10 Mayıs 2012

-Başkanlık sistemi

        -Başkanlık ve yarı-başkanlık sistemi
        -TBMM'deki araştırmaya göre, ABD'deki başkanlık
        sisteminde yürütme ve yasama yetkisi  belirli bir süre için
        seçimle veriliyor, bunların birbirini düşürme yetkisi yok
        -''Kuvvetlerin sert ayrılığı'' olarak ifade edilen sistemde,
        yasama ve yürütmenin seçim ve işleyişinde bağımsızlık geçerli
        -“Frenler ve dengeler” adı verilen  bu  mekanizmayla her 
        iki organ birbirini kısmen etkileyecek yetkilere sahip
        -Yarı başkanlıkla yönetilen Fransa'da, halkın seçtiği ve 
        önemli  yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı bulunuyor
        -Yürütme ise meclis güvenine bağlı başkakan ve kabine 
        tarafından yürütülüyor, Cumhurbaşkanı kabinenin başı
        -Her ikisinde de parlamento çoğunluğu ile  başkan  ya da
        cumhurbaşkanı farklı yelpazede ise sistem kilitlenebiliyor
        -Sistemlerin güçlü ve zayıf yönlerden hangisinin baskın
        olacağı ülkelerin siyasal, sosyo-ekonomik koşullarına bağlı        



       Türkiye'de, genel olarak iktidar gücünü elinde bulunduranların bu konudaki görüşlerini açıklamalarının ardından ''başkanlık sistemi'' tartışmaları başlıyor. Buna destek verenler ve karşı çıkanlar da değişik platformlarda görüşlerini dile getiriyorlar. Bu tartışmalar son 30 yıllık dönemde neredeyse yılda bir kez tekrarlanıyor. 
         Konuyla ilgili tartışmaların başlangıcı 1982 Anayasası'nın hazırlandığı sürece denk düşüyor. Daha sonraki dönemde, 1987'den sonra Turgut Özal, ardından da Süleyman Demirel tarafından konu sık sık gündeme getirildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ''başkanlık sisteminden yana'' olduğunu söyledi ve yine tartışmalar başladı. Tabii, bu kez bir anayasa hazırlama sürecinde konunun gündeme gelmesi ayrı bir anlam taşıyordu.   
        TBMM Araştırma Merkezi'nde Şubat 2011'de yapılan araştırmada ABD (başkanlık) ve Fransa'daki (yarı başkanlık) sistemleri incelendi. Bu iki ülke bağlamında başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerin olumlu ya da sakıncalı yönlerinin ele alındığı araştırmada, konuyla ilgilenen bilim adamlarının değerlendirmelerinden de alıntılar yapıldı. 
        Görünen o ki, hangi görüşe destek verilirse verilsin, her iki sistemde de siyasal yapının kendi kendini denetleyecek mekanizmarının devrede tutulması; yargı ve yürütme erklerinin birbirine karşı bağımsızlığı ve üstünlük mücadelesine girmemesi ana çerçeveyi oluşturuyor. Bu da demokrasi kültürüyle paralel işliyor. Demokrasi kültürünün yerleşmediği toplumlarda hangi sistem olursa olsun aksaklıkların, çarpıklıkların ortaya çıkması kaçınılmaz hale geliyor. 

        TBMM Araştırma merkezinin çalışmasının giriş bölümünde şu değerlendirmeye yer veriliyor:
          ''Hükümet sistemlerinden hangisinin demokratik düzeni pekiştireceği, hangisinin zayıflatacağı sorusu siyaset bilimcileri ve siyasetçileri çokça meşgul etmiş bir meseledir.
Genel olarak, demokrasilerin yaşama şansının, hükümet sisteminin türünden çok anayasa
kuralları, siyasi parti sistemi, seçim sistemi gibi kurumlara ve ülkelere özgüekonomik, sosyal, siyasal ve tarihsel faktörlere bağlı olduğu kabul edilmektedir. Bununla birlikte (belirli koşullarda) seçilen hükümet sisteminin demokratik istikrar açısından etkili olabileceği de kabul edilmektedir.
        Türkiye’de 1980’den bu yana süregelen hükümet sistemlerinin tercihi tartışmalarına, temelde siyasi istikrarsızlık ve demokratik düzenin kırılganlığı kaynaklık etmektedir. Dolayısıyla konu üzerindeki değerlendirmeler başkanlık ve yarı-başkanlık sistemlerinin bu sorunları gidermede ne kadar etkili olabileceği hususunda yoğunlaşmaktadır.'' 
         
         -BAŞKANLIK SİSTEMİ: (ABD)

         Başkanlık sistemi hem yürütme organının başı hem de devlet başkanı olan başkanın, sabit bir süre için halk tarafından seçildiği ve yasama organının başkanı düşüremediği, başkanın da yasama organını feshedemediği bir sistem olarak tanımlanıyor.
         Başkanlık Sistemine Özelliğini Veren Temel Unsurlar:
         · Yürütme gücünün tek sahibi olan başkan, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak halk tarafından seçiliyor. (ABD’deki başkanlık seçimleri dolaylı sayıldığı halde aslında  halk, seçiciler kurulunu seçerken istediği başkanı seçecek kişilere oyunu veriyor.)
          · Yasama yetkisini kullanacak olan organ (Kongre), başkan gibi sabit bir süre için halk tarafından seçiliyor.
          · Yasama ve yürütme organları birbirinin varlığına son verebilecek hukuki araçlara sahip değiller. Yürütme yasama organını feshedemez ve yasama organı yürütme organını düşüremez.

