12 Eylül 2012

-İlk santral 110 yıl önce

         -Türkiye’de elektrik santrali 110 yıllık
         -İlk elektrik santrali 15 Eylül 1902 tarihinde Tarsus’ta kuruldu
         -Bu santral, su değirmeni milinden transmisyonla çevrilen 
         2 kW'lık bir  dinamodan kasabaya elektrik veriyordu
         -Nisan 2012'de Türkiye’deki elektrik santrallerinin 
         toplam kurulu gücü 53.942,6 MW’a ulaşmış durumda
         -Bunun yüzde 60’ını oluşturan termik santrallerin 
         kaynak bakımından (yüzde 60’ı aşan oranda) dışı 
         bağımlı olması temel sorun 

       Türkiye’deki ilk elektrik santralinin kuruluşundan bu yana 110 yıl geçti. 
    Türkiye’deki ilk elektrik santrali Tarsus’ta, bir su değirmeni milinden transmisyonla çevrilen 2 kW’lık bir sistemdi. Bu sistemden Tarsus’a elektrik veriliyordu. Sistemin kurucusu ise belediyenin teknik işlerine bakan bir Avusturyalı idi.  
     Türkiye’deki elektriğin tarihi konusunda yapılan araştırma yok denecek kadar azdır. Bu konudaki en kapsamlı çalışma Naziye Özdemir’in ‘’Türkiye’de Elektriğin Tarihsel Gelişimi 1900-1930’’ (EMO Yayınları, Ankara 2011) adlı yapıtıdır. Kitapta konuya ilişkin şu bilgiler yer almaktadır:
      ‘’Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri odaklı elektrik devriminin Osmanlı topraklarına gelişi 20.yüzyılın başını bulmuştur. Osmanlı İmparatorluğunun ilk elektrik santrali 1902 yılında Tarsus Belediyesi tarafından kurulan küçük bir su santralidir. 1900’lü yıllarda İzmir (1905), Selanik (1905), Şam (1907), Beyrut (1908) gibi şehirlerin, kurulan küçük çaplı santrallerle, aynı dönemde başkent İstanbul’da da bazı mekânların düşük kapasiteli küçük jeneratörler yoluyla elektrikle aydınlatıldığı bilinmektedir.
      Türkiye’de ilk defa 15.09.1902 tarihinde Tarsus kasabasında bir su değirmeni milinden transmisyonla çevrilen 2 kW’lık bir dinamodan kasabaya elektrik verilmiştir. Tarsus’ta elektrik tesisi yapma fikrinin sahibi, Tarsusluların Torfil diye adlandırdığı belediyenin teknik işleriyle ilgilenen Avusturyalı Dörfler’dir. Dörfler, ilk müracaatı zamanın Belediye Reisi Fahri Sungur Bey’e yapmış ancak döneminde elektrik, telefon, uçak gibi teknolojik gelişmelere; anonim şirket, ticaret borsası gibi kapitalist gelişme potansiyellerine kuşkuyla ve kuruntuyla bakan Padişah II. Abdülhamit bu gibi teşebbüsleri desteklemediği ve yıldız suikastından sonra dinamite benzettiği dinamodan kuşkulandığından saraydan ancak hatırı sayılır Karamüftüzade Hulusi Paşanın nüfuzu ile gerekli izin alınmıştır. 
      Tarsus’a 1800 metre uzaklıktaki Bentbaşı mevkiinde bulunan Berdan Nehri üzerinde su değirmeni milinin transmisyon kayışıyla çevrilerek 2 kW’lık bir dinamo ile oluşturulan santral daha sonra hidroelektrik santraline dönüştürülerek gücü 60 kW’a çıkartılmıştır. Bentlerin altında Fahri Sungur Bey’den sonra Belediye Reisi olan Müftüzade Sadık Paşa’ya ait un değirmenleri vardı. Dörfler Bey, Sadık Paşa’yla da görüşerek elektrik santralının yapılması ile un fabrikasına daha fazla ve düzgün su sağlanabileceği düşüncesini kabul ettirmiş ve santral Bentbaşı’nda suyu ikiye ayırarak tesis edilmiştir. Başlangıçta yalnız sokaklar ile Belediye Reisi Sadık Paşa ve Sorgu Yargıcı Yakup Efendi’nin evi elektrikle aydınlatılabilmiştir. Elektriğe yabancı olunduğundan tesisat sırasında “Elektrik tellerinin altından geçerseniz ölürsünüz” propagandası yapılmıştı. 
        I. Dünya Savaşı sırasında gaz sıkıntısı baş gösterince herkes evine elektrik almaya çalışmış, ancak mümkün olan verilebilmiştir. Savaş sırasında askeri müesseseler Tarsus’ta yerleşmiş ve elektrik istemişler, tesis yetmeyince de harp sonuna kadar kullanılan Avenye Bendi üzerine bir tesis daha yapılmıştır. 
        1918 yılında Fransızlar, Tarsus’u işgal ettiğinde şehrin elektriğe ilgisinden yararlanıp kazanç sağlamak amacıyla evlerden lamba başına ücret almaya başlamışlardır. 27 Aralık 1921’de Tarsus ve 5 Ocak 1922’de Çukurova işgalden kurtulunca türbin ufak tefek tamirden sonra işler hale gelmiş ve bir jeneratör getirilmiş, bir adet trafo konularak diğer tesis sökülmüştür. 110 voltluk alçak gerilimle, 200 kadar abone ile 150 sokak lambası aydınlatılmış, akşamdan sabaha kadar çalışan ve şehre yetmeyen ünite 1940’a kadar bu şekilde devam etmiştir.’’

