
Fransız siyasi sisteminin yarı-başkanlık
sistemine geçtiği tarihten bu yana bir hükümet istikrarsızlığıyla
karşılaşmaması, yürütmeyi güçlendirmekle siyasi istikrar arasında pozitif bir
ilişki olduğu yargısını güçlendirmiş.
-- Buna göre yarı-başkanlık sisteminin
bazı üstünlükleri şöyle sıralanıyor:
.Güçlendirilmiş bir yürütme, parçalanmış
parlamentolardan kaynaklanacak hükümet istikrarsızlıklarını azaltır.
.Sistemin önemli bir üstünlüğü başkanlık
sisteminden farklı olarak yürütmenin tamamının başkanın kişiliğinde toplanmamış
olmasıdır. Bu bağlamda devlet başkanının otoriter eğilimler göstermesi
olasılığı azaltılmış olmaktadır.
.Yine başkanlık için yürütmenin görev süresinin
katılığı sorun iken, yarı-başkanlık sisteminde bu katılık yürütmenin hükümet
kanadı için söz konusu değildir. (Popülarite veya meşruiyeti şüpheli hale
gelmiş hükümeti parlamento veya cumhurbaşkanı düşürebilmektedir.)
.Çifte meşruiyet sorunu yürütmenin farklı siyasi
eğilimdeki iki kanadında ortaya çıktığında, cumhurbaşkanı meclisi fesih yoluyla
hükümeti düşürerek sistem krizini önleyebilir.
--Yarı-başkanlık sistemi melez bir sistem olması
bakımından bazı sorunlar taşıyor:
.Yürütmenin iki başı arasındaki görev ve yetki
çerçevesinin net biçimde belirlenmesi güçtür; bu durum sistemin kilitlenme
riskini barındırır. Başkanlık sisteminde başkan-yasama arasında doğabilen görüş
aykırılığı ve tıkanıklığın benzeri bir durum, yarı-başkanlık sisteminde
cumhurbaşkanı ile hükümet arasında da yaşanabilir.
.Parlamento çoğunluğu ile cumhurbaşkanının farklı
siyasi görüşlere sahip oldukları dönemler yasama ile yürütme arasında
giderilmesi güç gerilimlere neden olabilir.
Araştırmanın sonuç bölümünde ise şu ifadeler yer alıyor:
(Parlamenter sistem, başkanlık ve yarı başkanlık olmak üzere) ''Üç hükümet sisteminin kendi içinde güçlü ve zayıf
yönleri bulunmaktadır. Bu güçlü ve zayıf yönlerden hangisinin baskın olacağını
ise her ülkenin kendi siyasal, sosyal ve ekonomik koşulları belirlemektedir.
Başkanlık sistemi ABD’de güçlü yönleriyle kendini gösterirken, Latin Amerika’da
zayıf yönleri gündeme gelmektedir. Benzer şekilde parlamenter sistemin
İngiltere örneği güçlü yönleriyleortaya çıkarken Doğu Avrupa örnekleri sistemin
kritik yönleriyle gündeme gelmektedir. Hâkim görüş şudur: Bir ülkenin sağlıklı
bir siyasi düzene sahip olması, belli bir hükümet sistemini tercih etmiş
olmasından çok, sahip olduğu hükümet sisteminin kendi toplumsal koşullarında
ortaya çıkan zayıf yönlerini tespit ederek,bunları giderici mekanizmaları
geliştirmesine bağlıdır.
Türkiye’de gerek başkanlık sistemini destekleyenler
gerekse bu sisteme karşı çıkanların paylaştıkları bir görüş bulunmaktadır:
Seçim sisteminin, çoklu parti sisteminden merkez partilere geçişi sağlayacak
biçimde düzenlenmesine ihtiyaç vardır; çünkü parçalanmış ve ideolojik
ayrımların derinleştiği partilerden oluşan bir siyasi yelpaze bütün hükümet sistemlerinin
işleyişini zorlaştıran, krizlere neden olan bir husustur. Diğer taraftan, parlamenter
sistemin devamından yana olan görüş sahipleri, bu hükümet sisteminin istikrarsızlığa
yol açan özelliklerini törpüleyip, rasyonelleştirilmiş parlamentarizm uygulamalarını
geliştirmek yönünde kanaat taşımaktadır. Buna karşılık, başkanlık ya da yarı-başkanlık
sisteminin uygulanabilirliğini savunanlar, bu sistemlerin ancak birtakım
reformlarla birlikte hayata geçirilebileceğini kabul etmektedirler.''
--
Kaynak: Başkanlık ve Yarı-Başkanlık Sistemleri (TBMM Araştırma Merkezi, Şubat 2011)