          Yasama (Kongre)
         ABD’de yasama yetkisini kullanan Kongre iki meclisten oluşuyor:  Temsilciler Meclisi ve Senato.  Temsilciler Meclisi, nüfus esasına göre ve iki yıl için seçilen 435 üyeli. Senatoda ise her eyaletten iki kişi olmak üzere altı yıl için seçilen 100 üye yer alıyor.  
         Kongre’nin Yetkileri
       · Kongre, kanun yapma yetkisine sahip tek anayasal organ. Anayasa’ya göre Kongrenin yasa yapma yetkisi genel olarak kişi hak ve özgürlükleri ile sınırlıdır. Bütçeyi kabul etmeve federal hazinenin giriş çıkışlarını düzenleyen mali kanunları yapma yetkisi tamamen Kongre’ye ait.
       · Kongre, meclislerinde bulunan uzmanlaşmış daimi komisyonlar aracılığıyla yönetim örgütünün faaliyetlerini izleyebiliyor ve denetleyebiliyor. Gerektiğinde komisyonlar idarenin faaliyetleriyle ilgili soruşturma yaparak bir mahkeme görüntüsü dahi kazanabiliyor.                                                            
       · Savaş ilan etme yetkisi Kongre’ye ait. Ancak, uygulamada başkanlar ilansız savaş yoluna giderek bu yetkiyi aşabiliyorlar.
       · Kongrenin iki kanadının katılımıyla işleyen suçlama, istisnai bir yol da olsa kongrenin, yürütmenin başı olan Başkanı hukuken sorumlu tutabildiği yetkilerden biri.  
       · Temsilciler Meclisi, mali inisiyatife sahip. Mali yönü olan kanunların önerisi Temsilciler Meclisinde yapılıyor. Ancak Senato, kendisine gelen mali kanunları kabul edip etmemekte serbest.
       · Temsilciler Meclisi, Başkanı seçecek seçiciler kurulunda gerekli çoğunluğu sağlayan bir başkan adayı olmazsa, üç aday arasından Başkanı seçme yetkisine sahiptir. Ancak uygulamada buna başvurulmamış.
       · Senato, Başkanın atadığı bakanların, elçilerin ve diğer yüksek rütbeli memurların atamalarını basit çoğunlukla onaylama yetkisine sahip.
       · Senato, Başkanın yaptığı antlaşmaları 2/3 çoğunluk ile onaylama yetkisine sahip. Senatoda bu çoğunluğu bulmanın zorluğuna karşılık, Başkanın işini kolaylaştırıcı bazı hususlar bulunuyor. Anayasaya uygun bazı hukuki yollarla oluşturulan “yürütme antlaşmaları” sadece iki meclisin basit çoğunluğu ile onaylanabiliyor. Ayrıca, başkan, anayasanın antlaşmalar için öngördüğü onaylamayı atlamak için biçimsel yönden farklı olup Kongre’nin onayını gerektirmeyen askeri ve ekonomik anlaşmalar yapabiliyor.

         Yürütme (Başkan)
     Yürütme yetkisi seçimle işbaşına gelen Başkan’a ait. Başkan (ve yardımcısı) iki dereceli bir seçimle dört yıl için halk tarafından seçiliyor.
   Yürütme organını şahsında somutlaştıran Başkan, yetki ve sorumluluklarını gerçekleştirmek için geniş ve güçlü bir organizasyona sahip. Alınan kararların isabetliliği ve etkinliği bu sayede gerçekleşiyor.
       ABD’de yürütme örgütünün içinde kabine ve yürütme bürosu Başkana en çok yardımcı olan organlar. Ayrıca bağımsız yürütme kurumlarıyla bağımsız düzenleyici kurumlar ve kamu şirketleri başkana yardımcı oluyor. Başkana önerilerinde yardımcı olma işlevini gören kabine, 15 bakanlıktan (department) oluşuyor: Dışişleri, Maliye, Savunma, Anavatan Güvenliği, Adalet, İçişleri, Tarım, Enerji, Ticaret, Ulaştırma, Çalışma, Konut ve Kırsal Kalkınma, Emekli İşleri, Ulusal Eğitim, Sağlık ve Refah Bakanlıkları.
        Kabine, siyaset yapıcı bir organ değil; bakanlar Başkanındanışmanı durumunda ve başkanın emrine tabi.
        Başkan yardımcısı, Başkanla aynı zaman ve koşullarda seçiliyor. Başkan yardımcısının rolü oldukça silik. Başkan yardımcısının bir rolü seçim dönemine yönelik. Buna göre Başkan yardımcısı Başkanın sahip olduğu siyasi çizginin dışında oluyor ki bununla seçmen oylarının genişletilmesi amaçlanıyor. Diğer bir rolü, Başkanın ölüm, istifa veya görevini yapamayacak duruma gelmesi halinde başkanlık görevini üstleniyor. Başkan yardımcısı Senato’nun başkanı olarak görev yapıyor. Ancak uygulamada bu görevi sadece göreve başlarken törensel olarak yerine getiriyor.