             -İstanbul’daki ilk dönemler

      Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’da elektrik üretimi ise yabancı şirketlere tanınan imtiyazlarla başladı.  Naziye Özdemir’in kitabında İstanbul’da elektrik üretimi yapan şirketlerle ilgili şu bilgiler yer alıyor: 
              ‘’ Ganz Anonim Şirketi
         İstanbul’un Avrupa yakasındaki iki ana bölgeyi (surlar içinde kalan, eski İstanbul denilen bölge ile Pera-Galata bölgesi) iki şirket, Asya yakasını (Üsküdar bölgesi) ise üçüncü bir şirket imtiyaza dayalı olarak kendi bölgelerindeki kamusal aydınlatma ve özel aydınlatma tekeline sahipti. Gün geçtikçe gaz ile aydınlanmanın ihtiyaçlara cevap veremediği görülmeye başlayınca büyük çaplı bir elektrik üretiminin ve dağıtımının avantajları göz ardı edilemez hale gelmişti. 1910 yılında ihtiyaca cevap veremediği gerekçesiyle, Pera bölgesini aydınlatan Dolmabahçe Gazhanesi’nin işletme imtiyazını elinde bulunduran şirketin anlaşmasına son verilmişti.
    1910 yılında yabancı şirketlere verilen imtiyazları düzenleyen yeni yasanın çıkartılmasının ardından, hükümet İstanbul’a elektrik sağlamak üzere bir şartname hazırlamış ve gerekli tesislerin kurulması için bu şartname doğrultusunda uluslar arası bir ihale açmıştı. Şartname, konu ile ilgili ayrıntılı maddeleri ve yapılacak işlemleri içermekteydi. Toplam sekiz şirketin katıldığı bu ihale, 1 Kasım 1910’da sonuçlanmış, ihaleyi İstanbul’a elektrik sağlamak için gerekli imtiyazı elde eden, merkezi Budapeşte’de bulunan Ganz isimli bir Avusturya Macaristan şirketi kazanmıştı. Şartname, Osmanlı Hükümeti adına Ticaret ve Nafia Bakanı Hallaçyan Efendi ile Ganz Anonim Şirketi adına Mösyö Kornel de Tolnay ve Loepold Stark tarafından imzalanmıştır.
        Ganz Şirketi İstanbul’daki merkezini, Tünel’de yer alan Metro Han 453-455 numarada kurmuştu. Elektrikli tramvay üreticisi olarak bilinen Budapeşte’deki Ganz Anonim Elektrik İşleri Şirketi (Ganz vallalatok) aynı zamanda üç fazlı alternatif akımının elektrikli raylı sistemlerde kullanılmasında çığır açan çalışmalar yapmıştır. Şirkete ismini veren kurucusu Abraham Ganz, İsviçre doğumlu Macar bir makine mühendisidir. Abraham Ganz, 1844’te demir işletmesini Buda şehrinde açmış ve şirketi Ganz’ın patentlerini kullanarak çeşitli teknik makine parçaları üretmiştir. 1869’da Ganz, Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun en önde gelen şirketlerinden birisi olmuştur.

