23 Aralık 2012

-Arjantin Notları-6

-Palermo gezisi - Özgür Çoban 
-Büyüleyici, her taraftan ağaç fışkırıyor adeta
-İnsanın hem gözü, hem ruhu doyuyor Palermo'da 
-Burada hayat ''insan'' öncelikli akıyor, kimse 
tatilinden ödün vermiyor
-Buenos Aires'in gerçek hakimleri köpekler 
adeta, her biri kapağı bir eve atmış 

          Buenos Aires artık yaz aylarına iyice girdi. Maya takviminin felsefesi de iflas ettiğine, kıyamet kopmadığına göre sıcak ve güzel günlerin keyfini gönül rahatlığıyla sürebiliriz. Gerçi burada kimsenin Maya takvimini falan taktığını sanmıyorum ama yine de bir merak sarmadı değil hani. Hafta boyunca arkadaşların Facebook'ta paylaştığı kıyamet programlarına ilişkin iletileri okuyup bol bol güldük. 
          Bu hafta kentin önemli turistik bölgelerinden Palermo'yu gezdim. Buenos Aires'te yaptığım en uzun soluklu gezilerden biriydi. Palermo büyüleyici bir yer. Her taraftan ağaç fışkırmış adeta. Palermo'da yeşilin her tonunu görebilirsiniz. İnsanın hem gözü hem ruhu doyuyor Palermo'da. Çimlerin üzerinde piknik yapan insanlar, gölde kayıkla gezenler... Keyif verici bir dünya Palermo.           

         Palermo'da büyük parklar var. Zaten Buenos Aires'te adım başı bir parka rastlıyorsunuz. Kadim geçmişleri olan büyük ağaçlar, mutlaka ufak da olsa bir göl. Romantik bir kent Buenos Aires. Tangonun kılcal damarlarına sinmiş romantizim, tüm kente sirayet etmiş. 
          Burada bulunduğum süre içerisinde insanların kavga ettiğine şahit olmadım. Aklıma hep kentin akıl almaz yeşil örtüsünün insanlar üzerinde pozitif etki yarattığı geliyor. Bazen bu parklarda gezerken ormanda geziyormuşum hissi uyanıyor. Kentte o kadar çok yabani papağan var ki, bazen birlikte ötmeye başladıklarında gürültüden bunalıyorsunuz. 
 Zaten burada insanlar Palermo'ya, ''Bosques de Palermo'' diyorlar. Yani ''Palermo ormanı''. 
          Bu ormanda özel bir bahçe  var. Adı ''Paseo Rosedal'', ''Gül Bahçesi''. Avrupa'dan getirilen şehir plancıları tarafından oluşturulan bu park tek kelimeyle ''inanılmaz''. Gül'ün her çeşidi var bu parkta. Binlerce çiçek kafa kafaya vermiş sohbet ediyorlar. Siz de bu sohbetin hararetinden ötürü yayılan nefis kokuları ciğerlerinize çekerek lafa, söze ortak oluyorsunuz bahçede. O kadar çok gül fotoğrafı çektim ki... İnsan bu bahçede kendini her çiçekten polen almaya çalışan arı gibi hissediyor. Hercai renk saldırısından korunacak bir yer yok bu bahçede. 
          Buenos Aires  hafta sonunu ''uykuda'' geçiriyor. İnsanlar zamanlarını parklarda, evlerinde ya da üyesi oldukları özel kulüplerde harcıyor. Bu sırada kent merkezi daha sakin oluyor. Kimse tatilinden ödün vermiyor. Burada hayat ''insan'' öncelikli akıyor. Örneğin, bir restorantın camında, ''tatile gittim, şu tarihte döneceğimm'' yazısına rastlarsanız hiç şaşırmayın. Öyle aman aman bir zenginlik yok bu ülkede ama insanlar mutlu, gözler gülüyor.  
           Palermo'yu şöyle içinize sine sine adımlamak isterseniz sabahın erken saatlerinde gelin. Ağaçlardan yayılan o nefis serinliğin tadını çıkarın. Palermo kentin akciğeri diyeceğim ama belki de daha görmediğim başka büyük kent içi ormanlar vardır çekincesiyle vazgeçiyorum şimdilik. 


          -Kentin gerçek hakimleri



       Kentin gerçek hakimlerinden de bahsedip, onların haklarını teslim etmem gerekiyor. Buenos Aires'in efendileri köpekler... Buenos Aires'ten bu kadar bahsedip köpekleri es geçmek adeta ekmek kadayıfını kaymaksız yemek gibi birşey olacaktı. O nedenle köpeklere de bir parantez açalım istedim. Şu anda bir belediyede üst düzey görevde olan çok sevdiğim bir ağabeyim buradaki belediye çalışmalarını sordu. ''Sokak köpeklerine ilişkin neler yapılıyor orada'' sorusunu yöneltti. İnanın burada ya bir ya da iki kere başıboş köpek gördüm. Burada tüm köpekler kapağı bir yere atmış. 

    Başrolünü Nicole Kidman'ın oynadığı fantastik, bilimkurgu bir film vardı, yanılmıyorsam adı ''Altın Pusula'' idi. Filmdeki karakterlerin yanlarından hiç ayrılmayan  çeşitli hayvan formlarında gezen cinleri vardı. Bu cinler bazen köpek, bazen maymun bazen de kuş falan oluveriyordu. İşte bu film aklıma geliyor burada gezerken. Yanında köpekle gezen o kadar çok insan görüyorum ki sürekli film aklımda gülüyorum. 
        Marketlere giriyorsunuz insan gıdasına eşdeğer miktarda kedi-köpek mamaları satılıyor. Yani hatırı sayılır bir ağırlığı var hayvanların burada. Öyle ki yeni istihdam alanları bile ortaya çıkarabiliyor. İnsanlar çalıştığı için hayvanlar doğal olarak saatlerce evlerde kapalı kalıyor. İşte buradan hareketle adına ''köpek gezdiriciliği'' denilen yeni bir işkolu kendiliğinden oluşmuş. Bu işi yapanlar belli bir ücret karşılığında köpekleri evinden alıyor, parklarda gezdiriyor sonra getirip, bırakıyor. Bu şekilde 7-8 köpeği birden gezdirenlere bile rastladım. Köpek gezdiricisi, köpekleri, tasmalarını belindeki kalınca bir kemere takarak gezdiriyor. Sordum, burada sokakta başıboş gezerken görülen köpek hemen bir barınağa alınıp, biri onu alana kadar bakılıyormuş. Köpeklere eziyet etmenin ağır cezai yaptırımları olduğunu da söylediler. 
      Buenos Aires'te bu hafta durum böyle. Henüz Palermo'nun büyüsünden kurtulamadığım için yakınacak birşey gelmiyor aklıma. Bu arada unutmadan söyleyeyim, Türk Hava Yolları'nın İstanbul'dan Buenos Aires direkt seferleri başladı. Detayları çok bilmiyorum ama Buenos Aires, Türkiye'ye daha yakın artık. Barış, huzur ve sevgiyle kalın. 
         Özgür Çoban - Buenos Aires 

Mesaj Gönder
Esc tuşu kapatır
© 2014 551. Vekil Tüm Hakları Saklıdır