          Başkanın Yetkileri:
         · Başkan, yürütme organının bütününü temsil ediyor.
         · Ulusal birliği şahsında somutlaştırdığı için “devlet başkanı” vasfı taşıyor.
         · Kongreye karşı siyasi sorumluluğu olmayan bir “hükümet başkanı”.
         · Kongrenin çıkardığı bütün kanunları uygulama yetkisine sahip.
         · Kongre’nin yaptığı kanunları veto etme yetkisi bulunuyor.  Veto edilen kanunlar
Kongrenin 2/3 çoğunluğuyla kabul edilebiliyor.
         · Kabine üyeleri, Başkan tarafından atanır ve başkanın bakanları konumunda.
Bakanların atanması Senato’nun onayına bağlı, azledilmesi için Başkanın kararı yeterli.
         · Başkan askeri güçlerin başkomutanı sıfatını taşımaktadır. Başkan bu görevi reel
olarak kullanmakta ve stratejik kararları kendisi veriyor. Başkanın bu yetkisi sivil otoritenin askeri otoriteye kesin üstünlüğünü gösteriyor. En düşük rütbeli subaydan en yüksek rütbeli subaya kadar hepsini başkan atayabiliyor.  
         · Dış siyaset alanında Başkanın yetkisi geniş. Amerikan diplomasisinin şefi olup önemli kararları bizzat kendisi alıyor. Dışişleri bakanından yardım görse de elçileri ve konsolosları atıyor. Devletleri tanıyabilir, uluslararası antlaşmaları imzalayabiliyor.
         · Federal yönetimin şefi olarak bütün federal memurları atama yetkisine sahip. Başkanınbu alanda atama ve göreve son verme yetkisi yanında şef sıfatıyla bütün servisleri denetleme ve en önemli kararları alma yetkisi de var.
        · Başkan genel veya kısmi af yetkisine sahip. Ancak bu yetkisini Kongre’nin “suçladığı” kişiler için kullanamıyor.
                                                                                                                                                                                             
          Frenler ve Dengeler Sistemi
         Başkanlık sistemi, kuvvetlerin sert ayrılığıyla tarif ediliyor. Yasama ve yürütmenin seçilme ve işleyişinde bağımsızlık ilkesi geçerl. Ancak devlet yönetiminde koordinasyon ihtiyacı bulunduğundan bu ayrılığın bir ölçüde dengelenmesi gerekiyor. Amerikan geleneğinde “frenler ve dengeler” adı verilen bu mekanizma ile iki organa birbirini kısmi olarak etkileyecek yetkilere sahip: 
        · Atamalar: Kamu görevlilerini atama yetkisi başkanın elinde olmakla birlikte önemli atamaların çoğu Senatonun onayına tabi. Bu nedenle Başkan bu atamalarda Senato’nun eğilimlerini dikkate almak durumunda.
        · Uluslararası antlaşmaların onaylanması: Dış ilişkileri yürütme ve uluslararası antlaşmaları yapma yetkisi Başkan’a ait. Ancak bu antlaşmalar Senato’nun 2/3 çoğunlukla onayına tabi olduğundan dolayı BaşkanSenato’nun görüşünü dikkate almak zorunda.
        · Meclis araştırması: Kongre yürütmenin faaliyetleri ile ilgili araştırma yapabiliyor. Gerçi araştırma olumsuz sonuçlansa da Başkan üzerinde hukuki bir yaptırım imkanı yokr. Ancak Kongre’nin “araştırma komisyonları” eliyle kullandığı bu yetki bazen etkili olabiliyor.
        · Suçlama (Impeachment): Başkanın görevden düşürülmesini sağlayan istisnai bir mekanizma. Bu mekanizma ancak anayasada yer alan vatan hainliği, rüşvet gibi sınırlı hukuki nedenlerle işletilebiliyor. ABD Anayasası’na göre Başkan, başkan yardımcısı ve bütün kamu görevlileri hıyanet, rüşvet ve diğer ağır suçlardan mahkûm olurlarsa görevlerinden uzaklaştırılır. Bu fiillerle başkanı suçlama yetkisi Temsilciler Meclisine; yargılama yetkisi Yüksek Mahkeme Başkanı başkanlığında Senato’ya ait.
        · Bütçe: Başkanın bütçesini onaylama yetkisi Kongreye ait. Kongre bu yetkisini onaylamama veya bütçeyi kısma yönünde kullanabilir.
        · Veto: Bu, Başkanın Kongre’ye karşı kullanabileceği önemli bir yetki. Başkan Kongre’nin kabul ettiği kanunları veto edebiliyor. Başkanın veto ettiği kanunun tekrar  kabul edilebilmesi için hem Temsilciler Meclisinin hem de Senato’nun 2/3 çoğunluğu gerekli.
          · Mesaj: Başkanın doğrudan kanun teklif etme yetkisi yok. Ancak, Kongreye “mesaj gönderme hakkı” var. Bunlardan en önemlisi “birliğin durumu”na ilişkin olan mesaj. Başkan bu mesajı her dönem başında Ocak ayındaiki meclisin birleşik toplantısında okur. Bu mesajlarla Kongre’nin çıkarması istenen kanunlar telkin edilir.
          · Dolaylı kanun önerisi: Başkan kendi partisinden olan Kongre üyelerinden birine bir yasa önerisini parti lideri sıfatıyla yaptırabilir. Böylece uygulamada yasama etkinliklerinin büyük bir kısmı başkanın dolaylı etkisi altında gerçekleşmektedir.
          Yargı:
         ABD Anayasasının federal düzeyde öngördüğü tek mahkeme Yüce Mahkeme. Ancak anayasada Kongre’nin, gerekli gördükçe mahkemeler kurabileceği belirlenmiştir. Kongre bu yetkiye dayanarak iki önemli mahkeme türü kurmuş. Bu mahkemeler, “Temyiz Mahkemeleri” (Courtsof Appeals) ve“Bölge Mahkemeleri” (District Courts)’dir.
        · Yargı mensupları Başkanın ataması ve Senato’nun onayıyla göreve geliyor. Federal hakimlerin görevden alınması, ancak Temsilciler Meclisi’nin suçlaması ve Senato’nun mahkûm etmesiyle mümkün. Hakimler belli bir süre için atanmıyor. Emeklilik, Senato tarafından mahkûmiyet veya ölünceye kadar görevleri devam ediyor. Bu düzenleme onların, halkın geçici tutkularından uzak kalmaları ve verdikleri kararlarda seçim veya siyasi kaygıları değil adaleti gözetmeleri için yapılmış.
       · Yüce Mahkeme, Başkanın ataması ve Senatonun onayı ile ömür boyu görevlendirilen hakimden oluşuyor. Anayasa ile ilişkilerin denetlendiği en yüksek mahkeme. Mahkeme, anayasa hükümlerini yorumlar ve üst düzey kamu otoriteleri arasındaki uyuşmazlıkları çözüyor. Federal veya eyalet düzeyinde çıkarılan yasaların anayasaya aykırılığı ile ilgili davaları karara bağlıyor. Federe devletler arasında çıkan uyuşmazlıklara bakıyor. 
        · Temyiz Mahkemeleri, Yüce Mahkemeden sonra gelen ikinci derece mahkemeler. Toplam sayıları 13’tür. Bölge mahkemeleri veya doğrudan vatandaşlar tarafından açılacak davalar kesin karara bağlanıyor.
         · Bölge Mahkemeleri, federal düzeyde suç olarak görülen davalara bakıyorlar. Her eyalette en az bir tane olmak üzere 94 adet bölgemahkemesi mevcut.
         · Bu mahkemeler dışında Kongre tarafından kurulan ve federal devlete karşı açılan tazminatlar, gümrük, patent, askeri suçların temyizi, vergi davaları temyizi, iflas işleri gibi alanlarda görev yapan çeşitli mahkemeler bulunuyor. 