             -Silahtarağa Termik Elektrik Santralı
       İstanbul’da elektrik imtiyazı ihalesinde ihaleyi kazanan Ganz Şirketi 1911 yılında “Banque Generale de Credit Hongrois”, “La Banque Bruxelles” ve bir Belçika şirketi olan “Sofına Holdıng” ile güçlerini birleştirerek “Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi”ni kurmuştur.
Silahtarağa Elektrik Santralının Osmanlı’nın hem ilk kent ölçekli elektrik santrali hem de kömürle çalışan ilk termik santrali olup enerjide yap-işlet-devret modeli uygulanan ilk santral olduğunu söyleyebiliriz. 
       1910 yılında açılan ihale sonucunda 1911 yılında Haliç’te kurulmaya başlanan santral, üç türbin jeneratör grubu, altı buhar kazanı ve ilgili tesislerden oluşmaktaydı. Her biri 22 Osmanlı Lirası değerinde 24.000 hisseden ibaret olmak üzere 528.000 lira sermaye ile kurulan “Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi”, Silahtarağa’da Kağıthane ve Alibeyköy dereleri ağzında 118.000 m²’lik bir alanda inşa edilecek ve elektrik donanımını 1913 Haziranında tamamlayacaktı. 
      1912’de çıkan Balkan Savaşı'nda at ihtiyacı artınca, Harbiye Nezareti, Dersaadet Tramvay Şirketi’ne başvurarak orduda kullanılmak üzere 30 bin altın karşılığında şirket tramvaylarında kullanılan tüm atları satın almıştır. İstanbul, iki yıl atlı tramvaydan mahrum kalmış bu sırada tekrar kupa, koçu gibi arabalar halk arasında kullanılır olmuştu. Dünya Savaşı arifesinde bu durum elektrikli tramvay ihtiyacının ne kadar gerekli olduğunu göstermiştir.
           Fabrika, 28 Eylül 1913 tarihinde İstanbul’daki sel felaketi nedeniyle önemli ölçüde hasar gördüğünden tesisatını 1914 senesi Şubatında tamamlayabilmiş ve 11 Şubat 1914 günü İstanbul tramvaylarına, 14 Şubat 1914 günü de şebekelere, hususi tesisata ve bütün özel kuruluşlara cereyan verebilmiştir. Her biri 5.000 kW’lık 3 turbo jeneratör grubu ile saatte 12.000-13.000 kg. buhar verecek altı kazanla donatılmış olan Silahtarağa Elektrik Santralı, işletmeye alındıktan bir yıl sonra 1914’te “SOFINA” (Societe Financiere de Transports et d’Enterprises Industrielles a Bruxelles) şirketine devredilmiştir.
          Silahtarağa’daki üretim ilk ticari amaçlı üretim olmuş ve tramvay, o zamanki adıyla “atsız araba” işletmek için elektrik enerjisi kullanılmıştır. Bu, aynı zamanda imtiyaz şirketlerinin de başlangıcı olmuş ve bunu 1914’te İstanbul’un genel elektriklendirilmesi ve İzmir’de tramvay işletmeciliği takip etmiştir.
        Atlı tramvay döneminden beri çalışmış olan hat, elektrikli tramvayın İstanbul’a gelmesi ile tamamen kaldırılmış ve bütün hatlar çift olarak döşenmeye başlamış, Yeni Galata köprüsüne de hat döşenmiştir. Atlı tramvaylar yerine elektrikli tramvayların tercih edilmesiyle az zamanda daha uzak mesafelere gidilmiş, böylece yeni yerleşim alanları oluşmuştur. 
             I. Dünya Savaşı öncesinde, devletin ihtiyacı olan kömürün bir bölümü
İngiltere’den ithal edilmekteydi. Donanmaya bağlı savaş gemileri, Şirket-i Hayriyye ve İdare-i Mahsusaya ait yolcu ve yük gemileri, buhar makinesi ile çalışan askeri ve özel fabrikalar, demiryolları ve Silahtarağa Elektrik Santralının taşkömürü gereksiniminin önemli bir bölümü Zonguldak’tan sağlanmaktaydı. 
     Savaş zamanında Zonguldak’tan İstanbul’a kömür taşıyan çok sayıda gemi batırıldığından başkent İstanbul ve donanmanın tüm ihtiyacı olan kömüre ulaşılamaz olmuş, savaş nedeniyle; denizyolu ve demiryolundan ithal kömür sağlanamaz hale gelmesinin yanı sıra buhar kömürüne olan gereksinim artmış, buna karşılık üretim giderek düşmüştür.
