-Arjantin Notları-1
-İlk tanışmalar - Özgür Çoban
-Buenos Aires'e geleli 15 gün oldu
-Dil dersleri başladı, kenti geziyorum
-Tanıştığım insanlardan biri, bir Anadolu
insanı: Sanat Koordinatörü Nazlı Kalaycı
-En büyük hayali ''Arjantinli sanatçıların
eserlerinden Türkiye'de sergi açmak''
Hızlıca dil eğitimi almaya başladım. Yaklaşık 1 haftadır dersler devam ediyor. Bu arada kenti geziyorum. Kent haritası elimde blokları baz alarak belirlediğim yerlere gidiyorum. Burada mesafeler her biri yaklaşık 200 metre olan ‘’blok’’ ile ifade ediliyor.
Bu gezilerimin birinde ‘’Recoleta’’ diye adlandırılan bölgedeki Centro Cultural’e gittim. Bu kültür merkezinde o günlerde yüzlerce sanatçı resim, fotoğraf, vitray gibi alanlarda yarattıkları eserlerini sergiliyorlardı. Kapıdaki görevliye gazeteci olduğumu söyledim. Görevli, kimlik sormaya gerek duymadan içeri girmeme izin verdi.
Uzunca bir koridorun sağında ve solunda yer alan sanat galerileri tıka basa doluydu. İnsanlar çocuklarıyla hatta bebekleriyle sergiye gelmişlerdi. Herkes sergi görevlilerinden bilgi alıyor ya da sanatçıların yanına giderek beğenisini ifade ediyordu. Ben de bir galeriden diğerine elimde broşürler gezdim.
Arjantin insanı çok sıcak kanlı. Sizin İspanyolca bilmediğinizi anlayınca yine de birşeyler anlatmak için çırpınıyorlar.
Bu arada, içerisinde Ermeni bir ressamın da eserlerinin olduğunu fark ettiğim galeriye girdim. Resimleri incelerken, galerinin girişinde bulunan, sanat koordinatörünün adının yazılı olduğu küçük bir tabela dikkatimi çekti. Tabelada, ‘’Art Dealer Nazli Kalayci’’ yazıyordu. Broşürlerin yanında duran görevlinin yanına giderek, Nazlı Kalaycı’nın orada bulunup bulunmadığını sordum.
Görevlinin kendisini işaret ettiğini gören Nazlı Hanım hızlı adımlarla yanıma gelerek, ‘’Hola’’ dedi. Benim ‘’merhaba’’ diye karşılık vermem üzerine kısa bir süre şaşkınlık yaşayan Nazlı Hanım, birden ‘’aaa Türksün sen!..’’ diye seslendi. Ben de kendisine rastlamaktan duyduğum şaşkınlığı anlattım.
-‘’En büyük hayalim…’’
Sanat galerisinin yan tarafında bulunan kafeteryada sohbete başladık. Ben hikayemi anlattım, o da kendi hikayesinden bahsetti. Ailesiyle birlikte 4 yaşındayken gelmiş Nazlı Kalaycı bu topraklara.
‘’Hep bir yerlere bir şeyler karalardım. Duvarlara, kapılara…’’ diyen Kalaycı, iyi bir ressam olmak için çabalamış. Çevresinden güzel sanatlarda okuması için gereken desteği alamayınca, koordinatör olmak için arayışlara başlamış. ‘’Resim sergisi koordine etmek benim için sanata tutunmanın en somut yoluydu’’ ifadesini kullanan Kalaycı, övgüye değer bir sanat eseri gördüğünde yaşadığı heyecanı tarif edemediğini anlattı. Kalaycı, ailesinin köklerinin bulunduğu Türkiye’yi de birkaç kez ziyaret etmiş. ‘’İnsanın, vatanının havası, suyu başka’’ diyor.
Sohbet demli çay kıvamında ilerlerken Kalaycı, ‘’Biliyor musun Özgür, en büyük hayalimi....’’ ‘’Nedir Nazlı Hanım?’’ soruma şu karşılığı verdi: ‘’14 yıldır sanat koordinatörlüğü yapıyorum. En büyük hayalim, Arjantinli sanatçıların eserlerinden oluşan bir sergiyi Türkiye’de açmak.’’ ‘’Bu hayaliniz önündeki engel nedir?’’ sorusunu yöneltince, Kalaycı, ‘’Ben ABD, Uruguay, İspanya gibi ülkelerde sergiler açtım. Ancak bu sergilerin maliyetleri fazla oluyor. Sponsorlara ihtiyaç var. Türkiye’den bu konuda yardım bekliyorum’’ dedi.
İki ülke arasında ‘’gönüllü sanat elçisi’’ olarak görev yapmak istediğini belirten Kalaycı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinden de ilgi beklediğini söyledi. Arjantin’de de Türk sanatçıların eserlerini sergilemek istediğini anlatan Kalaycı, bu tip kültürel faaliyetlerin iki ülke arasındaki turizm çalışmalarına da ivme kazandıracağına inandığını ifade etti.
Sohbetin ardından vedalaşırken, ‘’Türkiye’ye selam söyle. En çok simit ve çayı özlüyorum’’ diyen Kalaycı, en kısa zamanda yeniden Türkiye’yi ziyaret etmek istediğini söyledi.
Arjantin işte böylesine ilginç bir ülke. Ülkenizden binlerce kilometre uzakta bile bir anda, hiç ummadığınız bir yerde gözleri Anadolu kokan biriyle karşılaşabiliyorsunuz.
.../...
(Özgür Çoban – Buenos Aires)