          Başkanlık Sisteminin Üstünlükleri ve Sakıncaları           
         (Başkanlık sistemine ilişkin görüşler çerçevesinde, üstünlükleri ve sakıncalı yönlerini sıralamak mümkün. TBMM Araştırma Merkezi'nin çalışmasında, bu konuda görüş ortaya koyanların genel olarak mutabık kaldıkları nitelemeler şöyle sıralanıyor:
          Üstünlükleri:
         - İstikrarlı yönetim: Başkanlık sisteminde yürütme organına verilen sabit görev süresi, istikrarlı hükümetlerin oluşumuna hizmet eder. Hükümet krizleri yaşanmaz. Parlamenter sistemlere özgü olan ileriyi görememe ve belirsizlik orunu yoktur. Hükümet istikrarı toplumsal istikrara,dolayısıyla demokrasinin sağlamlaşmasına katkıda bulunur.
        - Güçlü yönetim: Başkan, parlamenter sistemde meclise karşı sorumlu olan başbakanlara göre, karar alırken daha fazla inisiyatif kullanabilir, hızlı karar alabilir ve etkin bir yönetim sağlayabilir. Güçlü yürütme güçlü devleti doğurabilir. Oysa parlamenter rejimlerde bir taraftan Cumhurbaşkanlarıyla bölüşülen, diğer taraftan parlamentoların baskısı altında olan hükümetler, yürütmenin gücünü azaltır vezafiyete yol açar. 
         - Daha fazla demokrasi: Başkanlık sisteminin daha fazla demokrasi sağlayacağına ilişkin argümanlar şunlardan oluşmaktadır.
         - Seçmenler muhtemel hükümet seçeneklerini baştan görerek oy verir. Halkın hesap sorma imkanı daha fazladır. Çünkü sorumluluğun teşhisi daha kolaydır.
         - Seçmenler için daha fazla seçme imkanı sağlar. Yasama organı için bir partinin adaylarını desteklerken yürütme organının seçiminde başka bir partinin adayını destekleme fırsatına sahip olurlar.
          - Yasama meclisi üyeleri, hükümetin devamı kaygısı taşımaksızın yasalar üzerinde bağımsız karar verebilirler. Aynı şekilde yürütme organı yasama organını feshetme yetkisine sahip olmadığından milletvekilleri daha özgür ve vicdani hareket etme imkanına kavuşurlar.
           - Güçler ayrılığı ve sınırlı iktidar bireysel özgürlüklerin garantisidir.
        - Yürütme organının doğrudan halk tarafından seçilmesi daha fazla demokrasi demektir. Siyasi güç ve yetkiye sahip yürütmenin halk tarafından doğrudan seçilmesi, ona büyük bir güven, saygınlık ve meşruiyet sağlıyor.