          Abdülhamit elektrikten çok korktuğu için döneminde sadece İstanbul’da birkaç otel, kendi sarayı ve Çubuklu’daki Hidiv Sarayı elektriklenmiştir. Meşrutiyet döneminde sadece İstanbul’un elektriklenmesi sağlanmış, 1914’te İstanbul’da “İstanbul Elektrik Şirketi” faaliyete geçmiş ancak Dünya Savaşı kömür yokluğu yarattığı için savaş dönemince elektriksiz kalınmıştır. 17 Haziran 1923 tarihinde şirketin adı “Türk Anonim Elektrik Şirketi” olarak değiştirilmiştir.
       Fabrika gücünün zaman içerisinde elektrik ihtiyacına göre artırılması gereken birimlerinin artırılmaması, 1930’lu yıllarda verilen yeni makine gruplarının temininde Sofına’nın borçlarını ödeyemez duruma gelmesi, dış borçlarının artması, mevcut tesisatında yenilikler yapamaması ve şartnamedeki sözünü tutamaması, gümrük işleri ile ilgili kaçakçılık davasının yaratmış olduğu sıkıntı sebebiyle şirket 31 Aralık 1937 tarihinde bütün mal ve tesisatıyla bütün hukuk, borçlarıyla tamamen ve 11.500 lira bedel karşılığında ve % 5 faizle, 20 senede ödenmek suretiyle hükümet tarafından satın alınmıştır.
         Şirketin millileştirilmesi sözleşmesini hükümet adına Nafıa Vekili ve Afyon Karahisar Mebusu Ali Çetinkaya ile İstanbul’da Türk Anonim Elektrik Şirketi adına Mühendis M. Hanri Spesial imzalamıştır. Buna göre, şirket; hükümetle şimdiye kadar imzalamış olduğu bütün imtiyaz sözleşme, şartname ve ekleri ile anlaşmalardan doğan veya hükümet tarafından her ne suretle olursa olsun Şirkete verilmiş olan aslî ve ferî bütün imtiyaz hakları ile menfaatlerini; İstanbul’un gerek Avrupa ve gerek Anadolu yakalarında ve Adalarda Şirketin mülkiyet ve tasarrufu altında bulunan bütün elektrik tesisatını; bütün aksamını… ve yeraltı ve yerüstü iletim ve dağıtım şebekelerini; her türlü tesisat, ekleri ve teferruatı dahil olmak üzere Silâhtarağa’daki merkez fabrikasını; depo ve mağazalar ile bunlarda bulunan kömür, yağ, eski ve yeni her türlü elektrik alâ, edevat ve malzemesini her çeşit makine ve muayene cihazlarını ve yedek aksamı; nakil vasıtalarını; bütün arsalarla binalarını; Şirkete ait bütün mobilya, mefruşat ve demirbaş eşyasını ve kırtasiyesini… şirketin Türkiye’de mevcut menkul ve gayrimenkul bütün mal, hak ve menfaatlerini… 1 Kanunisani 1938 tarihinden itibaren hükümete devretmiştir.
         Satın alınan İstanbul Elektrik Şirketi tesisatının idare ve işletilmesi için “İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğü” adıyla Nafia Vekâletine bağlı bir idare kurulmuştur. İdarenin görevleri arasında İstanbul’un Rumeli, Anadolu yakaları ile civarında ve adalarda elektrik dağıtımı yapmak üzere elektrik tesisatı kurmak ve işletmek üzere ticari usullere göre işlem yapmak yer almaktaydı.
          Şirketin kuruluş yeri konusunda karar verilen Haliç’in sakin, geniş ve derin bir su alanına sahip korunaklı bir liman olması, su ulaşımı ve ticaretine olanak sağlaması, boğazlara açık olması, hammadde olarak kullanılacak olan kömürün deniz ve karayolu ile ulaşım kolaylığı sağlaması, elektrik santralında çeşitli aşamalarda kullanılacak olan suyun dereden temin edilebilecek olması, şehir merkezine yakın olması, elektrik dağıtım şebekelerinin kurulması ve şehre iletilmesi açısından uygun konumda olması sebebiyle Silahtarağa semti tercih edilmiştir. 
        18. Yüzyıl İstanbul tekkelerini gösteren listelere göre, III.Selim’in silahtarı olan ve Alibeyköy’deki Şazeli Tekkesi’ni kuran Silahtar Abdullah Ağa’dan adını alan semtte kurulan Termik Santralı, kurulduğu 1914 yılından 1952 yılına kadar İstanbul’un gün geçtikçe artan elektrik ihtiyacını tek başına karşılamıştır. Şirket, 1953 yılına kadar İstanbul şehrini tek başına beslemiş, bu tarihten sonra, önce Çatalağzı Santralından ve daha sonra Kuzeybatı Anadolu santrallerinden alınan cereyanla zaman zaman paralel harici ve sonraları paralel olarak müştereken şehri beslemeye devam etmiştir. 
         İşletme, Ekim 1970 tarihinde TEK’e devredilmiştir. 1983 yılında ekonomik ömrünü tamamlayarak faaliyetine son vermiştir.’’