           Sakıncaları:
       · Katılık: Başkanlık sistemlerinde yasama ve yürütme organları birbirlerinin ömürlerini etkileyebilecek yetkilere sahip değildir. Yasama organı başkanın varlığını sona erdiremediğinden yürütme gücünün süresi sabittir. Bu durumda bir başkan ne kadar yeteneksiz olursa olsun görev süresini doldurmadan görevinden alınamayacaktır. Popülaritesi veya meşruiyeti tartışmalı hale gelse de Başkan, sabit süresi dolmadan değiştirilemeyecektir. Buna karşılık çok başarılı bir başkan, yeniden seçilme yasağı olan ülkelerde tekrar seçilememektedir.
         · Çift Meşruiyet: Başkanlık sistemlerinde yasama ile yürütme birbiriyle yarışan meşruiyet iddiasında bulunabilmektedir. Bu, her iki organın halk tarafından seçilmesinin doğal sonucudur. Özellikle parti sayısının çok olduğu veya ideolojik ayrımların derin olduğu başkanlık sistemlerinde bu iki gücün izlenecek politikalar üzerinde çatışma içine girmesi ihtimali güçlenmektedir. Bu çatışma sistemin kilitlenmesine ve tıkanmasınayol açabilir. Her iki organın birbirinden bağımsız olması ve birbirinin yaşayabilirliği üzerinde herhangi bir yetkiye sahip olmaması uzlaşmayı çok zorlaştırabilir. Bu tür ihtimallerde ikisi de halk tarafından seçilen organlar demokratik meşruiyet iddiasında bulunabilirler. Bu tür durumlarda ordunun arabulucu güç olarak müdahale etmesi Güney Amerika ülkelerinde zaman zaman görülen bir siyasi olgudur.
          · Sıfır toplamlı oyun: Yürütme gücü üzerinde yaşanan başkanlık yarışı, kazanan adaya yürütme gücünün tamamını sunarken, kaybeden adayın yönetim sürecindeki etkinliğini sıfırlar. Ya hep ya hiç oyunu sözkonusudur. Kazanan aday bir sonraki seçime kadar yürütme gücünü tek başına kontrol edecektir. Kaybeden aday için parlamenter sistemlerde olduğu gibi garanti edilmiş muhalefet sıraları mevcut değildir.
          · Siyaset yarışının dışarıdan katılanlara açık olması: Güçlü parti yapısının mevcut olmadığı başkanlık sistemlerinde başkanlık seçimlerinin kişiselleşmiş karakteri, dışarıdan gelenlerin iktidar yarışını kazanmaları ihtimalini doğurmaktadır. Bu yüzden başkanlık sistemlerinde adayların arkasında bir parti örgütünün bulunması gerekmez. Popüler herhangi bir aday, diğer politikacıların desteğine ihtiyaç duymadan, kendi kendini aday gösterip sahneye meteor gibi girebilir. Ancak bu durum genellikle Latin Amerika’ya özgü bir olgu olarak görülmektedir. Halkın herhangi bir vesileyle tanıdığı, sempati duyduğu ve beğendiği kişiler siyasi tecrübeleri olmasa da başkanlık yarışında iktidarı ele geçirme şansı bulabilmektedir.                                                             
         · Başkanlık sistemlerinin siyasi üslubu: Başkanlık yarışının çoğunlukçu doğası ve siyaset sürecinin toplam-sıfır kuralına göre işlemesi kutuplaşmaya yol açmaktadır. Kazananın her şeyi aldığı, kaybedenin her şeyi kaybettiği bir sıfır toplamlı oyunda uzlaşmaya değil kutuplaşmaya teşvik eden faktörler ön plana çıkmaktadır. Gelecek başkanlık seçimine kadar iktidarını koruyacağından emin olan Başkan, gerek muhalefetin gerekse seçmen kitlesinin taleplerine karşı duyarsız hale gelebilir. Otoritesinin temelinde çoğunlukçu unsurlar bulunan başkan, tüm halkın temsilcisi olduğu inancına kapılabilir. Kendi politikalarının halk iradesinin yansıması, muhaliflerininkini ise dar çıkarların bencil planları olarak tanımlama eğilimine girebilir. Özellikle yeniden seçilme veya art arda seçilme yasaklarının olduğu ülkelerde Başkan muhalefetin taleplerini politikalarından tamamen dışlama eğilimi taşıyabilir. Kaybedenler ise, bir sonraki seçime kadar beklemekten başka seçenekleri olmadığındanbaşkanın politikalarına karşı yıkıcı bir üslup benimseyebilir.

            YARI-BAŞKANLIK SİSTEMİ (FRANSA)



            Başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin bazı unsurlarını birleştiren melez bir hükümet sistemi. Devlet başkanı doğrudan halk tarafından seçildiği ve geniş anayasal yetkilere sahip olduğu için başkanlık sistemine benziyor. Parlamentonun güvenine tabi bir bakanlar kuruluna sahip olduğu için parlamenter sisteme çağrıştırıyor. 
            Yarı-başkanlık sistemi, 1962’ten itibaren bu sistemi uygulayan Fransa’ya atfedilir. Bunun nedeni Fransa Cumhurbaşkanlarının sadece halk tarafından seçilmekle kalmayıp önemli yetkilerle donanmaları. Halbuki 1929’da Avusturya, 1919’da Finlandiya, 1975’te Portekiz, İzlanda ve İrlanda bu sisteme geçmişlerdir. Rusya ise 1992’den itibaren bu sisteme yakın bir yönetime geçmiştir. Ancak kimi yazarlara göre Avusturya, İzlanda ve İrlanda her ne kadar devlet başkanları doğrudan seçilse de yetkileri geniş olmadığı için parlamenter rejim sayılabilirler. Benzer şekilde Bulgaristan ve Slovakya’da devlet başkanı halk tarafından seçilmekle birlikte yetkileri kısıtlı olduğundan, kimi yazarlar bu hükümetleri “başkanlı parlamenter sistem” olarak adlandırılmakta.
            Bazı araştırmacılar, Türkiye’deki, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini öngören 2007’deki anayasa değişikliğiyle yarı-başkanlık sistemi olarak niteliyor. 


           Yarı-Başkanlık Sisteminin Temel Özellikleri:
          · Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor.
          · Cumhurbaşkanı önemli yetkilere sahip.
          · Yürütmede meclisin güvenine bağlı bir başbakan ve kabine var. 
         
          Yasama:

        Fransa Parlamentosu 577 üyeli Millet Meclisi ve 343 üyeli Senato’dan oluşuyor. Millet Meclisi üyeleri (577 üye), 5 yıllığına halk tarafından; Senato üyeleri (343 üye) 6 yıllığına halkın belirlediği bir seçim kurulu tarafından seçiliyor. Milletvekillerinin seçimi iki turlu dar bölge ve çoğunluk sistemine göre yapılıyor. İlk oylamada adaylar oyların salt çoğunluğunu sağlayamazlarsa, ikinci oylamada en çok oyu alan aday seçiliyor. Senatörler her il için, ilin milletvekilleri ile yerel yönetim temsilcilerinden oluşan seçim kurulu tarafından bazı illerde çoğunluk sistemi, bazı illerde ise nispi temsil sistemi uygulanmak suretiyle seçilmekte.
       Parlamento üyeliği bakanlık ile birleşemiyor. Bakan olarak atanan kişinin parlamento üyeliği düşüyor, yerine yedek üye geçiyor. 

          Parlamentonun Yetkileri:
    · 1958 Anayasası ile getirilen rasyonelleştirilmiş parlamentarizm ile Fransa Parlamentosunun hem yasama hem hükümeti denetleme yetkileri kısıldı. 
         · Parlamentonun yasa yapacağı alanlar anayasa tarafından sayılarak sınırlandırıldı.  Anayasa tarafından belirlenmiş bu alanlar dışında düzenleme yapma yetkisi yürütmeye verildi. 
         · Parlamentonun kendisine belirlenmiş yasama alanından çıkmaması için hükümete yasama sürecine ilişkin itiraz yetkisi tanındı. Anayasa Konseyi hükümeti haklı bulduğunda hükümet kanunun ilgili hükmünü kararname ile değiştirebilmekte.
          · Bütçe kanunu ve kalkınma planı hedefleriyle ilgili program kanunları çıkarıyor.  
          · Parlamento, hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma izni verebilir.
         · Yasa yapma yetkisi çeşitli hukuki mekanizmalar ve yöntemlerle fiilen parlamento dışında Cumhurbaşkanına (olağanüstü dönem için), hükümet ve halka da verilmiş.
          · Kanun önerme yetkisi, hem hükümete hem parlamento üyelerine ait.
       · Başbakan belli bir tasarının kabulünü sağlamak için Millet Meclisi önünde hükümetin siyasal sorumluluğunu ortaya atabilir. Bu bildirim karşısında bir güvensizlik önergesi verilmezse veya kabul edilmezse tasarı otomatik olarak kanunlaşır
         · Cumhurbaşkanının geri gönderdiği kanunlarda parlamento ısrar ederse kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanmak zorunda.
          · Olağan kanunlar ile anayasa değişiklikleri arasında “organik kanunlar” mevcut olup bu kanunların kabulü olağan kanun yapımındanfarklı bir usule tabi.
         · Parlamentonun denetim yetkisi de yasama yetkisi gibi kısıtlanmaya çalışılmış. Bunlardan soru ve araştırma komisyonu kurulmasının pek etkinliği bulunmamakta.
         · Hükümet siyaseten sadece Millet Meclisi karşısında sorumlu. Hükümet istediği zaman güven istemine gidebilir.
         · Parlamentonun hükümete karşı en etkin silahı güven oylaması. Uygulamada yeni hükümet kurulduğunda güven istemine gidilmemekte.

          Yürütme (Cumhurbaşkanı ve Hükümet)
         Parlamenter sistemlerde olduğu gibi, Fransa’da yürütme Cumhurbaşkanı ve Hükümet olmak üzere iki başlı. Parlamenter sisteme aykırı olarak esas yetki Cumhurbaşkanının elinde bulunmakta. Cumhurbaşkanı beş yıl için halk tarafından salt çoğunlukla seçilmekte. İlk turda salt çoğunluk sağlanamazsa en fazla oy almış iki aday için tekrar seçim yapılır. Aynı kişi peş peşe en fazla iki kere Cumhurbaşkanı seçilebilir. Aday olabilme yaşı 23.
         Cumhurbaşkanı, vatana ihanet dışında mutlak sorumsuzluktaşır. Cumhurbaşkanına karşı parlamentonun herhangi bir denetleme veya düşürebilme yetkisi yok. Yürütmenin gerçek şefi görünümü var ve hükümet bu devlet şefinin siyasi kararlarını uygulayan kurmay heyeti gibi.
          Cumhurbaşkanının Yetkileri:
         -- Cumhurbaşkanı hem devlet başkanı hem de yürütmenin başı. Bakanlar Kuruluna başkanlık ediyor.
         -- Bazı yetkileri tek imzayla kullanırken bazılarını karşı imzayla kullanabilmekte. Tek imzayla kullanacağı yetkiler anayasada sayılı, bunlar dışındakiler karşı imzaya tabi.
           Tek imza ile kullanılan yetkiler şunlar: (m.19)
          .Başbakanı atamak (dilediği ismi başbakan olarak hükümeti kurmakla görevlendirebilir) ve hükümetin çekildiğini bildirmesi üzerine görevine son vermek. Başbakanın önerisiyle bakanları atamak ve görevlerine son vermek (m.8),
          .Belli sorunları parlamentoya götürmeden referanduma götürerek yasama işlemi yapmak (m.11),
          .Cumhuriyetin kurumları, ulusal bağımsızlık, ülke bütünlüğü, uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi ağır ve yakın tehdit altındaysa, anayasal kuvvetlerin işleyişi kesintiye uğramışsa cumhurbaşkanı başbakana, meclis başkanlarına ve Anayasa Konseyi’ne danıştıktan sonra ulusa bir bildirge yayınlayarak gerekli gördüğü bütün önlemleri alır. ( Anayasanın sözkonusu 16. maddesi devlet başkanlığını güçlendiren en önemli hükmü.)
          .Cumhurbaşkanı meclislere mesajlar gönderebilir. Bunlar hiçbir tartışmaya yol açmaz. (m.18)
          .Cumhurbaşkanı başbakana ve meclis başkanına danıştıktan sonra Millet Meclisini feshedebilir. (m.12)
          .Anayasa Konseyi’nin üç üyesini atar ve başkanını belirler (m.56).
          .Kanunları ve uluslararası sözleşmeleri anayasaya aykırı gördüğü takdirde Anayasa Konseyi’ne başvurabilir (m.54 ve 61).