           -Türkiye’de bugünkü durum

          Türkiye’de bugünkü duruma bakıldığında 110 yıldaki teknolojik değişimi de görmek mümkünd. Türkiye'de, Cumhuriyet’in ilk yıllarında kıt kaynaklarıyla başlayan süreç bugün dünya ölçeğinde bir ekonomik yapıya ulaşmıştır.
          Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre Nisan 2012 itibariyle Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücü 53.942,6 MW'tır. Bu kurulu gücün 34.223,2 MW’ı termik, 17.699,5 MW’ı hidrolik, 2.019,9 MW’ı jeotermal-rüzgar santrallerinden oluşmaktadır. Bu kurulu gücün toplam elektrik üretimi ise Nisan 2012  itibariyle 80.185,9 GWh olarak gerçekleşti.
          2011 yılındaki elektrik enerjisi toplam kurulu gücü ise toplam 52.911,1 MW idi. Bunun 33.931,1 MW’ı termik, 17.137,1 MW’ı hidrolik ve 1.842,9 MW’ıise jeotermal-rüzgar santralinden sağlanmaktaydı. 2011 yılındaki elektrik üretimi 229.395,1 GWh düzeyine ulaştı. Tüketim ise 230.306,3 GWh olarak gerçekleşti. (Bakanlık verilerine göre 2011’deki elektrik ithalatı 4.555,8 GWh, ihracatı ise 3.644,6 GW oldu.
           Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimi konusundaki süreç de devam etmektedir. Rüzgar, biyogazın ardından güneş enerjisine dayalı elektrik üretiminde ise lisans süreci Haziran 2013'ten itibaren başlayacaktır.

             -Dışa bağımlılık

           Türkiye’deki elektrik üretimindeki temel sorunlardan biri dışı bağımlılık olarak gözükmektedir. 
          Toplam kurulu gücün yüzde 60’ını oluşturan termik santraller ithal edilen doğalgaz ve linyitle çalışmaktadır. Bu da elektrik üretiminde dış kaynaklara bağımlı bir durum yaratmaktadır. Termik santrallerin dış kaynağa bağımlılığı yüzde 60’ı geçmektedir.
           Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre,  2012 Nisan sonu itibariyle, termik santrallerin kurulu gücü (MW) içindeki yakıt türleri ve oranları şöyle:

Yakıt türü           __    Yüzde__
Doğalgaz                   47,181
Linyit                        23,784
Çok yakıtlı                 12,371
İithal kömür               11,735
Fuel-oil                       3,495
Taşkömürü                   0,979
Diğer                           0,47

----/---- 
Kaynaklar:
-Türkiye’de Elektriğin Tarihsel Gelişimi 1900-1938 (Naziye Özdemir, Elektrik Mühendisleri Odası yayınları, Ankara-2011)
-Türkiye’de ve Dünyada Enerji Görünümü (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı) 
Mesaj Gönder
Esc tuşu kapatır
© 2014 551. Vekil Tüm Hakları Saklıdır