       --Şu yetkiler ise parlamenter rejimlerden farklı olarak karşı imzayla kullanılmaktadır:
           .Affetme (m.17),
           .Parlamentoyu olağanüstü toplantıya çağırma ve toplantıyı kapama (m.29),  
           .Yasaların parlamento tarafından yeniden görüşülmesini isteme (m.10).
         -- Bunların dışında Cumhurbaşkanı, Danıştay ve Sayıştay üyeleri, valiler, elçiler, generaller, rektörler ve merkezi idare amirleri gibi yüksek düzeyde görevlilerin atanmalarını sağlayan kararnameler ile hükümetin yetki kanunlarına dayanarak kabul ettiği kanun hükmünde metinleri imzalamayı reddetme yetkisine sahiptir.
                                                           
           Hükümet
          -- Cumhurbaşkanı bakanlar kurulunun gerçek başı. Bakanlar kurulu her hafta Cumhurbaşkanının başkanlığında Cumhurbaşkanlığı sarayında toplanır. Başbakanın başkanlık yaptığı toplantılar ancak cumhurbaşkanının yazılı vekaletiyle istisnai olarak yapılır, bu toplantılarda hükümet yetkileri kullanılamaz.
          -- Bakanların sayısı, unvanları ve görevleri değişkenlik göstermektedir. Uygulamada farklı seviyelerde bakanlar bulunmaktadır:
             .Devlet bakanları,
             .Bakanlar (belli bakanlık örgütünün başındaki bakanlar),
             .Özel görevli bakanlar (başbakan veya önemli bir bakanın yanında belirli bir
konudan sorumlu),
             .Devlet Sekreterleri (başbakana veya bir bakana bağlı bir daireden sorumlu)
         -- Anayasa ulusun siyasetini belirleme ve yürütme yetkisinin “hükümet”te  olduğunu belirtirken bu yetkiler bakanlar kuruluna verilmiş durumda. Bakanlar kurulunun da başkanı Cumhurbaşkanı olunca görev paylaşımı karışık bir hal almaktadır. Aynı yetki belirsizliği ulusal savunma ve silahlı kuvvetlerin kullanımı konusunda da mevcut.
         -- Siyasi sorumluluk taşıyan başbakan ve hükümetin uygulama alanında yetkileri çok az ve bunlar cumhurbaşkanına tabi bir görüntüde.

           Yargı
        Yargısal alanda üç önemli organdan söz edilebilir. Anayasa Konseyi, Yüksek Hakimler Kurulu ve Yüce Divan.
          Anayasa Konseyi: 9 yıl için seçilen 9 üyeden oluşuyor. Cumhurbaşkanı, Millet Meclisi başkanı ve Senato başkanı üçer üye seçiyor. Konsey üç alanda görev yapıyor:
          .Anayasal merci olarak, seçim hakimi olarak ve anayasa hakimi olarak.
           .Anayasal merci olarak, cumhurbaşkanının olağanüstü yetkilerini kullanması
talebini değerlendirme, cumhurbaşkanlığının boşaldığını saptama, cumhurbaşkanlığı seçimlerini erteleme, cumhurbaşkanlığı aday başvurularını inceleme, halkoylamaları taleplerini inceleme, parlamento üyeliğinin düşürülmesi yetkisi var.
          .Seçim hakimi olarak, cumhurbaşkanlığı, parlamento üyeliği seçimlerine ve halkoylaması sonuçlarına itirazları inceleme yetkisi var.
          .Anayasa hakimi olarak, yasama organının yetkisini aştığı yolundaki başvurular ile kanun ve içtüzüklerin anayasaya aykırı olduğu yolundaki başvuruları inceler.
          Yüksek Hakimler Kurulu: Anayasaya göre yargının bağımsızlığının güvencesi cumhurbaşkanıdır ve bu konuda kurul ona yardım eder. Hakimler cumhurbaşkanı tarafından atanırlar, bağımsızdırlar ve görevden alınamazlar. Savcılar ise Adalet Bakanlığına bağlı çalışır. Kurul iki bölümden oluşur; birinci bölüm hakimlerden ikinci bölüm savcılardan sorumludur. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı birinci bölümün üyesidirler.
          Yüce Divan: 1993’ten itibaren biri, sadece cumhurbaşkanı için; diğeri ise bakanların görevlerine ilişkin suçlarında yetkili olacak iki yüce divan bulunmakta. Cumhurbaşkanı için yüce divan, iki meclisten seçilen 36 üyelik bir kurul. Diğerini oluşturan 15 üyeden 12’si parlamenter, 3 hakim.

          Yarı-Başkanlık Sisteminin Üstünlük Ve Sakıncaları
         Fransız siyasi sisteminin yarı-başkanlık sistemine geçtiği tarihten bu yana bir hükümet istikrarsızlığıyla karşılaşmaması, yürütmeyi güçlendirmekle siyasi istikrar arasında pozitif bir ilişki olduğu yargısını güçlendirmiş. 
         -- Buna göre yarı-başkanlık sisteminin bazı üstünlükleri şöyle sıralanıyor:
          .Güçlendirilmiş bir yürütme, parçalanmış parlamentolardan kaynaklanacak hükümet istikrarsızlıklarını azaltır.
          .Sistemin önemli bir üstünlüğü başkanlık sisteminden farklı olarak yürütmenin tamamının başkanın kişiliğinde toplanmamış olmasıdır. Bu bağlamda devlet başkanının otoriter eğilimler göstermesi olasılığı azaltılmış olmaktadır.
          .Yine başkanlık için yürütmenin görev süresinin katılığı sorun iken, yarı-başkanlık sisteminde bu katılık yürütmenin hükümet kanadı için söz konusu değildir. (Popülarite veya meşruiyeti şüpheli hale gelmiş hükümeti parlamento veya cumhurbaşkanı düşürebilmektedir.)                                                            
          .Çifte meşruiyet sorunu yürütmenin farklı siyasi eğilimdeki iki kanadında ortaya çıktığında, cumhurbaşkanı meclisi fesih yoluyla hükümeti düşürerek sistem krizini önleyebilir.
         --Yarı-başkanlık sistemi melez bir sistem olması bakımından bazı sorunlar taşıyor:
       .Yürütmenin iki başı arasındaki görev ve yetki çerçevesinin net biçimde belirlenmesi güçtür; bu durum sistemin kilitlenme riskini barındırır. Başkanlık sisteminde başkan-yasama arasında doğabilen görüş aykırılığı ve tıkanıklığın benzeri bir durum, yarı-başkanlık sisteminde cumhurbaşkanı ile hükümet arasında da yaşanabilir.
          .Parlamento çoğunluğu ile cumhurbaşkanının farklı siyasi görüşlere sahip oldukları dönemler yasama ile yürütme arasında giderilmesi güç gerilimlere neden olabilir.
          Araştırmanın sonuç bölümünde ise şu ifadeler yer alıyor:
      (Parlamenter sistem, başkanlık ve yarı başkanlık olmak üzere) ''Üç hükümet sisteminin kendi içinde güçlü ve zayıf yönleri bulunmaktadır. Bu güçlü ve zayıf yönlerden hangisinin baskın olacağını ise her ülkenin kendi siyasal, sosyal ve ekonomik koşulları belirlemektedir. Başkanlık sistemi ABD’de güçlü yönleriyle kendini gösterirken, Latin Amerika’da zayıf yönleri gündeme gelmektedir. Benzer şekilde parlamenter sistemin İngiltere örneği güçlü yönleriyleortaya çıkarken Doğu Avrupa örnekleri sistemin kritik yönleriyle gündeme gelmektedir. Hâkim görüş şudur: Bir ülkenin sağlıklı bir siyasi düzene sahip olması, belli bir hükümet sistemini tercih etmiş olmasından çok, sahip olduğu hükümet sisteminin kendi toplumsal koşullarında ortaya çıkan zayıf yönlerini tespit ederek,bunları giderici mekanizmaları geliştirmesine bağlıdır.
         Türkiye’de gerek başkanlık sistemini destekleyenler gerekse bu sisteme karşı çıkanların paylaştıkları bir görüş bulunmaktadır: 
         Seçim sisteminin, çoklu parti sisteminden merkez partilere geçişi sağlayacak biçimde düzenlenmesine ihtiyaç vardır; çünkü parçalanmış ve ideolojik ayrımların derinleştiği partilerden oluşan bir siyasi yelpaze bütün hükümet sistemlerinin işleyişini zorlaştıran, krizlere neden olan bir husustur. Diğer taraftan, parlamenter sistemin devamından yana olan görüş sahipleri, bu hükümet sisteminin istikrarsızlığa yol açan özelliklerini törpüleyip, rasyonelleştirilmiş parlamentarizm uygulamalarını geliştirmek yönünde kanaat taşımaktadır. Buna karşılık, başkanlık ya da yarı-başkanlık sisteminin uygulanabilirliğini savunanlar, bu sistemlerin ancak birtakım reformlarla birlikte hayata geçirilebileceğini kabul etmektedirler.''
          --
         Kaynak: Başkanlık ve Yarı-Başkanlık Sistemleri (TBMM Araştırma Merkezi, Şubat 2011)
Mesaj Gönder
Esc tuşu kapatır
© 2014 551. Vekil Tüm Hakları Saklıdır